Daha iyi temellendirilmiş hakikatlere saldıran, zeki sözlerle, aklın geçerli kanıtlarıyla alay eden bir okul, gerçeği güçten düşürmekten çok onaylar. Bu, közü karıştıra karıştıra söndürmekten çok, canlandırmak için yellemeye benzer.
Kim istemez böyle gizemlere kabul edilmeyi? Kim istemez bütün insanca kaygılarını bir yana bırakarak, yazgının getirdiklerini, gövdenin mallarını küçümseyerek yeryüzünde otururken Tanrı sofrasına konuk olmayı? Kim istemez bir ölümlü iken sonsuzluğun nektarını içmeyi?
Empedokles bize ruhumuzun ikili bir yapısı olduğunu öğretir, bunlardan biri bizi yukarı göksel bölgelere taşır. Oysa öteki ile cehennem bölgelerine taşınırız.(...) Çünkü içimizde çatışan nice güç olduğu besbelli.