Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Benzer şekilde modern çağ da Rönesans'tan Fransız Devrimi'ne kadar uzanır ve Rafael ile Tiepolo'yu, Leonardo ile Encyclopedie'yi, Pico della Mirandola ile Vico'yu, Palestrina ile Mozart'ı içine alır.
Fatih Sultan Mehmet bir Rönesans entelektüeliydi. Rönesans'ın otodidakt, yani kendi kendini yetiştiren, imkânlarını kullanmanın yanı sıra bunları zorlayan, çok renkli bir entelektüel portresi. Batıdaki Rönesans tipi entelektüeller o dönemde Latince ve Yunanca öğrenmeye başlamışlar. Rotterdam'lı Erasmus gibi İbranca bilenler var. Bunların en tipiklerinden biri Heretik bir İbranca uzmanı olan, İtalyalı Giovanni Pico della Mirandola'dır. Fakat bu kişiler Arapça, Farsça ya da Slav dillerini bilmezler. Halbuki Fatih Yunanca ve İtalyancayı bilmenin yanı sıra, Farsça ve Arapça kalem oynatıyor. Bu dillerin edebiyatına vakıf. Bugün hem çini bilip hem Çin porseleni toplayan hem de Yunan, Roma heykellerine ilgi duyan bir entelektüel var mı? Fakat ilginçtir, bu konularda reaksiyoner biri olan II. Bayezit, Fatih'in topladığı bu eserlerin hepsini gönderiyor, satışa çıkarıyor.
Sayfa 152Kitabı okudu
Reklam
Yenidendoğuş çağının en heyecan verici belgelerinden biri İtalyan Pico Della Mirandola'nın "İnsan Onuru Üzerine"(1489) adlı dikkate değer eseriydi.
Özgür iradeye bağlı bir büyüme ve gelişme yetisini yalnızca sana verdik. Sen, içinde evrensel bir yaşamın to­humlarını taşıyorsun. Pico della Mirandola Oratio de Hominis Dignitate.
Sayfa 8 - Say Yayınları.
Her şeyden önce, Rönesans yeni bir insan resmi çizmişti. Rönesans hümanistleri insan ve insanın değerine yönelik yepyeni bir inanç oluşturdu. Tek yanlı olarak insanın günahkâr doğasını vurgulayan Ortaçağ anlayışıyla tam bir karşıtlık içindeydi bu yaklaşım. İnsan artık sonsuz derecede büyük ve değerli bir varlık sayılıyordu. Rönesans'ın en önemli kişilerinden biri Ficino'ydu. Şöyle seslenmişti: 'Kendini tanı, ey insan kılığındaki tanrısal soy! Pico della Mirandola ise 'İnsanın Değeri Üzerine' adlı bir övgü yazısı kaleme almıştı. Ortaçağ'da düşünülemezdi bile böyle bir şey. Bütün Ortaçağ boyunca her konuda Tanrı'dan yola çıkılmıştı. Rönesans hümanistleri ise insanın kendisinden hareket ediyordu."
Sayfa 226Kitabı okudu
109 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 saatte okudu
Platonculuk, Pyhthagorasçılık, Kabala, Orfeusçuluk, büyücülük ve hümanizm gibi konularda inanılmaz aydınlatıcı bir kitap. Kesinlikle okunmalı. Ahlak felsefesine ve doğa felsefesine ilahiyat kadar önem veren bir adamın elinden çıkmış müthiş bir eser.
İnsanın Yüceliği Üzerine Söylev
İnsanın Yüceliği Üzerine SöylevPico Della Mirandola · Doğu Batı Yayınları · 202364 okunma
Reklam
Beşeri olan her şeyi geride bırakan, talihin bahşettiklerini küçük gören, bedensel hazzı yok sayan kim vardır ki henüz yeryüzünde yaşarken tanrıların sofrasında bulunmak, sonsuzluk nektarıyla sarhoş olup ölümlü ruhunu ölümsüzlük hediyesiyle donatmak istemesin?
Sayfa 28 - Doğu Batı YayınlarıKitabı okudu
Faydacı Dünya Karşısında Filozof
Öyle bir noktaya gelindi ki (ah ne acı!) bilgelik çabasından maddi kazanç elde etmeyen kişi bilge sayılmıyor. Bu, tıpkı Tanrıların merhametiyle insanlar arasında gezen iffetli Pallas'ın dışlanmasını, yuhalanmasını, terslenmesini görmek gibi; kaybettiği bekareti karşılığında üç kuruş kazanan bir fahişeymişçesine, kazandığı bu haram parayı aşığının kumbarasına bırakmadığı takdirde kendisini seven ve kollayan birini bulamaması gibi bir şey. Ben tüm bunları büyük bir acı ve öfke hissederek, bu zamanın hükümdarları aleyhine değil, filozofları aleyhine söylüyorum. Bunlar, filozofların satacak mallarının olmadığı, onlara tahsis edilen bir ücret bulunmadığı için felsefe yapılmaması gerektiğine inanıyor ve bunu ilan ediyorlar; oysa bizzat bu 'ücret' kelimesiyle dahi filozof olmadıklarını gösteriyorlar. Bunların tüm yaşamları ya kazanım elde etmek ya da hırsları peşinde koşmakla geçtiği için bizzat hakikatin bilgisini, başka bir amaç gütmeden, kucaklamıyorlar. Hakkımı vereyim ki (zira bu konuda kendimi övmekten utanacak değilim), bu zamana kadar bizzat felsefe yapmaktan başka bir amaç için felsefe yapmadım. Verdiğim emeklerden ve gayretli sabahlamalarımdan, gönlümü eğitmek ve her zaman iştahla arzuladığım hakikatin bilgisine erişmek dışında bir kazanç veya ürün ummadım ve aramadım. Hakikati daima öyle arzuladım ve öyle sevdim ki tüm özel ve kamusal meseleleri bir yana bırakarak kendimi tamamen tefekkürle geçen boş vakitlere adadım; kıskançların karalamaları veya bilgelik düşmanlarının kötü sözleri beni ne bu zamana kadar yolumdan alıkoyabildi ne de gelecekte bunu başarabilecek.
Sayfa 33 - Doğu Batı YayınlarıKitabı okudu
Adamımız düşmanlarıyla ateşkes yapmanın yolunu arıyorsa, evvela ahlak felsefesi o çok katmanlı canavarın dizginsiz saldırılarını, bir aslanın tehditlerini, öfkesini ve dürtülerini dizginleyecektir. Eğer kendimiz için doğru bir şekilde kalıcı barışın peşindeysek, ahlak felsefesi gelip hiçbir zorlama olmadan dileğimizi yerine getirecektir. Kesinlikle her iki canavarı da katletmiş domuz gibi öldürüp beden ile ruh arasındaki pek kutsal, bozulamaz barış antlaşmasını onaylayacaktır. Diyalektik, hitabetteki çelişkiler ile mukayeselerdeki yaratıcılık arasında endişeyle çalkalanan zihin hengamesini yatıştıracaktır. Doğa felsefesi zihindeki fikir çatışmalarını, huzursuz ruhumuzu her yönden rahatsız eden, şaşkınlığa iten ve sarsan anlaşmazlıkları giderecektir.
Sayfa 25 - Doğu Batı YayınlarıKitabı okudu
Kerubim önce arınmış, sonra aydınlanmış, nihayetinde kemale ermiştir. Biz de Kerub yaşantısını yeryüzünde taklit edenler olarak ahlak öğretisiyle duygularımızın etkilerini zaptedip, diyalektik yoluyla mantığın karanlığını dağıtıp tıpkı cehaletin ve kusurların kirini yıkıyormuşçasına ruhumuzu arındıralım ki ne duygularımız şuursuzca zıvanadan çıksın ne herhangi bir zamanda mantığımız yolundan sapsın. Böylece dengeye kavuşan ve arınan ruhumuzu da doğa felsefesinin ışığıyla dolduralım ki ardından ilahi şeylerin bilgisiyle kemale erelim.
Sayfa 23 - Doğu Batı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Öyle ki kötüye kullanmayıp Baba'nın bize tanıdığı müsamahakar serbestiyi, bize bahşettiği özgür düşünceyi kendimiz için faydalı bir şeyden zararlı bir şeye dönüştürmeyelim. Ruhumuzu kutsal bir emel sarsın ki vasat şeylerle tatmin olmayıp en yüceleri amaç edinelim ve madem ki istediğimiz zaman yapabiliyoruz, bütün gücümüzle o en yüceleri elde etmek için çaba harcayalım. Hor görelim dünyevi olanı, göksel olana tenezzül etmeyelim ve nihayetinde bu dünyaya ait ne varsa gerimizde bırakıp yüceler yücesi İlah'ın huzurundaki uhrevi aleme varalım.
Sayfa 21 - Doğu Batı YayınlarıKitabı okudu
Eğer midesine tutsak olmuş, yerde sürünen bir insan görüyorsan o gördüğün şey insan değil, bir bitkidir; eğer hayal gücünün, hatta bir nevi Kalypso'nun yarattığı beyhude yanılgılarla körleşip bu yanılgıların baştan çıkarıcı tılsımına teslim olmuş, duyularının esiri olmuş birini görüyorsan o gördüğün şey insan değil, hayvandır. Eğer filozofların doğru mantığıyla her şeyi kavrayan birini görürsen onu takdir edesin. İşte o göksel bir canlıdır, dünyevi değildir. Eğer bedeniyle ilgilenmeyen, zihninin gizli kısımlarına sığınmış has bir mütefekkir görürsen, o ne dünyevi ne göksel bir canlıdır. İşte o, insan bedeniyle örtülmüş yüce bir ruhtur.
Sayfa 20 - Doğu Batı YayınlarıKitabı okudu
"Ey Adem, biz sana ne sabit bir ikametgah ne belirli bir biçim ne de ayırt edici bir vasıf verdik ki kendin için hangi ikametgahı, hangi biçimi, hangi vasfı uygun bulursan arzuna ve kararına göre onu elde edip elinde tutasın. Bir varlık, doğası belirlendikten sonra bizim tarafımızdan onlar için yazılan yasalara tabi olur. Seninse tabi olduğun hiçbir sınırlama yok, seni kendi iradenin ellerine bıraktık ki kendi doğanı ona göre belirleyesin. Seni dünyanın merkezine koyduk, öyle ki dünya da ne varsa oradan daha rahat gözleyebilesin. Seni ne göksel ne dünyevi ne ölümlü ne ölümsüz var ettik ki kendi hür ve onurlu kalıpçın ve heykeltıraşın olasın, kendini tercih ettiğin gibi biçimlendiresin. Kendine daha düşük, yani hayvani bir biçim verip yozlaşmaya muktedirsin; ruhunun yargısına uygun olarak kendine daha yüksek, yani ilahi bir biçim verip yücelmeye de muktedirsin."
Sayfa 19 - Doğu Batı YayınlarıKitabı okudu
Faydacılık Eksenli Dünyada Bilim ve Felsefe
Şeylerin sebeplerinin, doğanın yollarının, evrenin mantığının, Tanrının planlarının, göklerin ve yerin gizemlerinin gözümüzün önünde, elimizin altında apaçık durması, ondan bir fayda elde etmedikçe veya bir çıkar devşirmedikçe sanki bir hiçmiş gibi görülmekte.
Sayfa 33 - Doğu Batı YayınlarıKitabı okudu
Aklın Vecdi
Sürüklenelim, ey Babalar, sürüklenelim bizi aklımızın sınırları dışına çıkaracak, aklımızı ve bizi Tanrının içine yerleştirecek olan Sokratesçi esrimeyle! Bu esrime bizi sürükleyecektir sürüklemesine ancak evvela bizler, içimizde olanların dizginlerini elimize almalıyız. Zira tutkularımızın gücü ahlak felsefesi aracılığıyla olması gereken sınırlarına çekilir ve birbirleriyle mükemmel bir uyum içinde uzlaşırlarsa, mantığımız diyalektik aracılığıyla uygun bir ritim tutturarak hareket ederse Musaların esrimesinden ilham alıp göksel ahengi kulaklarımızla içeceğiz.
Sayfa 28 - Doğu Batı YayınlarıKitabı okudu
160 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.