Öncelikle kitabın akıcı bir dille yazıldığını söyleyebilirim.Olaylar arası geçişler hızlı, insanı sıkılmadan içine çeken türden.Kitap bana çok modern geldi.Yani sadece klasik okumayı sevenleri hayal kırıklığına uğratabilir.Günümüzde sık sık karşımıza çıkan evlilik programlarının arka perdesini bizlere sunmuş geneli itibariyle aslında.Baş karakterimiz Cengiz'in yaşadıkları durumlar ise hepimizin başına gelebilecek olaylar.Bu yüzden baş karakteri çok kolay hayal edebiliyorsunuz.Okumanızı tavsiye ederim alışılmışın dışında bir kitap.
Guguk Kuşu'nun ne menem bir hikâyesi varmış meğer.
Kitaba gelecek olursak 10 üzerinden 9 veririm. Her şey yerli yerinde ve kesinlikle daha iyi bir yerlerde olması gerek bir roman.
Yazarın mizahi dili, bana Douglas Adams'ı anımsattı.
Aşırı gereksiz betimleme kasmalar yok, gereksiz uzatmalar yok.
Çok beğendim, umarım filmi de yapılır.
"Aslında insanın onun güzel olduğunu söyleyebilmek için, özel bir beğenisinin olması gerekirdi; fakat yine de son derece çekik kaşlarının, azıcık mat olan gözbebeklerinden daha çok karakter kattığı büyük yuvarlak gözleriyle farklı ve çok çekici görünüyordu; hattâ biraz miyoptu da, çünkü gözkapaklarını öyle sık aralıklarla kırpıyordu ki bu da bakışlarına biraz tatlılık, biraz da heyecan verici bir özellik, hattâ güldüğünde bir yumurcak edası katıyordu. Henüz tam gelişmemiş olan hatları biraz daha yakından bakıldığında kaba görünüyordu, büyükçe bir burnu ve basık, yuvarlak bir alnı vardı; ama onu betimlemek çok zordu..."
Beni kimin doğurduğu elbette önemliydi ama esas
olan, hasta olduğumda sabaha kadar başımda kimin
beklediği, beni kimin koruyup kolladığı ve yıllarca kimin
düşündüğüydü. Hatta bu tek gerçekti. Benim de
gerçeğim, annem ve babamdı.
NASA'dan birileri gelip bana, "Hey dostum, yeni keşfettiğimiz bir gezegen var. O gezegende bir koloni kurmak istiyoruz. Geri dönmeyeceğin bir yolculukla o gezegene gider misin?" diye sorsaydı bu teklife balıklama atlayabilirdim.
Bu tarz kitaplarda spoiler uyarısı bana göre gereksiz olsa da, sitede yaşanan sıkıntılar mevcut galiba. O yüzden en baştan uyarayım. Spoiler vardır.
Bir zamanlar Katolik bir rahibe olan Karen Armstrong’un, Tanrı inancını nasıl bıraktığı ile ilgili bir önsözle başlıyor kitap. Manastırdan ayrıldıktan sonra intiharı da düşünmüş burada bahsetmese
Tam anlamıyla bir yok oluş romanı. Kumar bağımlılığıyla ilgili harika bir eserdi. Gerçekten çok beğendim bu sitedeki ilk yorumumu da bu kitaba girmek istedim. Akıcı ve sade diliyle yağ gibi akan bir kitaptı, yazarı da tebrik ediyorum.
10/10
"Ben anne ve babamı sadece fotoğraflardan bilirdim. Fotoğraflar iki boyutlu, anne kokmayan, baba diye sarılamayacağınız parlak kâğıtlardır. Sizi hiçbir zaman anlamazlar. Sadece donuk bir dünyadan yüzünüze bakarlar. Fotoğraflar çoğu zaman dikdörtgendir. Neden bilir misiniz? Onlara bakarken köşeleri kalbinize batsın diye. Bir yerlerinizi kesip kanatsınlar diye."