“Çok kez kulakları sağır eden sessizliklere tanık oldum. Islatmayan yağmurlara, yıkadıkça temizlenmeyen kirlere ama saflaşan sulara, ayakları yere basarken de uçabilen canlılara. Gözleri olduğu halde göremeyenlere, duydukları halde duymayanlara, kalbi olduğu halde sevmeyenlere...”
Sayfa 45 - Atılay AşkaroğluKitabı okudu
"Her zaman yanındayım" diyen bir piç, gerçekte şunu hissediyordur: "Mezarına kadar gelir ve seninle gömülürüm." Piçlerin geçmişleri onları hayatta tutacak kadar gösterişlidir. Sıradan bir insanın Gandhi'nin pasif direnişini kendisi dışında her şeye uyarladığı anda acımasızca derisini yüzen hayat, piçlere daha şefkatli davranır. Çünkü piçlerin geçmişlerinde doğum günü hediyeleri, yüksek aidatlı özel okullar ve içinde konuşmayı öğrendikleri doğru gramerli türkçeye sahip aileler vardır. Piçlerin hayat tarafından ezilip çamur haline getirilmesi sıradan insanların püreleşmesiyle karşılaştırıldığında daha uzun sürer. Ancak sonuç değişmez. Yaşamayı bırakmış her insan gibi piçler de diğer insanların ayakları altında er ya da geç çiğnenirler. Çünkü hayat tek taraflı sözleşme iptalinin cezasını tereddütsüz verir. Ceza, yaşıyormuş taklidi yapmaya mahkum olmaktır. Bir insanın tanıyabileceği en şiddetli acının kaynağıdır. Müebbet hayat mahkumiyeti. Tek kaçışı ölüm olan bir hapishane. Piçler kaçmaktan korkanlardır. Ne evlerinden ne mahkum edildikleri hayatlardan kaçabilirler. Zamanın gardiyan olduğu hapishanede diğerlerinden hızlı davranıp kendilerine tecavüz eder ve çürürler. Çürüğe çıkmış insanlar olarak piçler sadece korkar ve konuşurlar. Dünya üzerinde sağır, dilsiz, kör, sakat piç yoktur. Çünkü piç olmak için sağlıklı gözlere sahip olup görmemek, Ssağlıklı kulaklara sahip olup duymamak, sağlıklı bir bedene sahip olup yaşamamak gerekir. Sadece mükemmel insan adayları piçe dönüşebilir. Çünkü çok mutsuz sonların birinci şartı çok mutlu başlangıçlardır.
Reklam
Piçlerin geçmişleri, onları hayatta tutacak kadar gösterişlidir. Sıradan bir insanın Gandhi'nin pasif direnişini, kendisi dışında her şeye uyarladığı anda acımasızca derisini yüzen hayat, piçlere daha şefkatli davranır. Çünkü piçlerin geçmişlerinde doğum gü­nü hediyeleri, yüksek aidatlı özel okullar ve içinde konuşmayı öğ­rendikleri doğru gramerli Türkçe'ye sahip aileler vardır. Piçlerin hayat tarafından ezilip çamur haline getirilmesi, sıradan insanla­rın püreleşmesiyle karşılaştırıldığında, daha uzun sürer. Ancak sonuç değişmez. Yaşamayı bırakmış her insan gibi piçler de diğer insanların ayakları altında er ya da geç çiğnenirler. Çünkü hayat tek taraflı sözleşme iptallerinin cezasını tereddütsüz verir. Ceza, yaşıyormuş taklidi yapmaya mahkûm olmaktır. Bir insanın tanı­ yabileceği en şiddetli acının kaynağıdır. Müebbet hayat mahku­miyeti. Tek kaçışı ölüm olan bir hapishane. Piçler kaçmaktan korkanlardır. Ne evlerinden, ne de mahkum edildikleri hayatlar­dan kaçabilirler. Zamanın gardiyan olduğu hapishanede diğerle­rinden hızlı davranıp kendilerine tecavüz eder ve çürürler. Çürü­ğe çıkmış insanlar olarak, piçler sadece korkar ve konuşurlar. Dünya üzerinde sağır, dilsiz, kör, sakat piç yoktur. Çünkü piç ol­mak için sağlıklı gözlere sahip olup görmemek, sağlıklı kulaklara sahip olup duymamak, sağlıklı bir bedene sahip olup yaşamamak gerekir. Sadece mükemmel insan adayları piçe dönüşebilir. Çün­kü çok mutsuz sonların birinci şartı çok mutlu başlangıçlardır.
Sayfa 175
kendini hatırlayınca seni mezopotamya’ya götüreceğim/ ellerini tutmayacağım belki koparız aniden/ göğsümde varsa bir ev kerpiçten/ devlet ve apolet ve allaha yer açmadım/ saklan diye ellerin ve sen ********* kendini hatırlamazsan parmaklarım titreyecek/ hafızanın kavislerini elleyeceğim bu kez/ zehirine aldırmadan bin kez ***** hatırlamazsan dağları anlatacağım sana/ dilimde derwêşê evdî, hava kararınca seyîd rıza/ ve nasturî bir kadına gelecek laf lâmbamız yanınca/ sonra ayakları tozlu çocuklara/ pirlere ve zindanlara
Çok kez kulakları sağır eden sessizliklere tanık oldum. Islatmayan yağmurlara, yıkadıkça temizlenmeyen kirlere ama saflaşan sulara, ayakları yere basarken de uçabilen canlılara. Gözleri olduğu halde göremeyenlere, duydukları halde duymayanlara, kalbi olduğu halde sevmeyenlere...
Kendini Hatırla
Hatırlamazsan dağları anlatacağım sana/ dilimde Derwêşê Evdî, hava kararınca Seyîd Rıza/ ve nasturi bir kadına gelecek laf lambamız yanınca/ sonra ayakları tozlu çocuklara/ pirlere ve zindanlara.
Reklam
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.