Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
460 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
orunması politikamızı inceleyebilirsiniz. Devam Et Ana SayfaKategorilerSepetimSiparişlerim 
Edebi Portreler
Edebi PortrelerHakkı Süha Gezgin · Kapı Yayınları · 201326 okunma
Ömer Seyfettin 23 Şubat 1920’de şeker hastalığından ötürü son durağı olacak Haydarpaşa Hastanesi’ne kaldırılmış, 6 Mart 1920’de ise bu hastanede son nefesini vermişti. Bayazoğlu ünlü yazar Ömer Seyfettin’in hazin ölüm hikayesini şöyle anlatıyor: Şeker hastası olmuştu ve daha kötüsü bu maraz hızla ilerliyordu. Fakat bundan ne kendisinin ne de
Reklam
"Ama benim talihim buydu. Hep imkânsızlıklar peşinde savrulup duracaktım. Elimde hep yarım kalmış portreler olacaktı."
136 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Tuna Nehri'nden Kahire'ye uzanan bir coğrafyanın insanlarını canlı portreler halinde betimleyen fakat betimlerken toz pembe bir masal halinde değil de geleneksel yani gerçekçi bir anlatımla sunan realist bir kitap. Baş karakterimiz Stavro'nun annesi ve ablasıyla birlikte geçirdiği çocukluğun güzel yanlarını anlatırken bir yandan da babasının ve abisinin dayaklarıyla birlikte yaşamının acı yanlarına şahit oluyoruz. Annesinin ve ablasının kaybolmasıyla Stavro'nun hayatı yeniden şekilleniyor. Özgürlüğü için çektiği acıları, insanlara güvenip de esir olmasını, küçük yaştan itibaren tüm acıları yaşayıp yaşamına son vermek istemesini ama yine de hayatına giren son insanla yaşama bağlanışı... İnsanlara güvenmememiz gerektiğini, özgürlüğün değerini, esaretin boğucu havasını her sayfada hissederek okudum. Benim için çok ayrı bir kitaptı. Tavsiye eder, teşekkürlerimi iletirim.
Kira Kiralina
Kira KiralinaPanait Istrati · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20201,057 okunma
ENGELLİ KİŞİLERİN SİNEMADAKİ EN DOĞRU TASVİRLERİ
Engelli kişilere dair doğru, ayağı yere basan ve eğlenceli portreler sunabilmek şüphesiz ki, sinemacılar için zorlayıcıdır. Bununla birlikte, sinemacılarıda gelişme var ve artık daha iyi filmler yapılıyor. Bu engelli kişilerin hayatlarına dair farkındalığın arttığını yansıtıyor olabilir.
Sayfa 58 - KAKNÜS YAYINLARIKitabı okudu
"Geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil, hak ettiğin kadar unutulursun…"
Reklam
Gitmek unutmak değildir sen bunu çok iyi biliyorsun. Aklımda gözlerin varken, sen buna gitmek mi diyorsun?
" Çok gülen insana iyi davranın çünkü onlar her yerde tek başına ağlar. "
Silüet
Fransız bir bakandır. Sıkı tasarruf tedbirleri alan Maliye Bakanı Silhouette döneminde soylular yağlı boya portreler yerine daha ucuz olan gölge, karaltı çizimler yapmak zorunda kalmıştır. Bu gölgelere de zamanla bakanın (Silhouette/silüet) adı verilmiştir.
Sayfa 135 - Profil Kitap
Portreler
Cemal paşa'da anlamadığı işi ehline bırakmak ve güvendiği kimseye her türlü yardımı yapmak meziyeti vardı.
Sayfa 74 - Pozitif yayınları/2004
Reklam
Portreler
Suriye'yi Osmanlılaştırmak fikrine saplanan Cemal Paşa, beyrut'taki Amerikan ve eski Fransız koleji ve liselerine benzer, modern Türk okulları açmak istiyordu. Bu okullar sırf öğretim ve eğitim üstünlüğü ile kız ve erkek Beyrut çocuklarını kendi kucaklarına çekeceklerdi. Ben o Aralık istanbul'da idim. Kumandandan Halide hanım'la onun beğeneceği birkaç Türk terbiyecinin Şam'a gelmeleri için uğraşmalarımı tavsiye eden bir telgraf aldım.
Sayfa 72 - Pozitif yayınları/2004
Soylu Portreleri:
İspanyol Altın Çağı'nda portreler önem ve itibar kazanmıştı. Portreler sadece poz verenin gücünü ve toplumdaki konumunu göstermekle kalmıyor, aynı zamanda adeta bir ikon işlevi görüyordu -resmedilen kişi artık hayatta olmasa da, ona hürmetin bir simgesiydi. Portre pozları oldukça resmiydi ve poz verenler genelde en iyi kıyafetlerini kuşanırdı. Sanatçılar, resmettikleri kişinin gerçeğe yakın imgelerini yaratırken, aynı zamanda otorite, büyüklük, şeref ya da güzelliği aktardıkları bir hava yaratmaları gerektiğini biliyorlardı.
Sayfa 31
" O eski cemiyet ne çok ahlaklı ve ahlaksız ; o ülke ne cehennem ne de cennet-i ala idi. Onlar bizim dedelerimiz ve özgün bir medeniyet ve yaşayışın bireyleriydi, o ülke ise renkli bir imparatorluktu. "
Sayfa 230 - Timaş Yayınları, 2. Baskı, Haziran 2011, İstanbulKitabı okudu
Hüsrev Hatemi ile Hüseyin Hatemi'yi İlber Ortaylı bile karıştırmış :)
" 12 Eylül günlerinde yolda yürürken görmüş , yanaşmıştım. " Üstadım geçmiş olsun, siz değil üniversite kaybetti, inşallah tekrar döneceksiniz " demiştim. Cevap, " Biradere bu halisane duygu ve temennilerinizi nakledeceğim üstadım " olmuştu. Bugün çok şükür nazik hekim Hüsrev Hatemi ile ikizi Hüseyin Hoca'yı ayırt edecek kadar ikisini de tanıdım. "
Sayfa 200 - Timaş Yayınları, 2. Baskı, Haziran 2011, İstanbulKitabı okudu
"Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı, belki de kalp göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.