Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bilgi çağını bilgelik çağına dönüştürürken yol göstericimiz Mevlana olacaktır. Çünkü o ruhsal yapımızdaki şifrelere dokunuyor, bizde var olan duyarlılığı harekete geçiriyor.” Prof. Dr. Nevzat Tarhan İnsanlık Mevlana’yı yeniden keşfediyor. Çünkü onun öğretisi yaşadığı zamana hapsedilemeyecek kadar evrensel. Çünkü hepimizin ondan öğreneceği çok şey var. Prof. Dr. Nevzat Tarhan buradan bakarak, Mesnevi’nin çağları aşan bilgeliğinin ruha nasıl şifa olabileceğini anlatıyor. Tarhan, Mesnevi Terapi’de Mevlana’yı günlük hayatta bize yol gösterecek bir rehber olarak tanımamız gerektiğini anlatıyor. İçimizdeki hakikati görmemizi, farkındalığımızı artırmamızı sağlayacak önerilerle, Mesnevi’yi modern psikoloji tarafından da kabul gören bir anlayışla kalbe ve ruha şifa veren bir eser olarak okutuyor. Ve Mevlana’dan ilhamla şöyle diyor: “İnsanın gözü kördür ışık olmadıkça, Aşkın gözü kördür gerçekler olmadıkça, Aklın gözü kördür ahlak olmadıkça, Hırsın gözü kördür terazi olmadıkça, Şöhretin gözü kördür tevazu olmadıkça, Gücün gözü kördür erdem olmadıkça, Paranın gözü kördür insaf olmadıkça, Menfaatin gözü kördür empati olmadıkça, Adaletin gözü kördür hakkaniyet olmadıkça, Tabibin gözü kördür tıp etiği olmadıkça, Medeniyetin gözü kördür bilgelik olmadıkça...”
Erkekler iletişimde bilgi alış verişini önemli sayarken, kadınlar paylaşımı ve yalnızlığı gidermeyi önemserler. Kadınların bu özelliği, yardım etme eğilimi şeklinde ortaya çıkar. Bu sebeple dinlerdeki yardımlaşma ve paylaşım [infak] kavramı, kadınlarin psikolojik doğasıyla örtüşmektedir. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Kadın Psikolojisi Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019, syf: 330
Sayfa 330 - Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019Kitabı okudu
Reklam
Aşkın Tuzakları Aşkın tuzakları olduğunu, çok tutkulu âşıkların dahi birbirlerini öldürmeye kalkışmalarından görebiliriz. Aşk tanımini tekrar hatırlarsak, aşk, “bir insanın diğer bir insan içinde kaybolması"dır. Yani kişinin, egosunu bir başka insanın ego havuzu içine atarak eritmesidir. Ancak gerçekçi olmayan aşklarda, seven benliğini sevilende erittikten bir süre sonra ona düşmanlık da besleyebilir. Bu problemin kaynağı, âşık olan kişinin karşısındakini değil, idealize ettiği bir kimliği, yani zihninde tasarladığı "onu" sevmesidir. Fakat sevdiğiyle yakınlaştığında, onun idealindeki insan olmadığını görerek hayal kırıklığına uğramaktadır ki, sonuçta nefret yaşanabilir. Delicesine büyük bir sevdayla başlayan aşkın bir süre sonra buhar olup uçmasının sebebi, aşığın her şeye pembe gözlükle bakmasıdır. Oysa gerçekçi tarzda yaşanan aşk, çiftin engelleri beraber aşıp, ilişkinin derinlik kazanmasıyla devam eder ve yok olma tehlikesiyle de karşılayamaz. Aşkın tuzaklarından birisi, aşk nezlesidir. Tıpkı mide ya da burun nezlesi gibi... Aşk nezlesi, var olan bir ilişkiye başka tehlikeli ilişkiler karıştırmak demektir. Aşk nezlesi, insani kısıtlar, huzursuz eder ve yakınlarına rahatsızlık verir. Gribin diğer insanlara zarar vermesi gibi... Aşkı nezleden kurtarmanın yolu, onu tehlikeye sokacak şeyler yapmamaktır. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Kadın Psikolojisi Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019, syf: 292
Sayfa 292 - Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019Kitabı okudu
Aşk ve Güzellik Aşk için fiziksel güzelliğin şart olmadığını söylemiştik. Hatta çok yakışıklı ya da çok güzel kimseler, iyi âşık olamayabilirler. Çünkü bu insanlar, başkaları tarafından çok iltifat gördükleri için önlerine yeni seçenekler çıkabileceğini düşünürler. Bu sebeple de sadakatleri zarar görür. Yakışıklı ya da güzel insanlarla evlenenler, kendilerini daha kıskanç olmak mecburiyetinde hissederler. Bu da doğal bir durum. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Kadın Psikolojisi Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019, syf: 290
Sayfa 290 - Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019Kitabı okudu
İyi Âşıklar Gerçek âşıklar, beyin sağlığı iyi olanlar arasından çıkar. Çünkü ruh, beyin vasıtasıyla kendini ifade eder. Bilhassa depresyon geçirenlerin doğru aşkı yaşamaları zordur. Zira depresyon, sağlıklı düşünme ve muhakemeyi bozarak yanlış yönelimler doğurur. Gizli depresyonlar da bu tip durumlara yol açmaktadır. Genç bir kadın hastam, kapısına gelen tüpçüye âşık olmuştu. Tedavi olduktan sonra, "Ben nasıl böyle bir şey yaptım?" diyordu. Olayı kadın hastamın eşi açısından düşündüğünüzde, eğer hastalığı yok sayarsanız evliliği hemen bitirmesi gerekirdi. Ancak bu, altta yatan bir depresyonu işaret ediyordu ve tedavi sonrasında her şey normale döndü. Bu örneğe benzer şekilde liseli âşıkların yaşadığı hastalıklı aşklar vardır. Lise yıllarının yaşandığı devirler, psikolojide normal şizofrenik dönem periyotlarındandır. Hz. Muhammed'in "deliliğin bir şubesi" dediği gençler, bu dönemde çılgınca âşık olup, kısa bir süre sonra sevdiklerini söyledikleri insanı unutabilirler. Bunlar gerçekçi aşklar değildir. Hassaten ergenlik döneminde yaşanan aşklarda muhakkak büyüklerin yardımı gerekir. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Kadın Psikolojisi Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019, syf: 288
Sayfa 288 - Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019Kitabı okudu
Aşktaki Başarı Aşktaki başarı, kişilikle bağlantılıdır. İnsan, kapalı kutu gibidir. Biz onun dış görünüşüne bakarak, içinden bilgi almaya çalışırız. Bunun için de biraz zaman geçmesi lâzımdır ki kapalı kutu anlaşılabilsin. İnsanlar, âşık oldukları kimsenin kişiliğini yeterince tanımadan, "Delicesine sevdim!" diyorlar, ama âşık olunduğunda nasıl davranılacağını bilmiyorlar. Iyi bir aşk için sevmek yetmez; önemli olan, onun kurallarını bilmek ve iyi yönetmektir. Aşk, dünyayı döndürecek derecede etkili bir güçtür. Bir motorun dönmesi için nasıl hareket gerekiyorsa, dünyanın dönmesi için de aşkın etkileyici gücü gerekmektedir. Ayrıca aşk, iyileştirici bir güce, büyüleyici bir etkiye sahiptir. İnsanlık tarihinde bazen otorite, bazen de halk tarafından toplumsal hayattan uzaklaştırılmış, yalnız bırakılmış bilgeler vardır. Fakat onların kimisinde Ilâhî, kimisinde insanî şekilde tezahür eden öyle bir aşk vardır ki, belli bir süre sonra insanları kendi etraşarına çekmişlerdir. Hz. Mevlâna, bunun en güzel örneğidir. Yaşadığı aşk, onu büyük bir cazibe merkezine dönüştürmüştür. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Kadın Psikolojisi Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019, syf: 285-286
Sayfa 285 - Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019Kitabı okudu
Reklam
"Ben Doğru İnsan mıyım?" İnsanlar ilişkiye girerken ya da ilişki isterken doğru insanı arama çabası içindedirler. Bu esnada "Benim için doğru insan kimdir?" sorusunu sormalarına rağmen, "Acaba ben doğru kişi miyim?" sorusunu sormazlar. Karşı tarafı kendi yapılarına uydurmaya, başlangıçta çizdikleri prototipe münasip bir eş bulmaya çalışırlar. Hâlbuki insanın “Kendime uygun kişiyi arıyorum." derken, “Kendimi değiştirip, geliştirme çabasında mıyım?" sorusunu da sorması gerekiyor. Evlilikte ve genel olarak kadın erkek ilişkilerinde rastladığımız en büyük problem, düşünce katılığıdır. Düşünce katılığı yaşayanlar, yani inatçılar, değişime kapalıdırlar. Böyle bir insan kendisini geliştirmemiş, bulunduğu yerde kalmıştır. Fakat ilerlemeye açık kişi, yerde gördüğü bir kağıt parçasından bile bir şey öğrenir. Sabit fikirli olmakta israr eden, "Ben yeterliyim, ben oldum." diye düşünen bir insanın gelişimi, farkındalık bilincinin oluşmasıyla mümkündür. "İyi yönlerinin olduğu muhakkak, ama bazı taraflarının da değişime ihtiyacı var." diyerek önce gelişim gerçeğini kabullenmesini sağlamak, bu hususta yapılabilecek en önemli noktadır. "Evlendiğinde nasıl bir eş olacağı" sorusunu kendine soran kişi, doğru ilişkinin ilk adımını da atmış demektir. Fakat böyle bir sorudan kaçıyorsa, karşı cinsle ilişkiye hazır değildir. Kendini mükemmel gören bir kimse, yalnız yaşamaya mahkumdur. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Kadın Psikolojisi Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019, syf: 285
Sayfa 285 - Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019Kitabı okudu
# Gökyüzü Yolcusu
Annelere ve anne adaylarına mutlaka ve mutlaka Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın kitaplarını okumalarını tavsiye ederim. Bilhassa Nesil Yayıncılıktan çıkan "Kadın Psikolojisi" adlı eserini.
Annelere ve anne adaylarına mutlaka ve mutlaka Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın kitaplarını okumalarını tavsiye ederim. Bilhassa Nesil Yayıncılıktan çıkan "Kadın Psikolojisi" adlı eserini.
Çocuk, kişiliğinin bazı özelliklerini elbette kendisine bakan kimselerden alacaktır. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Kadın Psikolojisi Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019, syf: 323
Sayfa 323 - Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019Kitabı okudu
Reklam
Yapay Anneler: Bakıcılar Bakıcılar, çalışan kadının en önemli yardımcısıdır. Fakat ideal olan, ilk üç yıl çocuğu annenin büyütmesidir. Çünkü çocuğun kişilik gelişiminde ilk üç yıl, altın standarttır. Bu sürede beynin korku ve güven duygularını düzenleyen alanları gelişir. Bu dönem, çocuğun bir nevi kişilik çatısının belirdiği, kolon ve kirişlerin
Sayfa 317 - Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019Kitabı okudu
Beynin sevgiyle ilgili bölümü, çocukluğun ilk dört yılında gelişir. Bu sebeple anne çocuk arasındaki ilk dört senelik ilişki son derece önemlidir. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Kadın Psikolojisi Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019, syf: 295
Sayfa 295 - Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019Kitabı okudu
İnsanın uygun yer ve zeminde öfkesini ifade edebilmesi kendisini rahatlatır. Kişi kimseyi incitmeden, duvara konuşarak ya da yazıya dökerek, bu negatif enerjiyi bilinç altı baskısından kurtarabilir. Öfke olumsuz bir materyaldir; ancak bir apsenin boşalması gibi onu boşaltabilmek çok önemlidir. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Kadın Psikolojisi Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019, syf: 272
Sayfa 272 - Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019Kitabı okudu
İnsanın uygun yer ve zeminde öfkesini ifade edebilmesi kendisini rahatlatır. Kişi kimseyi incitmeden, duvara konuşarak ya da yazıya dökerek, bu negatif enerjiyi bilinç altı baskısından kurtarabilir. Öfke olumsuz bir materyaldir; ancak bir apsenin boşalması gibi onu boşaltabilmek çok önemlidir. Bazı kişiler öfkelenir, sonra da küserler. Bu durum kronik stres oluşturur. Aynı evde yaşadıkları hâlde birbirlerine küs olan kimseler vardır. Oysaki mutsuz bir ortamda iki sene yaşayan kişinin vücut hücreleri hızla yaşlanıp yıpranır. Kronik stres, vücudu yıpratan baş etkendir ve insana yapılabilecek en büyük kötülüktür. O sebeple öfkelenince onu bastırmak yerine eyleme dönüştürmelidir. İnsanın kendini sakinleştirmeyi başarması idealdir, ama kolay da değildir. Ortam değiştirmek ve zaman tanımak bunu kolaylaştırır. Insan neye kızdığını, sakinleştikten sonra düşünmelidir. Öfkenin en büyük ilâcı, öfkelendiği sorunu ertelemek ve daha salim bir kafayla konuya çözüm aramaktır. Aslında olumsuz duyguların arka plânını öğrendiğinde, kişi bunlara ihtiyacı olduğunu görür ve "Niye kızdım bu adamın şu hareketine?" sorusunun ardında çiğnenen ilkesini bulursa, kendinde büyük bir keşif yapmış olur. Çiğnenen ilkeyi bulmak kaydıyla, zayıf olan ve geliştirilmesi gereken yönünü keşfedecektir. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Kadın Psikolojisi Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019, syf: 272
Sayfa 272 - Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019Kitabı okudu
Hanefi mezhebinin kurucusu İmam Âzam'ın, yolda giderken karşısına bir öküz çıkar. Bunun üzerine imam, yolunu değiştirir. Kendisinin bu davranışını görenler şakayla karışık sorarlar: "Hocam, öküzden mi korktunuz?" İmam Âzam, "Onun boynuzları var, benim de aklım!." diye cevaplar. İnsanın silâhı, akıldır. İnsanlar akıllarını yeterince kullanabilirlerse, pek çok yanlıştan kurtulabilirler. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Kadın Psikolojisi Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019, syf: 271
Sayfa 271 - Nesil Yayınları, 92. Baskı: Aralık 2019Kitabı okudu
113 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.