Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Rilke'nin şairane üslubu doğal olarak hikâyelerine de ince ince işlemiş... Yaşama sevinci, ölümün soğukluğu ve dehşeti, gizlenen sevgiler, birtakım sırlar... Yaşamın bütün sahnelerini bu şairin gözlerinden görmek ne keyifliydi!
Tefrika Yayınları tarafından Türk ve Dünya Edebiyatı olarak iki ayrı seçkisi basılan kitap, ‘’50 Muhteşem Kısa Hikâye.’’ Franz Kafka, Guy de Maupassant, Alphonse Daudet, Anatole France, Anton Çehov, Fyodor M. Dostoyevski, Edgar Allan Poe, Aleksandr Sergiyeviç Puşkin, F. Scott Fitzgerald, Nikolay Vasilyeviç Gogol, Maksim Gorki, Hans Christian Andersen, Lev Nikolayeviç Tolstoy, Arthur Conan Doyle, Rainer Maria Rilke, Virginia Woolf, Émile Zola, Washington Irving, Panait Istrati, O. Henry, Oscar Wilde, Joseph Conrad, Fernando Pessoa, Stefan Zweig gibi çağına ve kendinden sonra gelecek çağlara iz bırakmış yazarlardan 50 muhteşem hikâye seçkisi.
Her hikâyede başka bir yazım gücüne, yeni bir üsluba ve bambaşka bir söyleme geçiş hissi çok keyifliydi. Tekniklere ve yalınlıktan gelen ihtişama hayran olmamak mümkün değildi. Guy de Maupassant, Oscar Wilde ,Anton Çehov ve Franz Kafka’nın hikâyeleri; özellikle etkilendiğim hikâyelerdi. Türk Edebiyatı seçkisini de edinmek için sabırsızlanıyor, tereddütsüz tavsiye ediyorum.
Çeviri yüzünden bütün anlam derinliği yok olmuş ve cümleleri kendinizin tekrar çevirmesi gerekiyor, yabancı dile hakimseniz orjinal haliyle okumak en doğrusu.
176 syf.
7/10 puan verdi
Şiir kitapları nasıl yorumlanır bilmem, şiirlerde nelere dikkat edilir onu da bilmem ama bu şiir kitabı şimdiye kadar okumuş olduğum şiir kitaplarından farklıydı. Yabancı şairlerin şiirlerini okuyamıyorum sanırım bu şiirin zor bir tür olmasından kaynaklanıyor. Düz yazıda da çeviri evet zor ama bir yerde duyguyu vermesi daha kolay ama şiir öyle değil. Keşke Almanca’m daha iyi olsaydı da kendi dilinden okusaydım dediğim bir kitap oldu o yüzden. Çünkü Türkçe’ye çevrilmiş halinde bile hayranlıkla okuduğum şiirler vardı ki orijinal halinde okusam neler hissederdim bilmiyorum.
Rilke'nin şimdiye kadar iki kitabını okumuş kalemine bayılmıştım ama şiir bambaşkaydı benim için. Şiirlerinde sade, günlük dil kullanmış Rilke ilk başta anladığımı, herhangi bir şey hissettiğimi söylersem yalan söylemiş olurum ama kitaba diline alışmaya başladıktan sonra imgeleri görmek, dediğini anlamlandırmak daha kolaylaştı. Kitaba ilk başladığım zamanlarda düz yazı ve şiirini birbirinden farklı olduğunu düşündüm ama bu daha sonra aslında düz yazılarının, şiirlerinin paragraflara ayrılmış hali gibi olduğu hissine bıraktı yerini. Aforizma tarzında elimize ulaşan Çünkü Zordur Sevgi kitabındaki konularla birebir aynı olmasa onlara benzer yapıda bazı diziler vardı.
Kitaptaki şiirler Rilke’nin iki farklı dönemde yazdığı şiirleriymiş. Birinci ve ikinci kitap olmak üzere iki kısımdan oluşuyor. Bu bölümlerden ikinci kısmın şiirleri daha çok hoşuma gitti. Neden bilmiyorum ama daha yoğundu o kısımları okurken duygularım.
Muazzam bir şiirle başlıyor ve daha ilk dizelerinden Rilke size içine düşeceğiniz bir eseri okuduğunuzu hatırlatıyor. Düşten Taç, Kral Şarkısı, Düşlemek kısımlarının neredeyse tamamının altını çizmişim. Sevmek bölümünde devamlı bahsettiği sarışın bir kadın var ve benim kendi görüşüm o kadının Lou Andreas Salome olduğu yönünde adeta onun için yazmış gibi ki zaten aralarındaki aşk dedikodularına ulaşabilirsiniz araştırırsanız. Güzel bir kitaptı ve içinde melankoli sezdim. Rilke yine beni kendine hayran bıraktı tavsiye ederim.
Rainer Maria Rilke
Lirik şiirin en önemli isimlerinden olan Rainer Maria Rilke 4 Aralık 1875 yılında Prag'da dünyaya geldi. Annesi soylu ve zengin bir aileden gelmekteydi. Babası ise bir subaydı. Babasının maddi olarak annesini tatmin edememesinden dolayı çift boşanmaya karar verir.
Rilke'nin doğumu ile annesi soylu unsurunu devam ettirmek amacı ile Viyana'ya soyluların bol olduğu bir yere yerleşir. Oğlunu kendi istekleri çerçevesinde yetiştirir. yazarın ince ruhlu ve edebiyata ilgi duyması da annesi tarafından mektuplarda sıkça dile getirilmiştir.
Altı yaşına kadar annesi tarafından bir kız gibi giydirilen yazarın bu durumu ileride kadınlarla olan iletişimini etkilemiştir. Annesinin ve amcasının istediği öğrenimi almak istemeyen yazar Münih'e yerleşerek serbest yazarlık yapmaya başlamıştır. İlk dönemlerde şiire yakınlık duymuştur. Rainer Maria Rilke Lous Andreas Salome karşı tutkulu bir aşk yaşar. Yazar son dönemlerinde kaleme aldığı eserleri adeta onun ustalık eserleridir.
Lösemi hastalığına yakalanan Rilke 29 Aralık 1926 yılında hayata veda eder.
Genç yaşında yaşamını yitiren yazar eserleri ile dünya edebiyatına büyük eserler bırakmıştır. Şiirlerinin yanı sıra Malte Laurids Briggenin Notları isimli eseri de yazarın baş yapıtı olarak görülmektedir.
Bütün Şiirlerinden SeçmelerRainer Maria Rilke · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20141,574 okunma
Esasında karşılıklı mektuplaşanlardan oluşan bir metin gibi gözükse de, şahane bir
usta-çırak diyaloğu okuyoruz. Henüz yaşamının başında olan genç adamın, Rilke’nin adeta yaşam klavuzu şeklinde olan fikirleriyle, şiire sanata, yaşama ve aşka dair muhteşem tespitlerini okuyoruz.
Aynı zamanda Rilke'nin nasıl bir dünya içinde yaşadığının ve yapıtlarını nasıl bir dünya içinde yarattığının bilinmesi açısından değil gerek bugün yeni yetişen, gerek yarın yetişecek olan kuşaklar bakımından önemli olan on mektup okumuş oluyoruz.
Rilke 1923 yılında sadece modern Alman şiirinin değil, bütün modernist hareketin iki başyapıtını birden vermişti: Duino Ağıtları ve Orpheus’a Soneler. Duino Ağıtları’na daha önce başladığını düşünecek olursak, Orpheus’a Soneler gerçek anlamda “kuğunun son şarkısı”dır.
Büyük bir coşkuyla ve kısa bir süre içinde yazılmış olan bu soneler, kendi içinde bir bütün oluşturur ve bütüncül bir okumaya ve çözümlemeye zorlar okurunu. Rilke’nin “mistik iç dünyası”nın bütün serüveninden damıtılmış sözleridir bunlar...
"İnsanların çoğu yaşanmamış bir hayattan ölüyor aslında." der Rainer Maria Rilke. Kitabı okurken de bitirdiğim vakit de aklımda sadece Rilke'nin bu sözü vardı. Bizi kuşatan zaman kaç Mücella daha barındıracak içinde kim bilir¿?
