Mus'ab İbn Umeyr
Mus'ab'ın yeniden doğduğunu duymayan kalmamıştı artık Mekke'de! Beklediği gibi annesinin şiddetli tepkisiyle karşılaştı. Bir zamanlar el üstünden inmeyen Mekke'nin delikanlısı Mus'ab, artık "Allah" deyip "Peygamber"e hayranlığını ifade ettiği için her gün dayak yiyordu. "Onlarla irtibat kurmasın diye kuytu bir yere hapsetmiş ve başına da bir bekçi dikmişlerdi. Aklıyla gönlü Allah Resûlü'nün yanında ama bedeniyle kendi evinde hapis yaşıyordu artık!..
Belki bugün sıkıntı vardı, ama gelecek her günde, matem içinde geçecek değildi. Günün birinde kar ve buzlar eriyecek, insanlık semasında yeniden bir nevbahar yaşanacak, etrafa nurlar yağacak ve Rabb-i Rahîm'in arzu ettiği istikamette bir bayram yaşanacaktı.
Reklam
Bilal-i Habeşi
Yüz üstü kızgın kumlara yatırıyor ve güneşte kızarıncaya kadar işkence yapıyordu. Zaten takati tükenen Bilâl'in, söz söylemeye mecali kalmıyor; dudaklarından sadece bir kelime dökülüyordu: Ehad.. Ehad..! Bilal, o dünyayı da bilen birisiydi. Hayatı boyunca işkence altında yaşamaktansa, bugün katlanıp ebedî huzuru yakalamak vardı işin ucunda. Onun için dişini sıkmış ve 'zilletle yaşamaktansa izzetle ölümü çoktan göze almıştı.
Allah'ın selamı Senin üzerine olsun yâ Resûlullah, diye sesler geliyordu. Bu seslerin geldiği cihete yöneliyordu, ama hiç kimseyi göremiyordu. Çok geçmeden anladı ki, karşılaştığı her bir ağaç ve taş, O'nun önünde temenna duruyor ve kendisine selâm verip açıkça risaletini tasdik ediyordu.
Vahiy meleği Cibril-i Emîn gelmiş ve rahmet peygamberi Muhammedü'l-Emîn'e risalet vazifesini açıktan tebliğ ediyordu. İki emniyet, Nûr dağında birbirine kavuşmuştu ve böylelikle insanlığa yeni bir emanet geliyordu. Artık Nûr'un, Nûr'u karşılama mevsimi gelmiş; yeryüzünde nurlu bir süreç başlıyordu. Semâvî olanı, arzî olanını kucaklayacak ve "Oku!" diyecekti. Dağ ve taşın, taşımaktan âciz kaldıkları bir mesuliyetin konulmasıydı bu omuzlara... Vazifenin azameti karşısında hissedilen ağırlık, dayanılacak gibi değildi.
-Evet. Seni de çıkaracaklar. Zira senin getirdiğin hakikatle gelen hiçbir insan yoktur ki, yurdundan çıkarılmış, vatanından ayrı bırakılmış olmasın!..
Reklam
Hz. Amine...
Canlı olan her şey, her an ölümle burun buruna, her yeni de eskimeye mahkûmdur. İşte ben, bugün ölüyorum. Ancak, ismim baki kalacaktır. Çünkü ben, tertemiz bir çocuk dünyaya getirdim ve bugün, en hayırlı olanı arkamda bırakıp gidiyorum.
Zaten O (sallallahu aleyhi ve sellem), ilk yaratılan ruhun sahibiydi; daha o zamandan, ana kitapta adı 'Abdullah' diye konulmuş, 'Hâtemü'n-Nebiyyîn' diye de anılır olmuştu. Öyleyse, bedeniyle ruhunun buluşması sona denk gelecekti. Varlığın hamurunda O'nun mayası saklı olduğu gibi, sona mührünü vuran da yine O olacaktı. Zira O (sallallahu aleyhi ve sellem), ilk yaratılan Son Sultan idi.
İslam, adeta kerpiç üstüne kerpiç bir bina inşa etti; Cahiliye günlerini bilmeyen İslam'ın kıymetini anlayamaz!
Sayfa 104 - Hz Ömer (Radiyallahu anh)
Reklam
...amma günəşi palçıqla suvamaq olmazdı. Günəşin şüalarına qarşı gözlərini bağlayanlar ancaq özlərinə zülmət hazırlarlar...
Böyük və qiymətli nemətlər elə-belə,kiçik cəhdlərlə əldə edilə bilməzdi. Nə cənnət ucuzdur,nə də cəhənnəm lüzumsuz...
600 syf.
·
Puan vermedi
·
43 günde okudu
Habib-i Zişanın yol gösterici hayatı
Geçici dünya hayatını en doğru şekilde tüm incelikleriyle doğru yaşayıp bu diyarlardan İslam'a uygun olarak göç etmek istenildiğinde örnek alınması gereken kişidir. Bu yüzden onun hayatını okuyup dersler çıkartarak ve de insanın kendi hayatına onun ahlakını uygulamaya çalışarak bu hayatı yaşamalı. İşte bunun için bu güzel örneği, önderi, yol gösterici güneşi tam anlamıyla yürekte hissettirecek ve de hüngür hüngür ağlatacak bir kitap karşınızda. Kalbinize inşirah ferahlığı vermesi için Rabbe dua ederken bir yandan da onun elçisinin tanıyarak bu çürük dünyada huzurlu yaşamayı sağlayabilirsiniz.
Gönül Tahtımızın Eşsiz Sultanı Efendimiz
Gönül Tahtımızın Eşsiz Sultanı EfendimizReşit Haylamaz · Muştu Yayınları · 20101,318 okunma
Ortaya çıkan ağır kokuya rağmen hâllerinde şikâyet emaresi görünmüyor ve büyük bir iştiyakla kazma sallıyor, âdeta bu hâlleriyle, başarıya ulasmak için her zaman eldeki imkanların mükemmel olmasını beklemek gerekmediğini fiilen göstermiş oluyorlardı.
Sayfa 462Kitabı okudu
957 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.