Risale-i Nur Külliyatı, Kur’an-ı Kerim’in cihanşümul bahçesinden derilen bir gül demetidir. Binaenaleyh onda, o mübarek ve İlahî bahçenin nuru, havası, ziyası ve kokusu vardır…
Bununla beraber Üstad zevk inceliği, gönül hassasiyeti, fikir derinliği ve hayal yüksekliği bakımından hârikulâde denecek derecede edebî bir kudret ve melekeyi haizdir.
Ve bu sebeble üslûb ve ifadesi, mevzua göre değişir.
Meselâ: İlmî ve felsefî mevzularda mantıkî ve riyazî delillerle aklı iknâ ederken, gayet veciz terkibler kullanır.
Fakat gönlü mestedip, ruhu yükselteceği anlarda ifade o kadar berraklaşır ki tarif edilemez.
Meselâ: Semalardan, güneşlerden, yıldızlardan, mehtablardan ve bilhâssa bahar âleminden ve Cenab-ı Hakk'ın o âlemlerde tecelli etmekte olan kudret ve azametini tasvir ederken, üslûb o kadar latîf bir şekil alır ki; artık her teşbih, en tatlı renklerle çerçevelenmiş bir levhayı andırır ve her tasvir, hârikalar hârikası bir âlemi canlandırır.
İşte bu hikmete mebnidir ki, bir Nur talebesi Risale-i Nur Külliyatı'nın mütalaası ile -üniversitenin herhangi bir fakültesine mensub da olsa- hissen, fikren, ruhen, vicdanen ve hayalen tam manasıyla tatmin edilmiş oluyor.
Nasıl tatmin edilmez ki, Risale-i Nur Külliyatı, Kur'an-ı Kerim'in cihanşümul bahçesinden derilen bir gül demetidir.
Binaenaleyh onda, o mübarek ve İlahî bahçenin nuru, havası, ziyası ve kokusu vardır..
"Ruhun bu ihtiyacını söyler akan sular
Kur'ana her zaman beşerin ihtiyacı var."
Ali Ulvî Kurucu.
Sayfa 20 - Sözler Neşriyat. San. Tic. A.ŞKitabı okudu
"İstikbalin münevver bahtiyarlarına bir me'haz olarak bu eseri neşrediyoruz"
diyerek inkişafı ötelerden beri zuhur eden bu İnanç ve İslam Davasına karşı varsa önyargınızı kıracak, ALLAH'ı ve yarattıklarını hiç görmemiş olduğunuz şekliyle neşreylen, çektiği onca sıkıntıya rağmen sadece kendi çağının değil, şu zamanda var olan bizlerin ve gelecek nesillerin dahi imanına müştak, "insanlığın selametini görsem, cehennemin alevleri arasında yanmaya razıyım, çünkü bedenim yanarken, gönlüm gül gülistan olur" ifadelerini sadece söylememiş hayatına tatbik etmiş bir Şahsın, eserleri, ilmi-fikri yönünü ele alan, okuduktan sonra tahkiki imana ermek ve baktığınız hemen her şeyde ALLAH'ı ve sanatını görmek, hayatınızın her anında tefekkürde olmanıza ve Risale-i Nur Külliyatını hatmetmek istemenize vesile bir eser-den daha fazlası- (...)
Yaratacının varlığının delil ve ispatı ve Kur'an-ı Kerim tefsiri olan Risale-i Nurlara ilk adımdır.
...
Ama yine de herşey öldü ve ardından herkes öldü.
Gözleri birer derin kuyu, hattat öldü, gül kokulu teni olan cariye, yeni Hindistan gecelerine benzeyen ulagi. Siirsiz gecilemeyecek kadar güzel gözleri olan Enderun ağası, Habesi kalfa, evin beyin, güzel ve ince yüzlü sultan. Herşey ve herkes öldü. Kenarı iğne oyali ve köşesi gül resimli mendil, elmasli saç tokası. Başı beduhlu, sonu maruf kerhi'li onca mektup, onca şiir, onca risale. Gökte bedr-i hilal, kayan yıldız, kumsalda pembe deniz kabugu. Kıyıda dalgalar, açıkta bulutlar öldü.
Masal öldü. Masaldan güzel olduğu kimselerce fark edilemeyen gerçek.
Hiçbirşey kalmadı geriye.
Bir büyük boşluk kaldı geriye.
...