Osmanlı parlamentosu Meclis-i Mebusan'daki konuşma
Abdülaziz Mecdi Efendi (Karesi)- Deminden beri cereyan eden müzakerat arasında Meclisce nazarı dikkate alınacak bazı kelimat-ı mühimme sebk etti. Şuradaki "milletin kendisine" tabirinde nazar-ı dikkate alınacak kelimelerden birisi Millet kelimesidir. "Anadolu" tabiri de o kelimelerdendir. Anadolu'nun bizim coğrafya
Bakmakta bir tarafa tarafgirlik hissi uyanır; tarafgir nazarı, taraftar olduğu cereyanın kusurunu görmez, zulmüne rıza gösterir, belki alkışlar. Halbuki küfre rıza, küfür olduğu gibi, zulme razı olmak dahi zulümdür. Elbette zemin yüzünde bu dehşetli düelloda semavatı ağlatacak zulümler ve tahribat oluyor. Çok masum ve mazlumların hukukları kayboluyor, mahvoluyor. Mimsiz, gaddar medeniyetin zalimane düsturu olan, “Cemaat için fert feda edilir; milletin selâmeti için cüz’î hukuklara bakılmaz” diye, öyle dehşetli bir zulüm meydanı açmış ki, kurun-u ulâ vahşetlerinde de emsali vuku bulmamış. Kur’an-ı Mucizü’l-Beyanın adalet-i hakikiyesi, bir ferdin hakkını cemaate feda etmez; “Hak haktır; küçüğe, büyüğe, aza, çoğa bakılmaz” diye kanun-u semavî ve hakikî adalet noktasında Risale-i Nur şakirdleri gibi hakikat-i Kur’aniye ile meşgul adamlar, zaruret olmadan, lüzumsuz, yalnız hevesli bir merak için netice itibariyle faidesi bulunan ve netice daha gelmeden evvel lüzumsuz bakmak ve zalimane tahribatlarını alkışlamak suretiyle İslâmiyet ve Kur’an lehine hizmet edeceği o cereyanın harekâtını fikren takip etmekle meşgul olmak münasip olmadığı için, nefs de, akıl ve kalbe tâbi olup merakını bırakmış diye anladım.