Yarınlar aşkına yaşıyoruz. Şimdi ki zamanı çalı nmış bir kuşağın gelecek zaman kiplerinden merhamet dilenişi ortada olan. Tükenen bir kuşağın varoluşunun yarında olduğuna ilişkin hayalleri belki de. Ertelenen duyguların kayboluşunu geciktirmek diyelim ya da.
Sonsuza dek yaşayacağız bu gidişle.
Hiç ölmeyeceğiz !
'Asra yemin olsun ki insan hüsrandadır . . .
Sen Meryem ol, ben İsa olayım .
Susayım doğar doğmaz, hiç konuşmayayım. Yıl lar geçse de konuşmayayım . Sükútum senin günahın olsun . Seni, benim yerime çarmıha gers inler. Korkularım tüketsin beni. Sana ihanet edeyim, sen yine de beni affet.
Konfeksiyon atölyesinde çalışan kızların iş çıkış saatleri uzun sürer. Aynanın karşısında el biselerine takılan iplikleri temizleme bir gelin hassasiyetini beraberinde taşır. Üzerinde tek bir parça iplik kalmama lı konfeksiyoncu kızların . Bilinmemeli atölyede çalıştıkları. Arabesk tutkularla örülü aşk h i kayelerine iplik bulaştırmaz atölyeci kızlar.
Ben onu, güzelliğinden ve acı çektiğini belli eden yüz çizgilerinden hatırlarım. Acı çekmesine se bep olduğum için onu uzun zaman unutamadım. Yaşamımda sevdiğim bu biricik kadın yüzünden hiç evlenmedim. Bu yitirilmiş, bu kaçırılmış kadın yüzünden herkese karşı kaba ve içine kapalı bir insan oldum. Kırgındım ve ona veremediğimi başkalarına da vermiyordum. Belki farkında olmadan hem kendimden, hem insanlardan öç alıyordum. Zamanla onu gerçekten unuttum. Ama her şey için çok geç kalmıştım. Harcanmamış sevgimi herhangi birine, aileme, kardeşime ya da başka bir kadına göstermediğim için pişmanlık duyuyorum şimdi. Kendi kendimle hesaplaştığım şu anda, bunu söylemekle saçmalıyorum belki de.
İnsanların saygısını kazanabilmek için kendimi bildim bileli hep iyi ve yararlı şeyler yapmaya çalışmıştım. Oysa bir tek kötülük, onların saygısını kazanmama yetti. Hak etmediğimi bildiğim halde, bana gösterilen bu saygı hoşuma gidiyordu. Arada bir gerçekten onların düşündüğü gibi davranmam gerektiği düşüncesi beni üzüyordu.
Mekân bizim zindanımızdır, dedim. Mekânın yalnız gözle göre bildiğimiz kadarı bize aittir; biz ise tamamen ona aidiz. O bizi yo rar, korkutur, çağırır, kovar. Bizi gördüğünü sanırız, o ise bizimle ilgilenmez bile. Ona hükmettiğimizi söyleriz, oysa yalnız bize gös terdiği hoşgörüden faydalanıyoruzdur. Yeryüzünün bize eğilimi yoktur. Şimşekler, dalgalar bizim için değildir; biz onların içinde yiz. Kendi öz yurdu yoktur insanın. O, kör güçlerden aşırır yur dunu. Yeryüzü mutsuzluktan başka bir şey vermeyen tuhaflıklar konutu olabilir yalnız, kimseye ait olmadığı gibi bize de değildir.
Dünya ile ben, birdenbire birbirimiz için birer sır ol duk; karşılıklı olarak şaşkınlıkla bakıştığımız halde, birbirimizi ne tanıyabiliyor, ne de anlayabiliyoruz artık