Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
'Butun Amerikalilarin kendi dinlerine inanip inanmadıklarıni bilmiyorum,fakat onlarin cumhuriyet kurumlarının ayakta kalmasi icin dinin zorunlu olduğuna inandiklarindan eminim.' ' Ben Amerika Birleşik Devletleri'ndeki kadar az düşünme ve tartışma hürriyeti olan baska bir ulke tanımıyorum.' Alexis de Tocqueville
160 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Kendimi üniversitedeki siyaset bilimi dersindeymisim gibi hissediyorum bu kitabi okurken. Amerikan siyasi ve ekonomik ve hatta milletleri nasil soykirima tabi tuttuğunu yazar adım adim anlatıyor. Daha onceden bilmediğim sebepler ve kaynaklar gösteriyor. Simdilik kitap gayet güzel ve bilgi verici. :)
Amerikan Efsanesi
Amerikan EfsanesiRoger Garaudy · Timaş Yayınları · 2018116 okunma
Reklam
Pazar tektanriciligi esasına dayanan sistem, şiddeti ve cinayeti, kaçmayı ve uyusturucuyu ve ( 130 desibellik Rocklardan tutun, bir genci her çeşit tenkit zihniyetinden boşaltıp sersemlestirmeye ve hayvanlaştirmaya kadar götüren) bütün beyin yıkama şekillerini doğurmaktadır. Bu sistem, her türlü kültürun yikicisi ve yok edicisidir.
Ama ne var ki, halklarımızın ezici çoğunluğu, gündelik hayatının her yanıyla Amerikancılığın istilâsı altındadır. Nitekim kalabalık bir kitle Levi's kotları ve bazı markaların veya hatta bazı Amerikan üniversitelerinin hem ön hem de arkasında reklâmı bulunan tişörtleri giyiyorlar; gençlerimizin büyük bir kısmı Coca Cola'yı bütün diğer meşrubata tercih ediyor ve Marlboro içiyorlar; çocuklar ise Mac Do'da yemek yemeyi çoğu zaman bir mükâfatlandırma olarak görüyorlar; şiddet ve korku filmleri (ve video kasetler ve bunlardan kopyalanan disketler, CD'ler) pazarın yüzde 80'ini elinde tutuyor; çocuklarımıza dehşet ve terör zevkini aşılayan bilgisayar oyunları, Taî-peh'den Sao-Paulo'ya, Paris'ten Dakar'a kadar her yerde hüküm süren Hollyvwood yapımıyla evlerimizin içine taşınıyor. Ve bilhassa da Pentagon'a yedek askerler ve silâh uşakları temin eden hükümetler, büyük Amerikan firmalarından milyarlarca dolarlık savaş uçakları ve diğer başka teçhizat satın alıyorlar. Amerikan hukukinin büyük işletmelere hediyeleri böylece tamamlanıyor. Nitekim Amerikan hükümetinin bütçesi. ekonomiye dönem dönem rahat bir sıçrama sağlayan, Alain Peyrefitte'in tabiriyle, "mutlu savaşın aralıklarında araştırma ve gelişme yükümlügünü de sırtlanmaktadır. İmdi bütün bunlar, sadece ve sadece bizlerin korkak kabullerimizle mümkün olmaktadır.
Politikacılar, medya ve onların elebaşıları, bu efsanelere tarihî gerçekler elbisesi giydirerek halkı uyutma görevini üstleniyorlar. Ve bu, tâ başlangıçtan beri böyle sürüp geliyor. Amerikan siyasetinin ilk ve en kavrayışlı analistlerinden biri olan Tocqueville çok önceden şu notu düşüyordu: "Bütün Amerikalıların kendi dinlerine inanıp inanmadıklarını bilmiyorum, fakat onların cumhuriyet kurumlarının ayakta kalması için dinin zorunlu olduğuna inandıklarından eminim." Ve ilâve ediyordu: "Bazıları Hıristiyan dogmalarına inandıkları için, diğerleri ise onlara inanmaz görünmekten korktukları için bunları dile getiriyorlar. ...Amerika Birleşik Devletleri'nde egemen olan dinî olandır, o yüzden de ikiyüzlülüğün ortak olması gerekir."
Franklin, Kızılderililerin bir yandan ellerinden topraklarını alırken, bir yandan da yok oluşlarını çabuklaştırmak için onların alkolik olmaya teşvik edilmesini tavsiye ediyordu: "Onların topraklarının bir kısmını, yani bizim yerleşimimize daha elverişli kısımlarını terketmeye zorlamak gerektiği kanaatindeyim. " Bu dinî ve ırkçı efsaneler adına, Amerika Birleşik Devletleri bir "Kızılderili avı" ile tarihin en büyük "etnik temizlik" teşebbüsünü başlattı. Kızılderili direnişi Wounded Knee'deki Siyuların (Sioux) katliâmı ile ancak 1890'da askerî yönden kırılıp sona erdirilecektir. Aynı sömürgeci ve ırkçı kafayla başkasını reddediş, daha sonra, köle ticaretinin hızla artmasıyla Siyahları hedef alır.
Reklam
"Her değerin ticarî meta" olduğu bir sistemin neticesi işte budur. Televizyon ile seyircisini, tirajıyla gazete ve reklâmını söylemeye bile hacet yok, film, tablo ve şarkı bu sistemde diğer emtia gibi birer ticaret malı olarak görülür. Üstelik de bunlar, Bourdieu'nün yazdığı gibi, ticarî reklâmlarla ve "para ve medya" destekli güçle yönlendirilmiş ve "küreselleşmiş" bir halkı kendilerine cezbedip köklerinden koparabildikleri ölçüde gelir getiricidirler. Bütün bunlardan sonra artık geriye, milletlerin bağımsızlıklarından ayakta kalan her şeyi yıkıp yok etmek için atılacak adımlar kalır. Her şeyden önce, asırlardan beri millî egemenliğin temel ölçüsü olagelen para basma hakkı elinden alınır. Nitekim 20. yüzyılın kapanıp 21. yüzyılın açılacağı tek para birimi projesi olan Euro bu maksatla hayata geçirilmiştir. Kala kala büyük küreselleşme teşebbüsünün, yani Amerikan imparatorluğunun ve onun pazar tek-tanrıcılığının küreselleşmesi yararına bütün halkların ekonomilerinin ve kültürlerinin kesin imhasının tamamlanması kalıyordu.
Amerikanın gücü ve güvenliği, esas itibariyle pazarlara ve dünyanın, bilhassa da sıkıca kontrol edilmesi gereken üçüncü dünyanın hammaddelerine ulaşmaya bağlıdır. Richard Immerman - Eisenhower’in düşüncelerinden bahsederken (Diplomasi Tarihi)
160 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Amerikan emperyalizminin ülkeleri nasıl sömürdüğünü; IMF gibi kuruluşların bunun için nasıl kullanıldığını; ülkelerin bağımsızlığının nasıl sembolik hale getirildiğini öğrenmek istiyorsanız bu kitabı tez zamanda okumalısınız.
Amerikan Efsanesi
Amerikan EfsanesiRoger Garaudy · Timaş Yayınları · 2018116 okunma
Biraz açıklar mısınız size göre nedir Siyonizm? Siyonizm dinî bir hareket değildir. Onu kuran Theodore Herzl (1860-1904) bunu açıkça söyler. Milliyetçi ve sömürgeci bir ideolojidir. Dinle ve bambaşka bir şey olan Yahudilik'le hiçbir alâkası yoktur. İşte tipik bir örnek: Hitler 1933'te iktidara geldiğinde, Almanya'da örgütlü her 100 Yahudi'den 95'i dinî bir örgütün üyesiydi. Yahudilerin sadece yüzde 5'i Siyonist idi. Ne yaptı Hitler? Diğerlerini katletmek için bu yüzde 5 ile ittifak yaptı. Dikkat edin, bu ittifak savaşın başından 1944 yılına kadar ekonomik anlaşmalarla birlikte sürdü gitti. Alman ordusunun tamamiyle bozguna uğradığı sırada Hitler hâlâ, sadece Rus cephesinde kullanılmak şartıyla 10 bin kamyona karşılık l milyon Yahudi esiri vermeyi teklif ediyordu. Bunun anlamı şudur: Hitler Yahudileri geneli itibariyle katliâma tabi tutmamıştı, bu bir; ikincisi de, Sovyetler Birliği'nden farklı olarak İngiliz ve Amerikalılarla ayrı bir barış yapmak istiyordu. Zaten bu anlaşma da Golda Meir ve Ben Gourion tarafından önerilmişti.
Reklam
Küreselleşme demek, yoksulluğun yaygınlaşması demektir. Her iki günde bir Hiroşima'nın ortaya çıkması demektir. Ben bunu hep tekrarlıyorum, ama ne kadar tekrarlansa azdır...
Amerika Birleşik Devletleri , himayesi altına aldığı devletlere "üçüncü halkayı" dayatır ve zaferden, her şeyden önce ekonomik kȃrlar sağlamaya bakar. 1944'ten itibaren Beretton Woods Anlaşmaları, doları altınla eşitleyerek ve günümüze kadar da olduğu gibi devam ettirerek, doların egemenliğini resmileştirmiştir. Bu tarihten itibaren,
386 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.