Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şafak Bulut

120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 saatte okudu
Bu aralar fazlaca şiir kitabı okuyorum. Yılların eksikliğini giderircesine sanki. Özdemir Asaf ergenlik dönemimizde, onun olsa da olmasa da adını kullanarak binlerce alıntı paylaştığımız yazarlardan biri. Beni bu konuda en çok üzense kimsenin kitabının kapağını açmadan onu tanıdığını sanması. Kısa, az ve öz şiirleri var Özdemir Asaf’ın bu kitabında. Tek satırla özetliyor düşüncesini. Kitabın her tarafı çizili neredeyse. Dili oldukça yalın. Ancak sözcükleri anlam dolu. (Hala öğrenemedim inceleme yazmayı, özellikle bir şairi anlatmayı...) “Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılırsa yalnızlık olmaz.” diyerek keyifli okumalar diliyorum :)
Yalnızlık Paylaşılmaz
Yalnızlık PaylaşılmazÖzdemir Asaf · Yapı Kredi Yayınları · 202113,7bin okunma
Reklam
104 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Ahmet Telli’nin bitirdiğim ilk kitabı. İmza gününe koşa koşa giderek almıştım bu kitabı. Canım adam çok güzel imzalamıştı; “Şafak’a, bakışın Şafak yıldızı gibi parlasın.” Eh nasıl kitaplıkta okumayarak eskitebilirdim ki?? Yalın bir dili var. Şiirler devrim, sol ve aşk üzerine. Aşk bile devrimle iç içe geçmiş halde. Dizeleri birbirine bağımlı, duraksayarak okuyunca olmuyor, soluksuz okumanız gerekiyor. Bana da iyi alışkanlık oldu, şiirleri sesli okumak... Öyle daha mı anlamlı oluyor nedir vazgeçemedim. Sözün kısası bu naif adamın naif dizelerini okumalısınız. Keyifli okumalar! “Başlarken yalnızsın, bitirdiğinde daha da yalnız.” (Hasan Ali Toptaş)
Bakışın Senin
Bakışın SeninAhmet Telli · Everest Yayınları · 2016723 okunma
114 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Biraz hızlı mı oldu acaba? Oysa çok yorgundum, uykusuzdum. Hemen uyuyacaktım. Bir baktım ki şiir okuyorum kendime usulca. Oysa ben şiirleri hiç sesli okuyamam. Edip Cansever dizeleri içinizden okunacak gibi değil. Okurken altını çizmek yetmiyor, seslendirmek geliyor içinizden. Hele de okuma ortamınıza renk katan müzikler çalıyorsa... Şurada ki gibi; youtu.be/Z-DMtCquGHA İnsan şiir kitaplarını nasıl inceler ki, nasıl aktarır bir başkasına. En güzel yolu, dizeleri paylaşmak sanırım. Edip Cansever okumamışsanız daha önce, bu güzelim kitaptan başlayın derim. “Nasıl yazılır bir şiir Neden okunur bunca yazı Çünkü nasıl alışılabilir başkaca İnsanın karmaşıklığı.” Keyifli okumalar! :)
Gelmiş Bulundum
Gelmiş BulundumEdip Cansever · Yapı Kredi Yayınları · 20089,5bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
113 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Bir Didem Madak romanı daha bitirmenin haklı gururu, burukluğu var içimde. Karantina günlerimde hem hüzünlendirdi hem gülümsetti beni. Fiziki karantinayı atlatırken yanımda oldu, ruhani karantinamda da zihnimde olacak dizeler bıraktı. Neden bilmem, Didem Madak okurken hep üzgün hissederim kendimi. Buruk bir gülümseme ile okurum, çizerim satırları. Okuduğum her dizesinde garip bir duygu sezdim şimdiye dek. Didem Madak hayat hikayesini satırlarına ustaca işleyen bir yazar. Kalemi oldukça yalın ancak anlamı derin cümleleri, dizeleri var. Her gece bir kaç şiirini katmak istiyorsunuz hayatınıza. Şiirinin bir biçimi yok. Uyak, kafiyeyi asla önemsemiyor. Kimi zaman düzyazı şeklinde kimi zaman dörtlük şeklinde. Belirli kalıplara sokamıyorum onu bu sebeple. “Çünkü çok çalışmam gerekiyordu ve depresyona girmeye vakit bulamıyordum. (Syf:90)” Keyifli okumalar!
Pulbiber Mahallesi
Pulbiber MahallesiDidem Madak · Metis Yayıncılık · 20079,1bin okunma
152 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
69 günde okudu
Okuduğum ilk Orhan Pamuk kitabı Beyaz Kale. Kara Kitap romanına başlamadan önce yazım diline, anlatışına aşina olmak için aldım elime. Ancak ne yazık ki hem sınavlar hem iş dolayısıyla yeterince zaman ayıramadım. Az önce vedalaştık kendisiyle. Ve itiraf edeyim beynimden hafif dumanlar çıkmıyor değil. Bir Hristiyan İtalyan ile onu köle olarak satın alan Müslüman Türk romanımızın kahramanları. Bu iki kahraman garip bir şekilde birbirlerine çok benzemektedir. “Odaya girdiğimde kendime bakan bir ben gördüm” der karakterlerden biri hatta. Sadece dış görünüş değil fikirleri de benzemektedir üstelik. İtalyan bildiği tüm fizik, astronomi bilgilerini öğretmekle yükümlüdür, Türk ise müslüman olmasını beklemeden İtalyan’a bakmakla. En azından başlangıçta öyle. Sonrasında bolca padişahtan, vebadan bahsediliyor. (Veba denince hep aklıma şu an olan salgın geliyor. Şu dönemde bu eseri seçmiş olmam nasıl bir tesadüf acaba?) Ancak kitabın sonlarına doğru hafif hafif tepeniz tütmeye başlıyor. Kim köle, kim sahip? Ya da ikisi tek karakter mi? Hikaye kime ait? Okuyacakların özellikle son 30 sayfada daha sakin, daha yavaş okumaları gerek. Kitabı sevdim mi? Kesinlikle! Ancak Kara Kitap’a başlayacak kadar kendimi hazır hissetmiyorum henüz. Şu incecik kitaptan böylesine etkilendiysem, kim bilir onda neler çıkar karşıma? Sözü çok uzattım. Orhan Pamuk tanımadığım yazarlar arasındaydı. Ne yazsam onun hakkında eksik kalır. Postmodern eser türünde en iyilerinden birisini olduğunu bende henüz öğrendim. Şaşkınlığıma verin! :) Keyifli okumalar! :)
Beyaz Kale
Beyaz KaleOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20229bin okunma
Reklam
207 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
29 günde okudu
Sabahları işe başlamadan bana kalan dakikalarda zaman ayırabildiğim canım kitapla bugün ayrılabildik. 4-5 yıl önce alıp başlamıştım ancak o zamanlar nedense yarım bırakmıştım. Şu aralar sevgi, değer verme kavramlarını yeniden hissetmek için açtım kapağını. Herkesin bildiği üzere Ahmed Arif’in Leyla Erbil’e yazdığı mektuplardan oluşuyor eser. Okurken çoğu satırda “böyle naif sevilmez ki be adam” diyorsunuz. Sevdiği kadının evlilik haberini “herhalde sevdin oğlanı” diyerek karşılayan, sevgisini kendini yücelten bir olay/duygu gibi gören bir şair Ahmed Arif. Leyla Erbil’de karşılığının olup olmaması hiç önemli değil onun için, kendisi dolu dizgin seviyor çünkü. Aşkının, sevgisinin öznesi kendisi aslında. Ve bu büyük sevginin karşılığında çıkmış o güzelim şiirler. Kitabı okurken hep aklıma gelen şey, acaba karşılığı olsaydı yine de doğar mıydı o şiirler? Ahmed Arif kendisi olabilir miydi? Nasıl sevilir, nasıl özlem duyulur öğreniyor insan okurken. Açın kapağını, dupduru sevmenin nasıl hissettirdiğini cümleler anlatsın size. Bol bol altını çizin sevginin. Gün gelir belki sizde böyle güzel seversiniz, sevilirsiniz kim bilir?? Keyifli okumalar! :)
Leylim Leylim
Leylim LeylimAhmed Arif · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201316,2bin okunma
64 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Zweig tüm kitaplarında insanın içine işleyen bir öykü bırakan bir yazar.. Kitabı okurken sonunu biliyorsunuz aslında, sürpriz olmuyor yaşananlar. Ancak o bilinmişliğin verdiği his bile bağlıyor kitaba. Kitabın kahramanı, Hindistan’da doktorluk görevi yapmakta olan adam. Avrupa’da doktorluk yaparken bulaşmış olduğu suçlardan dolayı çalışamaz hale gelince Hindistan’a başvuru yapıyor, verilen ücret bol olduğundan dolayı. Mesleğini yaparken beyaz bir kadının sırrına ortak olur. Ancak hem kadının kibri hem ona duyduğu akıl dışı bağlılık arasında yardım etmeyi reddeder ancak bu yaptığına pişman olur.. Kitapta aslında sindiremediğim, kızdığım tek noktaysa “beyaz insan”a duyulan hasret. Hindistan’da yaşayan insanların bir nevi küçük görülmesi, ötekileştirilmesi. Bir de dikkatimi çeken şey Zweig’in okuduğum tüm kitaplarında sürekli intihardan söz etmesi. Ve acı bir şekilde gerçekten de kendi hayatına kendi son veriyor... Keyifli, güzel bir eserdi. Keyifli okumalar! :)
Amok Koşucusu
Amok KoşucusuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021111,6bin okunma
158 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Aslında elime Suç ve Ceza romanını almıştım. Uzun zamandır okuma listemde olan bir kitaptı, hazır zaman buldum okuyayım dedim. Sonra gözüme Yeraltından Notlar ilişti. Hadi ilk buna başlayayım, ikisi de aynı yazar nasıl olsa dedim. Tabi kitap ince bende hemen bitiririm sandım. Bir de yıllar önce daha lisedeyken okumuştum ama şimdi alacağım tat başka olur sanıp başladım. Ancak kitabın ilk bölümü olan Yeraltı tam bir sürpriz oldu. Karakterimizin iç çalkantılarını anlattığı, kendisini överek kötülediği bol felsefik, psikolojik yazılar bulunuyor. Asıl orayı bitirdiğiniz an zaten kitap bitmiş oluyor. İlk okuduğumda anlamayıp tekrar tekrar okudum. Yeraltı’nda yazılan yazılar bir nevi bizleri anlatıyormuş gibi geldi. İçimizde ki karşı koyamadığımız, dışarı aktaramadığımız kötülüklerimiz var. Ancak kitapta bulunan kahraman herkesin nefret edeceği özellikleriyle tam tersine gurur duyuyor. Çirkin olmak onun için aptal olmaktan daha kötü değil(ki sonuna kadar katılıyorum) Oysa biz hala dış görünüşe göre yargılıyoruz değil mi? İkinci bölüm olan Sulusepkene Dair bölümü daha akıcı. Yaşadığı anılar üzerinden ilerliyor bölüm. Okurken karaktere kızıyorsunuz, yaptıklarını, düşüncelerini yadırgıyorsunuz. Biraz da romantikseniz ona acıyorsunuz. Oysa keşke biz de onun kadar çılgınca davranabilsek.. Kitap biraz yorucu ilk bölümden dolayı, sonra alıştıkça kitabın içine dalıp sizde onlardan biri oluyorsunuz. Çok güzel, farklı konuyu işleyen bir eserdi. Keyifli okumalar! :)
Yeraltından Notlar (Ciltli)
Yeraltından Notlar (Ciltli)Fyodor Dostoyevski · Yabancı Yayınevi · 2019128,3bin okunma
124 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
211 günde okudu
Haydar Ergülen okumaya Öyle küçük şeyler kitabı ile başlamıştım. Üzgün kediler gazeli, öyle küçük şeyler’e göre daha ağır, daha yoğundu. Kafanız başka yerdeyken, hadi açıp bir mısra okuyayım diyebileceğiniz bir şiir kitabı değil. Anlamak için kendinizi vermeniz gerekli. Bazı geceler bir şiirini bazı geceler de birkaçını katacaksınız heybenize. Ne güzel adamsın, ne güzel şiirsin be adam! “Ne sanırsın, herkes sonrasından kırılır önce.”
Üzgün Kediler Gazeli
Üzgün Kediler GazeliHaydar Ergülen · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20202,790 okunma
547 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
34 günde okudu
KPSS, iş koşturmacası derken olması gereken süreden daha geç bitirdim. 540 sayfa ama su gibi akıp gittiği için sayfaların pek bir önemi kalmıyor. Vakit bulanlar eminim daha kısa sürede bitireceklerdir. Quasimodo, ailesi tarafından çok çirkin olduğu için Notre Dame Kilisesi’ne bırakılmış, burada ki rahibin onun çirkinliğine aldırmadan büyütülmüş, kilisenin zangocu olmuş karakterimiz. Rahip ona sevgisini vermemiş olsa da ondan kaçmadığı, büyüttüğü için Quasimodo kendisine köle olarak adlandırılacak şekilde bağlıdır. Bu duygu çok etkiledi beni. Birine bağlanmak için sevgi olması şart değil bence en önemli duygu minnet duymak. Esmeralda ise zarif, güzel bir çingene kızı(aslında değil mi acaba :)) Bu kitapta sanırım sevemediğim karakter oldu kendisi. Kitabın konusunu herkes biliyor az çok. Güzelleri güzeli Esmeralde’ye aşık olan Quasimodo’nun öyküsü. Bir tarafta sevgi diğer tarafta minnet, bağlılık duygusuyla cebelleşen bir adam. Tabii bir de sevgisinin karşılık bulmaması var, çirkinliğinden dolayı. Hugo bu eserinde Notre Dame Kilisesini, Paris’i, meydanı o kadar derin anlatıyor ki okuyucuya. Gözünüzde canlansın diye sanırım. Herkesin mutlaka okuması gereken bir eser. Sahi aşk sadece güzellere özel midir? Rahipler, çirkinler sevemez mi? Keyifli okumalar! :)
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202232,7bin okunma
Reklam
73 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Yıllar önce, yurt odasında bir dergi sayfasında tanıştım Didem Madak ile. Çok sevdiğim bir arkadaşım hayat hikayesini anlattı bana. Şiirlerinde hep anne kelimesinin geçmesinin nedenini daha okumadan öğrenmiş oldum böylece. Yapılan alıntıları beğenmiştim ama okumak bir türlü nasip olmadı. Şiir severim ama sanırım tam şiirlik bir kadın olmadım hiç. Bu eksik yönümü ilk başta Haydar Ergülen daha sonrasında ise Didem Madak’la geliştirmeye başladım. Kitabevinde dolanırken bir de şiir ekleyeyim heybeme diye satın aldım, kitaplığımda unuttum bir süre. Bir gece şiire ihtiyacım olduğunda açtım satırlarını. İki satır okuyup durup düşündüm boyuna. Ne çok anlam yüklü o iki satırda ah bir bilseniz. Bir Didem Madak olmalı mutlaka kitaplığınızda. Altını çizdirecek, düşündürecek, sizi yansıtacak bir Didem Madak olmalı. Keyifli okumalar. “Sanırdım Allah olmasa çöpten adamlar gibi yakışıksız çıkardık fotoğraflarda.”
Ah'lar Ağacı
Ah'lar AğacıDidem Madak · Metis Yayıncılık · 202121bin okunma
335 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
192 günde okudu
Uzuuuun bir yolculuğun sonuna gelmiş bulunmaktayım. Ama sanırım incelemem yolculuğum kadar uzun olamayacak :) “Yahu kitap seviyorsun güya bunu nasıl okumazsın” sözlerini duyduğum, okuduğum zaman hadi bakalım diyip başladım kitaba. İlk 100 sayfa su gibiydi. Felsefi eser dendiği için açıkçası bu denli hızlı okuyacağımı hiç düşünmemiştim. Sonra ortalarına doğru zorlanmaya başladım, ağır geldi. Yanlış anlaşılmasın, kitabın dili değil kelimelerin derinliği yordu. Biraz ara verdim. Bu arada başka kitaplar okudum bolca :) Sonra kendisiyle bakışırken buldum kendimi . Başladım tekrardan. Açıkçası kitabı sevdim, şiirsel bir dil vardı kitapta . Zaten bolca da alıntı yaptım . Kitapta her kelimenin altı çizili neredeyse :) Ve bu akşam şimdilik vedalaştık. Şimdilik diyorum çünkü ilerde tekrar okuyup daha derin düşünmek istiyorum. Eğer bu kitaba başlayacaksınız, baştan söyleyeyim hadi hemen başlayıp bitireyim demeyin . Öyle çerez niyetine okunacak bir kitap değil, düşündürüyor, yoruyor bolca. Zerdüşt isimli kahramanımızın insanlardan uzak hayvanları ile yaşadığı mağarada başlıyor yolculuk. İnsanlardan kaçarken bir yandan da “Üstüninsanı” arayarak geçiyor zamanı. İnsanı, hayvan ile üstüninsan arasında olan bir köprü olarak görüyor . Kah kaçıyor insanlardan kah onların içinde komşuluktan, bilgiden, dans etmeye dair nice ders veriyor . Sonuna doğru heyecanlanıyorsunuz Üstüninsan için . Ne olacak, ne oldu diye diye ... :) Kitapta en sevdiğim alıntıyla son vereyim yazıma; “Çöl büyür; vay haline içinde çöl saklayanın” Keyifli okumalar :)
Böyle Söyledi Zerdüşt
Böyle Söyledi ZerdüştFriedrich Nietzsche · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202037,7bin okunma
336 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
Az önce otobüs yolculuğunda bitirdim Demir Ökçe’yi . Kendini sosyalist olarak adlandıran biriydim ancak geçmişte bu sosyalizm uğruna ne çekildiğini kendi ülkem dışında bilmiyordum maalesef.. Babamın yıllar yıllar önce bu kitabı okuyup etkilenmesinden dolayı alıp eklemiştim kitaplığıma . O kadar haklı bir etkilenme ki .. Kapitalist sistemin kurucusu olarak bilinen Amerika’da sosyalizm ile kapitalizmin/oligarşinin savaşını anlatıyor . Anlatıcımız da kapitalist olarak adlandırılacak biri en başında . Hayatına giren Ernest ile tanışıyor sosyalizmle/devrimle . Kapitalizmin nasıl ortaya çıktığını, Amerika’nın diğer ülkeleri bu çarka katmak için neler yaptığı anlatılıyor . Beni bu kitapta etkileyen en önemli şey karakterlerin davaya inanışı oldu. Öyle bir inanış var ki devrime ete kemiğe bürünmüş şekilde . Davaları yara alsa da inatla ayağa kalkıp onu savunacak, direnecek bir inanç. Davayı besleyen de bu zannımca . Hiçbir incelemem de kitabın içeriğinden bahsetmiyorum, okuyan kişiyi etkilememek için. Belki bir gün bende burada yazan bazı kişiler gibi mükemmel incelemeler yazabilirim :) Keyifli okumalar !
Demir Ökçe
Demir ÖkçeJack London · İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,7bin okunma
189 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Bu kitap o kadar özel bir eserdi ki .. Yazar, romanın kahramanı. Doğuştan beyin felci olan bir insanın yaşadığı bunalımları, umutsuzlukları, sevinçleri var . Ve kitap o kadar güzel bir dille yazılmış ki hiç yormuyor okurken .. Beni bu kitapta en çok etkileyen yazarın annesi oldu . O zamanlar -daha beyin felci hastalığı dahi bilinmezken- oğluna duyduğu güven, verdiği çaba .. İnsanın karşısında şapka çıkarması gerekir . Hele bir de 22 çocuğu olduğunu düşününce .. Yazarın kelimeleri bitmedi ama benim onu anlatacak cümlelerim bitti .. Bu kitap hayatın küçük bir kesitiydi . Kitap bittikten sonra yazarın fotoğraflarına baktım . Saygıyla karışık hiç tanımamış olsam bile sevdiğimi hissettim. Sanırım bir insanın dünyasını bilince sevmeye başlıyorsunuz . Çok güzel bir eserdi . Umarım umutlarımızı da yeşerten bir “Sol Ayağımız” hep varolur .. “Kitaplar evimizde pek sık görülmezdi. Ekmeğin daha önemli olduğu düşünülürdü. Karnımızı doyurmak zihinlerimizi doyurmaktan daha önemli bir işti.”
Sol Ayağım
Sol AyağımChristy Brown · Nemesis Kitap · 201778,6bin okunma
154 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Kitabın en başında biraz sıkıldığımı söylemeliyim . Kimin kim olduğunu anlayamadığım yerler oldu . Ancak bunu aşınca kitap su gibi akıp gitti. Kitapta yeni ölmüş bir adamın kendini , yaşadıklarını arayışı var. Polisiye tadı var ayrıca romanda . Sizde Haldun kadar merak ediyorsunuz katilin kim olduğunu. Ölümden sonra nasıl bir dünya karşılayacak acaba diyorsunuz belki de okurken . Belki bir gün hepimiz ölü kelebeklerin dansını görebiliriz, ne dersiniz ?? Keyifli okumalar
Ölü Kelebeklerin Dansı
Ölü Kelebeklerin DansıHüsnü Arkan · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2017455 okunma
43 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.