Lise zamanlarıımda tramvay yolculuklarımda birinin elinde Nazan Bekiroğlu görünce 'vay bee edebi yönü ne kadar güzel' diye düşünürdüm içimden, ben okusam ağır gelir sanırım ilerleyen yaşlarda mutlaka okumalıyım derdim yani bir kitabın yaşı olduğuna inanırım. Bazen bir kitabı okuduğunuz zaman size katkısı ilerleyen zamandaki düşünce yapınızla okuduğunuzda aldığınız verimin farklı olduğunu görürsünüz. İlk Bekiroğlu kitabım YOL idi. Etkilemişti. LÂ soyut kalan bir kitap oldu. Düşüncem o ki bende henüz okumam gereken döneme ulaşamadı. Bekletmede tuttuğum, yinede bitirdiğim bir kitap oldu.
Genel hatlarıyla temeliniz varsa altını çizdiğiniz yerler oldukça sınırlı, çok daha büyük beklentilerle okumaya başladığım fakat Hatice Kübra Tongar tekrarı olan bir kitaptı. Hiç okumadıysanız bir tane kütüphanenizde bu tarz bir kitabın bulunması fayda verir. Fakat çok genel geçer olduğu için bana katkısı %20 oranıydı.
Örneğin Tolstoy, 1910'da seksen iki yaşındayken,neredeyse yarım yüzyıldır evli olduğu, ona bir düzine çocuk veren, evin her işiyle uğraşan, bütün yazdıklarını temize çeken karısı Sofia'dan resmen kaçtı.
Çünkü kişisel sorunlarım bir yana, dünyanın felaketlerinden, toplumsal düzenin haksızlıklarından, insanların birbirlerinden, acımasızlığından sorumluymuşum;bunlara bir çare bulmam gerekiyormuş gibi bir duyguya kapılmıştım.
Taşlar, gelip geçerken anıları biriktiren güzel materyaller.. Keyifli bir okumaydı. Hislerin duvardan çarparak gelen cümlelere cevap verirken buldum. Kitabı adıma imzaladığınız için sevgili Resul Bey'e bana bu güzel hediyeyi ulaştıran sevgili dostum Nur'a teşekkür ediyorum..