Frankl, hayata tutunmak için sebepleri görebilen biriymiş sanırım. Bu hayatta hem danışan olmuş hemde danışman.Objektifliği burada yakalamak açısından nadide bir durum. Nazi üstünlüğünün kök saldığı Polonya topraklarında evinde yaşayamamak, uyandığında eşinin yüzü yerine acılı onlara yüzle aynı koğuşta soğuğun iliklerine kadar sinen günlere uyanmak. İnsan her gün ölmek için uyandığı günde nasıl olurda yaşam için tutunacak sebepler arar ve sarılır? Belki de en dibi görenler zirvenin ne olduğunu kavrarlar. Frankl, logoterapi yöntemini bu şartlarda geliştirmiş. Belki bizlerde anlamlarımızı bulmaya çalıştığımız bu yolda güzelliklere rast geliriz.
Oldukça keyifliydi. Öncelikle kitabın ismiyle içeriği çok alakalı değildi ondan dolayı bir tık arayış halinde okunuyor. Başlıklar halinde ilerleyen kitapta duygusal düşüncelere tam hedeften vuruyor. Kendi mesleğinden motifleri aralara serpiştirmesi güven duvarına yaslandığını hissettiriyor. Çokça alıntı paylaşmamdan anlaşılıyor ki altını çizdiğim çokça yer vardı ve düşündürücü olması sizi güzelce bir gıdıklıyor.Bazı yerlerde insan çeşitlerini anlatırken yalnız olmadığını hissetmek iyi hissettirdi. Bu hayata ümitvar olmak ve geçiciliğini düşüncene iliştirmek gerektiğini yine yine belirtiyor.