Kaplanın Sırtında - Zülfü Livaneli
Sürükleyici, merak uyandıran ve geçmiş tarihin bugünümüze her zaman ki gibi harika bir dil ile ulaşması.
Yazarın müziği, düşüncesi, kalemi öyle güçlü ve kendini her daim sevdirici, takip ettirici ki., vazgecemiyorsunuz.
II. Abdülhamit ile ilgili o kadar kitap okudum, araştırdım. Bu kitap ile Selanik'
Merak etme evladım , sabahın nuru parlayınca hiçbiri kalmayacak bunların. Gece vesvesenin anasıdır denilmiştir. Gecenin zulmeti seni evhama sürüklüyor. Sabah ola hayrola evladım..
Umut oldular bana,
Gittiler her zaman ki gibi.
Sabah vakti gibi kısa,
Ömür gibi berbat.
Hayrola bu nasıl izzet?
Bu nasıl bana olmayan?
Üzerime düştü yorgunluk,
Gençliğimde Şişhane'de, "Sarı Madam" adında bir kahve vardı. İnsanlar oraya gelir, oyun oynardı. Aileler de gelir çay içer, simit yer, sohbet ederdi. Çok güzel bir Haliç manzarası vardı. Şişhane'den Hasköy'e dönen köşedeydi.
Eskiden kahvenin anlamı, sadece oyun oynanan yer olmaktan çok uzaktı, tam anlamıyla sosyal bir
Hz. Süleyman devriydi. Saf bir adam, bir kuşluk vakti, kudretli peygamberin sarayına telâşla girdi. Nöbetçilere, hayatî bir mesele için Hazret-i Süleyman’la görüşeceğini söyledi ve hemen huzûra alındı. Süleyman –aleyhisselâm-; benzi sararmış, korkudan titreyen adama sordu:
“–Hayrola neyin var? Neden böyle korku içindesin? Derdin nedir? Söyle