insan çaldığı şeyin gerçekten kendisine ait olduğunu bir türlü hissedemez, o yüzden sonsuza kadar sürekli çalmak zorundadır artık onu, asla sonu gelmeyecek bir hırsızlık.
Istıraptan belin büküldüğünde, dünyanın üzerine ebedi bir gece çöksün istediğinde, yağmurun ardında ışıldayan yeşilliği düşün, düşün bir çocuğun uykudan uyanışını.
Ama bugün biliyoruz ki, insan beyni ondan ne istediğimize bağlı olarak çalışır; çalışmasına gerek duymazsanız bu bir buçuk kiloluk oluşumu taşıyarak sadece hamallık edersiniz, ama kullanmayı bilen için bu yük kanatlara da dönüşebilir.
işte kader hep böyle davranır bizlere, hemen arkamızdadır, omzumuza dokunmak için elini çoktan ileri doğru uzatmıştır, bizlerse hala, geçti gitti, gösteri bitti, yine aynı hikaye, diye homurdanıp dururuz.
''Bir insan yüzüne doğuştan gelip oturmuş gülüş, üzülüş, düşünüş gibi şeylerin hiç uçmaması lazım. Uçtu muydu, sanki kişi ölmüştür. Yalnız ölünün yüzünde mana yoktur.''