Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Cahit Sıtkı'nın mezar taşında "Sanatkârın Ölümü" isimli şiirinin ikinci kıtası, sade mi sade durmaktadır. Gitti gelmez bahar yeli Şarkılar yarıda kaldı Bütün bahçeler kilitli Anahtar Tanrı'da kaldı
Sanatkarın Ölümü Gitti gelmez bahar yeli; Şarkılar yarıda kaldı. Bütün bahçeler kilitli; Anahtar Tanrıda kaldı. Geldi çattı en son ölmek. Ne bir yemiş, ne bir çiçek; Yanıyor güneşte petek; Bütün bal arıda kaldı.
Reklam
Melih Cevdet Anday
"Artık elimizin altında kaç hikâyesi kaldı ise onunla yetineceğiz. 《Sait ne yazmış? Ne yazacak? 》 demek yok bundan sonra. Bir sanatkârın ölümü meğer ne dokunaklı şeymiş !"
SANATKARIN ÖLÜMÜ
Gitti gelmez bahar yeli; Şarkılar yarıda kaldı. Bütün bahçeler kilitli; Anahtar Tanrıda kaldı. Geldi çattı en son ölmek. Ne bir yemiş, ne bir çiçek; Yanıyor güneşte petek; Bütün bal arıda kaldı.
Sayfa 19 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
SANATKARIN ÖLÜMÜ
Gitti gelmez bahar yeli; Şarkılar yarıda kaldı. Bütün bahçeler kilitli; Anahtar Tanrıda kaldı. Gitti çattı en son ölmek. Ne bir yemiş, ne bir çiçek; Yanıyor güneşte petek, Bütün bal arıda kaldı.
Sayfa 141Kitabı okudu
SANATKARIN ÖLÜMÜ
Gitti gelmez bahar yeli; Şarkılar yarıda kaldı. Bütün bahçeler kilitli; Anahtar Tanrıda kaldı. Geldi çattı en son ölmek. Ne bir yemiş, ne bir çiçek; Yanıyor güneşte petek; Bütün bal arıda kaldı. Cahit Sıtkı Tarancı
Reklam
"BÜYÜK KAFA YARASI!.."
- "Benim ilk şiirlerim, çocukluğumda geçirdiğim metafizik ürpertilerin bir dökümü olarak Allah ve ölümü ele alırken, üniversite talebeliğimden sonra Yakup Kadri’nin idare ettiği Yeni Mecmua ve Anadolu Mecmuasında ancak çocuk çapında ele alınabilen bu temaları bir kenara bırakır ve sâf sanata yönelmeyi hedef tutar. Kaldırımlar şiirinde tecelli eden bu sanat ve şiir arayışı 1934’e kadar devam eder. Bu tarihte tanıdığım büyük bir veliden aldığım tesir beni tekrar başlangıcıma iade eder ve aynı temaların en ileri kutbuna yükselmeyi bana gaye olarak verir. Bunun da örneği Çile şiiridir. O şiiri Bir Adam Yaratmak vesair eserlerim takip eder ve o güne değin Berceste Mısra hududunu aşmayan tab’ım birden bire –yine aynı velînin feyz eseri olsa gerek- büyük bir veludiyete kavuşur. Benim 1934 sonrası sanat ve fikir hayatım, başta şiir olmak üzere, orkestranın her âletinden ruhçuluğu ilân eden ve bütün beşeri bilmecelerin çözümünü bu noktada bulan bir inkılâp ifadesidir. Nitekim her büyük sanatkârın hayatında aradığım ve bir fikir meydan muharebesi diye vasıflandırabileceğim büyük kafa yarası, bana, o velîyi tanıdığım günlerde musallat olur ve yara kapadıktan sonra bende bugünkü sanat ve fikir adamının mimarisini kurmuş olur..." (N.F.Kısakürek ile bir Konuşma. Konuşan: Nuri Pakdil. Edebiyat Aylık Dergi Şubat 1972)
84 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.