Samire, Yaşar, Lorin... Üç yara kadın. Hayatları birbirine bağlı üç anne.
Bir İclal Aydın klasiği. Anneliği, sevgiyi, beraberliği, yalnızlığı bizi biz yapan bütün duyguları bütün bağlamları dibine kadar hissettirdi. Bir annenin çaresizliği, bir annenin yalnızlığı, bir çocuğun sevgiye açlığı...
Samire, çocuk yaşta evlendirilen çocuğuna sahip çıkamayan "köylü" oluşuyla ezilen sevgisiz bir kadın. Büyükanne Samire ne de güzeldin. En çok sana üzüldüm ben, en çok senin yaşadıkların yordu kalbimi.
Yaşar, sevgisiz, diktatör, kendi yalnızlığının sorumluluğunu evladına bağlayan onu da mutsuz eden kadın. Sevemedim seni, bir annenin bu kadar sevgisiz olmasını hazmedemedim. Kendi evladına bu kadar uzak olmasını kabul edemedim. Yalnızdı ama bu yalnızlığın asıl sorumlusuydu.
Lorin, ismini bile başkalarının koyduğu yetim ama anne sevgisi olmadan büyüyen sevgiye muhtaç bir kadın. Annesinden göremediği sevgiyi başkalarında aradı hep. Belki de o yüzden evlendi genç yaşta. Sonrasında yeniden inandı başkasına, ilk defa yüreğini açtığı adamdan da yedi darbeyi. Peki ya arkasında annesi, babası olsa yapabilir miydi bunları ona...
Hayatın içinden, hayatın ta kendisiydi sanki. Karşı komşu hikayesini anlatıyor gibi hissettim hep. Sevgisizliği, birlikteliği, anne çocuk ilişkisini, aşk sandıklarımızı çok güzel anlatmış sevgili İclal Aydın. Çok beğendim ben. Yine çok güzeldi!