Toprak Ana, mükemmel bir hikaye tasarısına ve içeriğine sahip Aytmatov şaheseridir.
Kitabı okurken metrobüste , 95. sayfada gözyaşlarıma engel olamadım. Sonra umutsuzluğum kırıldı , gökyüzünde gezinen bakışlarımda sadece dua vardı. Yakın zaman önce kaybettiğim sırdaşım , arkadaşım caaanım ninemi ve onunla yaptığımız sohbetleri hatırladım.
Ninemle bazı akşamlar oturur, sohbet ederdik . Hayatını anlatırdı bana ve tabi çılqedayı(40 belalı çocuk) .
Çocuklarını anlatırdı 3 küçük çocuğunun zamane yanlış tıbbı ile sünnet oluşunu ve enfeksiyon sonucu ki ben böyle düşünüyorum , ateşler içinde kucağında can verişini… Baran, Şefik ve Nasreddin …
Sonra Gülbahar.. 966 da Varto depremi , şanssızlıktır ki öğlen saatlerinde herkes evlerindeyken gerçekleşmiş. Ninem kundaktaki bebeğini kapıp dışarı zor atmış kendini ama Gülbahar o an gözünün önünde olmayınca onu kurtaramamış, Dedem , o zamanlar 4 yaşındaki babam ile tarladan geldiğinde enkaz ile karşılaşmış , kocaman elleriyle yıkılan evinin içinde kızını aramış ve sarı saçları gün yüzüne çıkınca çok ağlamış, ağlamışlar sonra yine Allah’a sığınmışlar.
Ninem kurban bayramlarında ölen çocukları için kurban keserdi onları hiç unutmadı , insan evladını nasıl unutabilir ki…
Beni görünce yüzü gülerdi. Allah senden razı olsun ayakları altına cennet serili kadın…