Şatov

Şatov
@satovv
bir gün elbette zeki müreni seveceksiniz (zeki müreni seviniz)
Goethe'nin dünyasında dokuma tezgâhlarının tıkırtısı bile insana rahatsızlık verirken Ulrich'in çağında insanlar makinelerle dolu depoların, perçin çekiçlerinin ve fabrika sirenlerinin şarkısını keşfetmeye başladı. Şüphesiz ki insanların gökdelenlerin at üstünde bir adamdan daha büyük olduğunu görür görmez fark ettiklerini zannetmemek lazım; aksine, bugün bile insanlar caka satmak istediklerinde bir gökdelenin tepesine değil yüksek bir beygire oturuyor ve rüzgâr gibi süratle at sürüp devasa bir teleskop gibi olmasa da şahin gibi keskin bakışlı oluyorlar: Hisleri akıllarını kullanmayı hâlâ öğrenmemiştir(...)
Sayfa 58
Reklam
Zekânın kuvvetinden alınan bu haz bir beklenti, bir savaş oyunu, geleceğe yöneltilen bir tür belirsiz hükümranlık arzusuydu.(…) Onunla her şeyi yapılabilir veya hiçbir şey yapamazdınız, dünyanın kurtarıcısı olacağınız gibi bir canavar da olabilirsiniz.
Sayfa 64
Budalalık her yönüyle hareketlidir ve hakikatin her bir kisvesine bürünebilir. Oysa hakikatin yalnız bir kisvesi ve bir yolu vardır ve o hep avantajsız konumdadır.
Sayfa 82

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Şayet insanlığın ilk hayalleri uçabilmek ve balıklarla seyahat etmek, dev dağların altını oyup geçmek, ilahî hızlarda mesajlar göndermek, gözle görünmeyeni ve uzağı görebilip konuşulanları duymak, ölülerin konuştuklarını dinlemek, mucizeler yaratan şifa uykularına dalmak, ölümünden yirmi yıl sonra nasıl görüneceğini bizzat görebilmek, yıldızlı gecelerde bu dünyanın altında ve üstündeki eskiden kimsenin bilmediği binlerce şeyi bilmek ilk rüyaların gerçekleşmesi ise, şayet ışık, ısı, güç, zevk, rahatlık ise o zaman bugünün araştırmaları artık bilim değil büyüdür; bir gönül ve beyin gücünün en yüksek seviyelere ulaşabildiği bir seremonidir, Tanrı bu seremoni karşısında mantosunun kıvrımlarını peş peşe açar; dogmalarına matematiğin çetin, cesur, hareketli, bıçak gibi soğuk ve keskin düşünce öğretisinin nüfuz ettiği ve güç verdiği bir dindir bu.
Sayfa 54
Günümüzde inanılmaz sayıda insan inanılmaz sayıda başka insanla üzücü bir zıtlık içinde bulunduğunu hissediyor. İnsanın, kendi muhiti dışında yaşayan insanlara hemen hiç güven duymaması, yani sadece bir Cermen'in bir Ya- hudi'yi değil bir futbol oyuncusunun bir piyanisti de anlaşılmaz ve aşağılık bir varlık sayması, kültürün temel niteliklerinden biri olmuş. Nihayetinde eşya ancak kendi sınırlarıyla, dolayısıyla da çevresine karşı belli ölçüde düşmanca bir eylemle kaimdir; papa olmasa Luther, putperestler olmasa papa olmazdı, onun için de insanın hemcinslerine en derinden bağlılığının onları reddetmek olduğu inkâr edilemez.
Sayfa 37
Reklam
Reklam
147 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.