O, benim arayışımı biliyor, çaresizliğimi ve savaşımı da görüyordu. “O var!” dedim kendi kendime ve bunu kabul etmem yetti. O anda yaşam içimde kıpırdandı ve ben varlığın imkânını, sevincini hissettim.
Başımdan geçenleri şöyle ifade edebilirim:
Ne zamandı bilmiyorum; neresi olduğunu bilmediğim bir sahilde beni bir kayığa oturttular ve sonra kayığı karşı kıyıya yönelttiler. Kürekleri elime verip beni yalnız bıraktılar. Küreklerle elimden geldiği kadar uğraştım ve ilerledim. Ancak ben açıldıkça beni o bilmediğim yere götüren akıntı da
Sonunda kendimi inceledim ve içimde neler oluyor diye kendime baktım. Ölmeye ve dirilmeye dair yüzlerce olay hatırladım. Gördüm ki, ben yalnızca Allah'a inandığımda yaşıyordum. Allah'ı düşünmem yetiyordu, o zaman hemen diriliyordum. O'nu unuttuğum, O'na inanmadığım zamanlarda ise, yaşam da yok oluyordu. Yaşamın bu diriliş ve ölümleri neydi? Allah'ın varlığına inancı kaybettiğimde, sanki yaşamla ilgili bağlarım da kopuyordu. Allah'ı bulmak konusunda az da olsa umudum olmasa, yaşamıma çoktan son verirdim. Fakat yaşıyordum. O'nu hissettiğim ve O'nu aradığım zaman yaşıyordum. Öyleyse, O vardır. O, O'nsuz yaşanmayan şeydir. Allah'ı bilmek ve yaşamak, bir ve aynı şeydir. Allah yaşamdır. Allah'ı arayarak yaşadığın takdirde, yaşam Allah'sız olmaz.
O, benim arayışımı biliyor, çaresizliğimi ve savaşımı da görüyordu. "O var!" dedim kendi kendime ve bunu kabul etmem yetti. O anda yaşam içimde kıpırdandı ve ben varlığın imkânını, sevincini hissettim.
O'nu hissettiğim ve O'nu aradığım zaman yaşıyordum. Öyleyse, O vardır. O O'nsuz yaşanmayan şeydir. Allah'ı bilmek ve yaşamak, bir ve aynı şeydir. Allah yaşamdır. Allah'ı arayarak yaşadığım takdirde, yaşam Allah'sız
olmaz.