İnsan aşılması gereken bir şeydir, aşmanın çok çeşitli yolları ve biçimleri vardır: yapmaya bak sen!
Senin yaptığını kimse yapamaz sana, bak kısasa kısas yoktur.
Budur soylu ruhların isteği, hiçbir şeye bedavadan sahip olmak istemezler, hele yaşama.
İnsan kendini sevmeyi öğrenmeli,
Ve sahiden kendini sevmeyi öğrenmek bugünden yarına yerine getirilecek bir buyruk değildir, daha çok tüm sanatların içinde en incesi, en kurnazı, en sonuncusu ve en sabırlısıdır.
Yukarıdan bakmalıyım kendime ve yıldızlarıma; ancak buna derim ben doruğum diye, bir tek bu kaldı benim son doruğum olarak! Böyle söyledi zerdüşt, yukarıya çıkarken, sert sözlerle yüreğini teselli ederken: çünkü hiç olmadığı kadar yaralıydı yüreğinden.
Anlıyorum kaderimi dedi sonunda hüzünle. Pekala! Ben hazırım. Şimdi başladı son yalnızlığım.
En yüksek dağımın önünde ve en uzun gezintimin başındayım şimdi: bu yüzden şimdiye dek indiğimden daha da derine inmeliyim:
acının şimdiye dek inmediğim kadar derinine, acının en karanlık akıntısına kadar! bunu istiyor kaderim, pekala! ben hazırım
Ve yalnız geziyordum ben, neye açlık duyuyordu ruhum gecelerde ve yanlış patikalarda? Ve çıktım dağlara, seni değilse, kimi arıyordum ki her defasında dağlarda?
Gidiyorsun kendi büyüklük yoluna: artık ardında hiçbir yolun olmaması en büyük yürekliliğin olmalı şimdi!
Kimse gizlice gelmeyecek ardından! Kendi ayağınla sildin arkandaki yolu ve bu yolun üstünde imkansızlık yazıyor