"İşi bıraktım." deyiverdim. Olumlu ya da olumsuz, iyi ya da kötü, öyle ya da böyle bir tepki vermesi gerekiyordu. Haliyle şakıdığım ve bana göre 'iyi' olan haberle beraber kafamı kaldırıp gözlerine bakma cesaretine kapıldım. Oldukça parlak görünen bakışları ile beni yeniden tesiri altına alırken parlak bir gülüş attı ve "Harika," dedi coşkuyla. Gülüşüne karşılık kafa sallayarak "Bilmediğim bir ülkede beş parasız kalakaldım. Ve eh, ev arkadaşımın bana ne tepki vereceğini de Allah bilir." diye bir adım geriledim. "Ev arkadaşlarını eve gidince düşünürsün." dedi. "Buradayken Sevgilinle aşıklar şehrinin tadını çıkarmaya bak sen. Hem, onlarda kim oluyormuş? Birisi kardeşin sayılır diğeri de zaten kuzenin. O iki aptal seni genetik olarak sevmeye programlılar." iki adımda dibimde bitti ve yüzümü elleri arasına alarak "Ayrıca zaten gitme." dedi nefes alıp sanki nefesi ile beni içine çekerken. "Sevgilinin yegane görevi de bu değil midir? 'Ömrüne,' ömrünün sonuna kadar bakmak..."
Kız Kurusu KitabıKitabı okudu
Sen sesini alıp gidince Ben burada dilsiz kaldım. Yılmaz Erdoğan
Reklam
Seneler Geçsin,Sen Beni bil ben seni bileyim istiyorum. Benim olduğun kadar dostlarının,Dostlarının olduğun kadar benim ol istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım. Yaşayalım ki,Öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız. Sen çok dertlenip,içip arkadaşlarınla eve gelmelisin. Paylaşmalı ve beraber
"Sen gidince cümleler kurmuyorum, hiç gelmediğin için."
Seninle yaşlanmak istiyorum. Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyım istiyorum. Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım. Yaşayalım ki, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız . Sen çok dertlenip, içip, arkadaşlarınla eve
Sen Nasreddin Hoca'nın eşek hikâyesini bilir misin?   Nasreddin Hoca, İran'da, Maveraünnehir'de ve Küçük Asya'da, fıkralarıyla efsane olmuş bir kişidir.   Şirin anlatmaya koyuldu:   — Yarı deli bir hükümdar, eşek çaldı diye Nasreddin Hoca'yı ölüme mahkûm ermiş. Tam öldürülmeye götürülecekken, Hoca şöyle bağırmış: "Aslında bu eşek benim kardeşimdir. Bir büyücü onu bu hale soktu. Bu eşeği bir yıl bende bırakın. Ona tekrar, sizin benim gibi konuşma öğretirim." Hükümdar ilgilenmiş, Hocaya söylediklerini tekrar ettirdikten sonra; "Pek âlâ, demiş. Ama günü gününe bir yıl sonra eşek konuşmazsa, ölümlerden ölüm beğen." Hükümdar gidince, karısı Hoca'ya "Böyle bir şeyi nasıl söylersin? diye sormuş. "Eşeğin konuşmayacağını sen de biliyorsun." "Tabii ki biliyorum," diye yanıtlamış Nasreddin Hoca. "Ama bir yıla kadar hükümdar ölebilir, eşek ölebilir, ben ölebilirim."
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.