Bugünlerde tarikatlar birbirine girdi.
Müthiş bir post kavgası.
Küfürler, bel altı savurmalar, hakaretler havada uçuşuyor.
Yok o evliya imiş, yok beriki ermiş imiş, yok diğeri kuddüs imiş..
8 kilo necaset ile bu olsa olsa ancak 3 harflilerin bir oyunu bir kandırmacası olabilir.
Tarikat aslında yol demektir.
Arınma yolu..
Kendi özünden yola çıkarak arınma yolunu seçmiş ve bunu başarmış bir insan için böyle şeylere hiç gerek yok aslında.
Çünkü sadece, sabah serinliğinde üzerine çiğ damlaları konmuş beyaz bir gül kadar arınabilmiş bir varlık, ancak uhreviyette bir güneş gibi doğabilir.
Tıpkı Simurg kuşları gibi..
Her alem insanın kendi özünden yaratılır.
Sen kendini ne zannedersen zannet, Sen kimin peşinden gidersen git, bu kadar karanlık bir negative ile senden ancak cehennem yaratılabilir..
Not: Bazı arkadaşlar soruyor "Sen kimin tarafını tutuyorsun?"
Ben kimsenin tarafını tutmuyorum ama yine de ölümü görüp sıtmaya razı olmak babında Cübbelinin başarılı olmasını isterim..
Çünkü diğer taraf Müslüman gözüken külliyen Yahudi.
ANNEYİ ÖLDÜRMEK SURETİYLE KARISINA DERS VERMEK
Qingshan komününde dört kişilik bir aile yaşıyordu: Anne Wang, oğul Wang, karısı Tarçın Çiçeği ve küçük oğulları.
Bay Wang, bölgenin tarım makineleri fabrikasında çalışıyordu. Anne Wang ile gelini Tarçın çiçeği arasındaki ilişkiler, havadaki pozitif ve negatif elektrik yükleri arasındaki ilişkiye benziyordu.
Bir araya geldiklerinde şimşekler
Eğer oyunu oynamak zorundaysan; O zaman sen de oyun kurucusu gibi davran.
Ey hayat sen şavkı sularda bir dolunaysın
Israr, inat ve sabırla doğru oyunu oynayanlar kazanırlar.
Oldu ki kaybettiler bu onların kazanmayı hak ettikleri gerçeğini değiştirmez.
City-Real maçından bir kıssadan hisse.
Seninle bir masaya oturduk. Sen, satranç oynamak istedin. Ben, şahımı çıkartıp sana verdim. Al, sen kazandın mat. Bunu kötüye kullanırsan, elinden şahı alır, masayı bozar, oyunu kapatır giderim.
Masaya otururken, beni yenmek için oturdun. Bilmediğin bir şey vardı, ben senin hamlelerini düşünüp, kendi hamlelerimin üç adım sonrasını biliyordum. Kazanamayacaktın. Ben, sana beni mağlup etme fırsatını kendi ellerimle verdim. Bunu senden, yine kendi ellerimle alırım.
Tabii sen alışmışsın diğer kızlar gibi değilsin değince mutlu olan watty kızlarına, İrithel seni kılıçlayınca şaşırdın tabii.
Bir martı oldum bugün günlük yazdım
...
Efil efil bi yel,
bisiklet süren yeşil pantolonlu kadın,
roman çocuk,
serçe şakırtısı,
kil saksı,
palmiyenin gölge oyunu,
pazar arabası,
uzak saksafon,
turuncu balonlu çocuk,
hapşıran,
ray cızırtısı,
karga,
bulut,
maskot,
"Abi sen ne güzel söz dedin ya",
çay ve simit...
.
BİRDENDİR..
Hem içindeyiz hayatın hem dışında
Neyi kaçırıyoruz zamanın akışında
Akıl sahibi ibret alır her bakışında
Bir düzen intizam varsa BİRDENDİR
Onun izniyle açılır tüm kilitli kapılar
Bir ilim ve irade iledir bunca yapılar
Her fiile başka yönetici mi sandılar
Cümle mahlûkatın idaresi BİRDENDİR
Tut ki duaların enerji merkezine ulaştı
Kader senin
Oyunu verdin.
Şimdi otur evde,
İşe git gel,
Haberlere bak,
O onu kesti,
Bu bunu astı.
O ara Antalya da Katran ormanlarını
Kanadalı maden firmaları oysun.
Toprağı 300
Ağacı 300
Yılda oluşan,
Yetişen.
Sen sonraki seçimleri bekle,
İyi vatandaşım benim.
Cesaret kendin olmaktır <3
Nedir cesaret?
Cesaret sen olmaktır. Kendin olmaktır. Ayakkabılarını çıkarmak ve yalınayak toprağa basmaktır. Ne varsa zamanında yapamazsın denilen, ne varsa yapmak istediğin ancak dillendiremediğin onu denemektir. İstemediğin ne varsa, onun yüzüne hayır diye haykırmaktır. İnsan, iş, düşünce, ideal ve yargılar, tüm bunlar sana ait değilse veya sen onlara ait değilsen, öyle düşünerek değil, kurumuş bir yaranın kabuğu gibi bir anda koparıp atmaktır.
İzi kalsın, ne olursa olsun onlara bakarak yoluna devam edeceksin. Sağır ol, korkak leş yiyicilerinin acayip seslerine, yapamazsın söylentilerine ve deli misin sen sorularına. Tanış kendinle. Kişisel gelişim kitaplarında değilsin sen. Senden başkası bilemez seni. Hayat çok seyircili bir oyundur. Oyunu ya oynarsın ya izlersin. Emin ol izlemek kolaydır. Ama asla sana ait olmayan bir koltukta.