Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sena Şenel

Buradaki en büyük ironilerden biri de şudur; cinsiyetle ile ilgili kalıplar bir kuşağın yaşadığı güvensizliği anneden kıza aktaran bir mirasa benzer ve bu süreç benzer biçimde sonsuza dek devam eder. Anneler, kızları gerçek bir matematik başarısı sergilediklerinde bile kızlarını hafife alırken oğullarının matematik yeteneklerini sürekli olarak abartırlar. Oğullarını matematik faaliyetlerine katma eğilimleri onların matematiğe katılımlarını ve ilgilerini etkiler. Ayrıca annelerin çoğunlukla, kızlarının aksine oğullarının matematikle ilgili bir kariyer yolunda daha başarılı olacağını öngördükleri tespit edilmiştir. En şaşırtıcı ve üzücü olanı ise; kız çocuklar bu durumu içselleştirdikleri için gerçek bir akademik başarı sergileseler ve anne baba bunu görse bile bu durum devam ediyor. Kızlar başarılı olduklarında, biz de onlar da sezgisel olarak bunun "çok çalıştıklarından dolayı" olduğunu düşünüyoruz. Başarısız olduklarında ise "yeteneksizlik" nedeniyle başarısız olduklarını düşünüyoruz. Buna karşılık erkekler başarılı olduğunda, doğuştan gelen yeteneklerinden dolayı olduğunu düşünüyoruz. Başarısız olduklarında ise "yeterince çalışmamışlardır."
Sayfa 109Kitabı okudu
Reklam
Kültür ve Psikiyatri
"Akıl hastalıklarının değişik kültürlerde farklı semptomlar ile ortaya çıktığı gayet iyi bilinir. Akıl sağlığı sorunlarının şüphesiz, biyolojik bir boyutu olsa da doğaları gereği beynin de ötesinde sosyal, kültürel ve psikolojik boyutları da mevcuttur. Doğal olarak insanların zihinsel yaşamları birbirleriyle aynı değildir. Sosyal, ahlaki ve ekonomik sorunların kökeninde ve çözülmesinde biyolojiye ihtiyaç olduğu kadar, psikolojik, kültürel, klinik olarak da sağlık hizmetleri ve sağlık politikalarına ihtiyaç vardır."
"Gülleri ve bülbülleri göremeyip gün boyu evinde oturan adam Dünyanın kendisini hiç görebilir mi?"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sıradan hayatlar
Sıra dışı olmanın gerekli bir şey olduğu algısı, en "sıradan" algı tiplerinden biridir. Neden? Belki de sıradanlığın zıddının sadece "farklı olmak” değil, aynı zamanda ve hemen her zaman "başarılı olmak" gibi algılanmasından dolayıdır. Halbuki mesele hiç de öyle değildir. Sıradan olmamak için hayatında sıradan gördüğü her şeye sırtını dönen ve böylece yıllar boyu gözünün önündeki imkânlardan, hatta mucizelerden bihaber yaşayan insanları tanısanız, sıra dışı olmaya çalışırken kaçırdıklarınızı daha iyi anlayacaksınız, anlayacağız belki...
"Bir şey yap güzel olsun... Huzura vesile olsun, rikkate yol açsın şevk versin, hakikate işaret etsin."
Sayfa 15 - dergahKitabı okudu
Reklam
" Diriliş toplumunda insan dünyaya sırtını çevirmez. Tam tersine, Dünya, onun eli altında binbir açıdan optimal verime kavuşan bir tarla olur. O, dünyayı dünya olarak ele almakla da yetinmez. Dünya da bir misyon sahibidir. Ancak bu misyonuna ve misyonun kıvamına, Tanrının Halifesi insanın elinde hamur gibi yoğrularak kavuşur. Eşya ve tabiat, insan emeğiyle, transandantal anlamına kavuşur. Bu yüzdendir ki, öbür dinlerin rahiplik anlayışına yer yoktur islâmda.
" İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar şu aranıp duran korkak ellerimi tut Bu evleri atla bu evleri de bunları da göğe bakalım."
" Özgürlük, başıboşluk değil, tam tersine ruhun disipline kavuşması sonucunda elde edilen varoluş yüceliğidir."
"Akakiy Akakiyeviç, Petersburg'un kuzey ayazıyla baş edebilmek için palto düşleri kurdu aylarca aç kalarak. "İçinde kıpır kıpır bayram sevinçleri, uçarcasına yürüyordu. Her saniye üzerinde yeni paltosu olduğunu düşünerek..." Yeni düşler tehlikelidir oysa.
" Puta tapıcılık bir afyon gibi çağımızda da kitlelerin ruhunu sarmış vaziyette. Liderlere tapma şeklinde. Bu, sadece faşizmin bir hastalığı değil. Başka biçimlerde kapitalist ve komünist ülkelerde de insanlar putlaştırılmakta ve kitleler bu putların çevresine yığın halinde biriktirilmektedirler."
Reklam
" İyilikler bir süre sonra yükümlülük haline geliyor, kendisine iyilik yapılan kişi bunu sınırsız bir hak olarak ömür boyu bekliyor, zincir koptuğunda velinimetini bağışlamıyordu."
İki üç gece kuşu ötüşürken derinde, Hayaletler uçuştu bu yangın yerlerinde. Gölge gibi yokluğa karıştı yanık evler Bacalar gökyüzüne uzanan iri devler Gibi yumruklarını karanlıklara sıktı... Gece ümitsizlerin kalbinden karanlıktı.
" Kıyâme Kilisesi'nin anahtarı ve kapının idaresinin hangi mezhebin elinde olacağına dair kiliseler arasında kanlı çatışmalar yaşanınca söz konusu görev iki Müslüman aileye verilerek çözülmüştür. Bu görevin Selâhaddîn-i Eyyûbî tarafından mı yoksa Osmanlılar tarafından mı verildiği ihtilaflıdır. Halen aynı görevin Müslümanlarca sorunsuz bir biçimde yürütülmesi de manidardır. Bu görevi asırlardır yürüten ailelere kiliselerin ortak kurdukları vakfiyeden ödeme yapılmaktadır. Şüphesiz bu durum, Müslümanların asırlardır Kudüs'te diğer din mensuplarıyla nasıl barış içinde yaşadıklarının, onlar arasında adaletli bir hakem rolü oynadıklarının tipik bir göstergesidir."
Bayan 1 ve Bayan 2 olgulara bakmaktansa “rezillikleri” nakletmekten zevk almaktadırlar. Kendilerini iyi hissetmelerinin sebebi suçlama ve kusur bulmaktan kaynaklanmaktadır. Suçlayıp, kusur bulduğumuz zaman, Ebeveyn'imizde kayıtlı olan eski suçlama ve kusur bulmaları yeniden oynatırız ve bu bize iyi hissettir çünkü Ebeveyn OK'dir ve biz de Ebeveyn'de oluruz. Sizinle aynı fikirde olan birini bulup oyun oynayınca neredeyse “kadir –i mutlak/her şeye gücü yeten (omnipotan)” olma duygusu yaratır.
" İyi duygular da hatırlanabilir. Bir kokunun, bir sesin ya da göze ilişen bir şeyin nasıl da neşe kaynağı olabileceğinin hepimiz farkındayızdır. Bazen o kadar kısacık bir andır ki bu, fark edilemeden geçip gidebilir. Üzerinde düşünmezsek o kokuyu, sesi ya da görüntüyü nerede deneyimlediğimizi hatırlayamayabiliriz. Ama duygu gerçektir."
91 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.