İyi ki okudum seni! Henüz okumadıysanız bu post bir an önce okumaya başlamanız için bir işaret.
Hiç unutmayacağım, hem neden daha önce okumadım diye hayıflanacak hem de yeniden okusam diyeceğim.
Bu yılın 14.kitabı Jack London'ın Beyaz Diş'i oldu. Jack London kelimenin tam anlamıyla harika ve sıradışı bir yazar. Kitabın bu kadar içten ve sımsıcak olması Jack London'ın içten ve sımsıcak yüreğinden kaynaklanıyor.
London, akıllı mı akıllı bir kurdun hayat hikayesi ile toplumu, olayları ve şekil verdiği kişilikleri çok güzel sorguluyor.
Üstelik birip okuyucusuna veda etmeden önce çok güzel bir kıyaslama örneği de sunuyor. İnsan olsun, hayvan olsun en nihayetinde kim olduğunu toplum şekillendirmekte. Eğer hamurundaki kötülük toplumla birleşirse topluma zarar veren canlının oluşması kaçınılmaz.
Asıl düşünülmesi gereken toplumun bundan sonra bu canlı ile nasıl başa çıkacağıdır.
Beyaz Diş akıllı olduğu kadar şanslı bir kurt, kişiliğinin şekillenmesine sebep olan bütün kötülükleri, toplumun kötülüklerinin sorumluluğunu üstlenerek kefaletinin ödemeye hazır bir insan tarafından iyileştiriliyor, düzeltiliyor.
Ancak her canlı onun kadar şanslı değil.