Bir sanatçının yaratıcılığı için en önemli koşul özgürlüktür. Bu arada özgürlüğün de göreceli olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Sanatçının içinde yaşadığı toplumun özgürlüğünün yanı sıra kendisinin de psikolojik yapısı itibarıyla özgür olması gerekiyor. Ayrıca sinema söz konusu ise, film yapımı için gereken 'maddi özgürlük' de gündeme gelecektir. Sinema filmi, eninde sonunda onu kimin finanse ettiğine bakıyor.
Sayfa 240Kitabı okudu
Anton Pavloviç Çehov, bir öyküde herhangi bir bölümü veya paragrafı attığımızda öykü hiçbir anlam kaybına uğramıyorsa, yahut atılan paragrafın eksikliği hissedilmiyorsa, o zaman söz konusu paragrafın herhangi bir fonksiyonu olmadığını ve mutlaka atılması gerektiğini, böyle bir pasajın öyküye yük olmaktan başka bir işe yaramayacağını söyler.
Sayfa 206Kitabı okudu
Reklam
Senaryo yazarı ayrıca, diyalogları yazarken film kahramanlarının karakterlerini, sosyal durumlarını, hatta yaşları mı göz önünde bulundurmalıdır. Her karakterin kendi yapısı gereği, özgürce diyalog kurabilmesine özen göstermelidir. Senaristin film kahramanlarına kendi düşüncelerini onların ağzından söyletmeye hakkı yoktur. Türk sinemasında bu türden bir davranışı, Ömer Kavur'un kendi katılımıyla Orhan Pamuk'un senaryosundan çektiği Gizli Yüz filminde görmemiz mümkündür. Gizli Yüz'de neredeyse bütün kahramanlar 'tek bir ağızdan' konuşmaktadırlar.
Sayfa 203Kitabı okudu
A. Tarkovski, film yönetmenliği kurslarında okuduğu senaryo derslerinde diyalogdan söz ederken, insanların gündelik yaşamlarında konuştuklarının yüzde 90'ından fazlası nın hiçbir anlamsal değeri olmayan saçmalıklar, başka bir deyişle gevezelik olduğunu söyler ve insanların bilinçli olarak nadiren anlamlı bir diyalog kurduklarını savunur. Ayrıca diyalogların, filmin görselliğinin tersine işlediği sürece enformatif olabileceklerini ve daha çok değer kazanacaklarını iddia eder.
Sayfa 202Kitabı okudu
Sovyet sinema kaynakları, ses sinemaya girdiği zaman.sinema dramaturglarının önceleri onu nasıl kullanacaklarını bilemediklerini belirtiyor. Bu yüzden sesli sinemanın ilk yıllarında senaryo yazımı için şöyle bir formül bulunmuştu: Diyaloglar dahil, sinemanın işitsellikle ilgili kısımları özelbir sütun içine alınmıştı. Senaristler böyle yapmakla, sanki yapıtlarına tecavüz eden yeni ve yabancı bir doğayı belirtmiş oluyorlardı. Böylece senaryo yazımında filmin görsel ve işitsel yönleri, belirli bir süre birbirinden kalın bir çizgiyle ayrılmıştı.
Sayfa 167Kitabı okudu
19. yüzyılın sonlarına doğru ve 20. yüzyılın başlarında, bütün bu köklü değişimlerin ve sosyal patlamaların yanı sıra teknolojinin de korkunç bir hızla gelişmesi, biri sanat alanında, diğeri ise toplumsal alanda ve birbirleriyle çok yakın ilişkisi olan iki olguyu birden doğurmuştur. Bunlardan sanatla ilgili olanı sinema, toplumsal düşünceyle ilgili olanı ise sosyalizmdir. Bundan dolayı, sinemayı sosyalist toplumun egemen sanat biçimi olarak nitelendirmemiz mümkündür. Çünkü sosyalist toplum sinemayı ön plana çıkartmış, bütün güzel sanatların en önemlisi ve insanları en çok etkileyen sanat olarak tanımlamıştır. Lenin'in, "Sinema bizim için bütün güzel sanatların en önemlisidir," deyişi, sosyalist toplumun sinemal sanatını ön plana çıkardığını açıkça ortaya koymaktadır.
Sayfa 160Kitabı okudu
Reklam
51 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.