zeynep

zeynep
@senduranz
36 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
içeride on ikisi de öfkeyle bağırıyor, on ikisi de birbirine benziyordu. artık domuzların yüzlerine ne olduğu anlaşılmıştı. dışarıdaki hayvanlar, bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor; ama onları birbirlerinden ayırt edemiyorlardı.
Reklam
·
Puan vermedi
altbaşlığı “bir peri masalı” olan “hayvan çiftliği”, bir masal anlatımıyla yazılmıştır; ama küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değil, ‘çarpıcı bir politik taşlama’dır.
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020245,2bin okunma
uçmak, uçmak böylece sonsuzluğa dek... özgürlük bu olsa gerek. kafam hep böyle hafif, hep böyle havadan sarhoş. yemek, yutmak, sindirmek rüzgarı... ve sonunda rüzgar olmak. rüzgar gibi -hayır, gibi değil, rüzgar olarak- esmek, esmek, esmek... özgürlük dedikleri...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
berber, kaç sıkıntının haritasını ezberlemiş beyaz örtüyü sıyırdı boynundan, boğaya meydan okuyan matador pelerini görkemiyle çırptı havada.
·
Puan vermedi
dünyada bu kitabın bulunmadığı bir kitaplık, bu kitabı okumayan akıl ve ruh kalmamalı. insanın neyle yaşayacağı sorusuna her akıl ve her ruh farklı yanıtlar verir şüphesiz ama eğer insanlık tek bir akıldan ve tek bir ruhtan ibaret olsaydı ve soruya tek bir yanıt gerekseydi, bu “sevgi” olurdu. tolstoy da bunu söylüyor yüzyıllar öncesinde, yüzyıllar sonrasında da değişmeyecek bir yanıt ile. “sevgi.” insana, sözcüğe, notaya, renge; çok küçük ya da çok büyük, önemli ya da önemsiz herhangi bir şeye.
İnsan Neyle Yaşar
İnsan Neyle YaşarLev Tolstoy · Can Yayınları · 2020190,2bin okunma
Reklam
dünyanın renkleri değişti onlar ilerledikçe, dünyanın sesleri, sessizlikleri değişti, şekilleri sonra, kapıları, kapılarından girip çıkanları değişti, gülenleri, ağlayanları, yürüyenleri değişti, ağaçları, çimenleri, yaprakları değişti, güzellikleri, çirkinlikleri değişti, hatta bütün bunlarla ve daha başka şeylerle birlikte mesafeleri, boşlukları ve bu mesafelerle bu boşluklarda gezinen kokuları da değişti.
kalabalığın şaşkın bakışları altında, ufku kaplayan uzaktaki o bol ışıltılı, yüksek binalara doğru ilerlediler böylece; briket duvarlarla çevrili eğri büğrü sokakları, rüzgârda zangırdayan paslı tenekeleri, seyyar satıcıları, çöplükleri, köşe başlarına açılmış ufacık dükkânları, yıkıntıları ve çipil gözlü çocuklarla kapı önlerinde birer zaman birikintisi gibi oturup duran ihtiyarları geride bırakarak geniş kaldırımlı geniş bir caddeye, oradan da iki yanı akasyalarla, iki yanı atkestaneleriyle dolu başka caddelerle başka sokakları dolana dolana bulvara çıktılar.
(ıstanbul) çocukluğumda bir arabistan şehrinde ihtiyar bir kadın tanımıştık. sık sık hastalanır, humma başlar başlamaz ıstanbul sularını sayıklardı: -çırçır, karakulak, şifa suyu, hünkar suyu, taşdelen, sırmakeş. ...kuru dudaklarının arasında bu kelimeler ezildikçe fersiz gözleri canlanır, bütün yüzüne bizim duymadığımız bir şeyler dinliyormuş gibi dikkat gelir, yanaklarının çukuru sanki bu dikkatle dolardı. bir gün damadı babama: -bu onun ilacı, tılsımı gibi bir şey...onları sayıklayınca iyileşiyor, demişti.
yanağında bir çukur oluşuyordu ve neye benzediği kestirilemeyen küçük bir gölge bu çukurun içinde ince ince titriyordu
Reklam
bu öyküdeki kişiler, yerler, tarihler, gerçekle “ille de” bağlantılı değildir.
·
Puan vermedi
“ablam” öyküsü harika. haldun taner boşuna mizah ustası değil. “atatürk galatasaray’da” ayrı harika.
Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu
Şişhane'ye Yağmur YağıyorduHaldun Taner · Yapı Kredi Yayınları · 20151,504 okunma
51 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.