Vücudumda neler olup bitiyor hep ilgimi çekmiştir. Bağırsakla ilgili daha önce başka bir kitapta okudum. O yüzden başlarken acaba aynı şeylerin tekrarı mı olacak diye düşünmedim değil. Fakat beklediğimden farklıydı.
Öncelikle Serkan Karaismailoğlu konuyu sinir bilimci gözünden halkın anlayabileceği şekilde basit ve anlaşılır bir şekilde ele almış. Diğer okuduğum kitap, Akdeniz diyeti, keto beslenme ve çeşit çeşit bakteriler hakkında bilgi verip sonuçta nasıl beslenmemiz gerekliği ile ilgili bir sonuca varıp, içerisinde birçok yemek tarifi ile biten bir kitaptı.
Bu kitap ise genel olarak bir yemeği gördüğümüzde hissettiklerimiz ve yemeği yedikten sonra yemeğin başına gelenleri anlatan, yemeğin sindirim aşamaları anlatılırken neredeyse tüm organlarımız ile ilgili bilgi içeren, bakteri kolonilerinin Game of Thrones hanedanlıklarına benzetildiği, akıcı, eğlenceli ve bilgi verici bir kitaptı.
Evrende yalnız değiliz. Bizi yöneten, karakterimizi, davranışımızı, alışkanlıklarımızı, tercihlerimizi belirleyen minik canlılar ile beraber yaşamaktayız. Yalnız hissettiğimizde içimizde birçok canlı yaşadığını düşünebiliriz. Bu canlılar "mikrobiyota"mız. Nasıl beslenirsek, onlarda ona göre sayıca çoğalıp azalabiliyorlar. Mükemmel bir uyum içindeyiz. Canım tatlı istiyorsa, bağırsağımdaki mikroplar yüzünden. Peki her zaman onlara kulak vermek doğru mu? Tatbikî hayır.
Kahve ve çayın neden uykumuzu açtığı, neden bazı yemeklerin dopamin salgılattığı, vagus siniri, limbik sistem, otizimin mikrobiyotası, doğum, antibiyotikler, ilk sahip olmamız gereken bakteriler gibi birçok konu sizin de ilginizi çekiyorsa bence okumalısınız.