Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“…Hangi şiir yaraladı böyle bizi/ Yüreğimiz neden hep yangın yeri…” (s. 45)
“…Ya ben çürümüşlüğü her gün artan bir çağa/ Nasıl seslenmeli ne demeliyim” (s. 34)
Reklam
“…Geceler yorgun, küheylan yürümek bilmez/ Rüyalar ağırdır bağrımda erimek bilmez/ Sönmekte aşk çerağım dirilmek bilmez” (s. 20)
“…Hayalin bile çekip gittikçe gözlerimden/ Yıllardır içimde döndükçe bu ince sızı/ Biter mi sınandığım acıya mahkûmiyetim…” (s. 18)
176 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Sözün darasını, kabasını alıp da söyleyecek olursak; şiirlerde anlam (içerik) daha belirgin ve sarih bir şekilde kendisini hissettiriyor. Zannedersem şair, daha çok yalnızlıklarını baş ucuna koyarak şiirlerine kalem olmuş gözüküyor. Şair; şehrine, anneye, çocuklara, yâre duyduğu sevgiyi aşkı duygulu bir şekilde, ustalıkla işlediğini görüyoruz. Bu şiirlerde; yaşanılan dönemin ve vakitlenilen yer olan Erzurum’un ruh ve mana mefhumu da işlenmektedir. Başka bir ifade ile şairin yaşadıklarının kalemle buluşması ve bir dönemin şehir okuması şeklinde görmemizi sağlıyor. Şiirlerden anlaşıldığı kadarıyla ince ve narin bir yürektedir şair. Başka bir ifade ile şairin yüreği aşka, sevgiliye yeğin akıyor. Uzunca bir dönem içerisinde, kendi yalnızlığıyla yüreğine ve ruhuna sokularak şiirlerini yazmaktadır şair. Tavsiye ederim. İyi okumalar. İlkay Coşkun
Sesleniş
Seslenişİsmail Bingöl · Bilge Kültür Sanat · 20241 okunma
Balon bir tuzaktı. Bazı gözlemciler uyarmaya çalıştılar. “Er ya da geç çöküntü gelecek”, diyordu 5 Eylül 1929’da düzenlenen Ulusal İş Dünyası Konferansı’nda Roger Babson; “ve felaketle sonuçlanabilir”, diye ekliyordu. Ama kıyametten bahseden peygamberlere hoş gözle bakılmıyordu. Çok zengin bir sürü kişi, kendilerini daha da zengin yapacak bahislere servet yatırmıştı. Başkan Coolidge’in geçen Aralık ayında yaptığı iyimser Ulusa Sesleniş konuşmasının kesinlikle arkasındaydılar: “Hiçbir ABD Kongresi’nin önünde, şu anda gördüğümüzden daha sevindirici bir gelecek manzarası olmamıştı ... Sükûnet, gönül rahatlığı ... ve tüm zamanların rekorunu kıran bir refah düzeyi”. Kısa bir süre sonra borsada gerginlik baş gösterdiğinde Maliye Bakanı Andrew Mellon hiç gecikmeksizin güvence veriyordu: “Endişeye mahal yok. Refahımızdaki hızlı artış devam edecektir”. The Wall Street Journal da yatırımcıların “kaygılarını” gidermeye gayret ediyordu: “Dün hisse senetlerinin ana gövdesinde gözlenen fiyat hareketleri, teknik yeniden ayarlama yüzünden geçici olarak duran büyük ilerleyiş özelliğini sergilemeyi sürdürdü”. 24 Ekim 1929’da Wall Street Borsası çöktü. Finansal çöküntü dünyayı Büyük Bunalım’a sürükleyerek sonunda Stalingrad, Auschwitz ve Hiroşima’ya yol açacak bir dizi olayı tetikledi. İnsanlık tarihinin en büyük trajedisi sahnelenmeye başlıyordu.
Reklam
İnsanın dile getirebildiği en temiz, en duru sözcük “anne”, en güzel sesleniş “anneciğim”dir. Bunlar küçük oldukları kadar yüce; umut, sevgi ve şefkatle yoğrulmuş, insan yüreğinin tüm inceliğini, tatlılığını ve sıcaklığını yansıtan çok güzel sözcüklerdir. Anne hayatta her şeydir. Hüzünde teselli, kederde umut ve zayıflıkta güçtür. Sevginin, şefkatin ve bağışlamanın kaynağıdır. Annesini yitiren, başını koyacağı bir göğsü, ona dua eden bir eli ve onu koruyan bir bakışı yitirir.
Boş boş konusmayin lan kulaklarim aciyor. Agzi olan konusuyor, bu dunya icin bor kurgu. Kendini iyi hissetsin diye insanlar ileti yaziyor, twit atiyor gonderi paylasiyor. Ulusa seslenis aq. Balkon konusmasi eşdeğeri gibi. Herkesin icinde mi bir tanri yatiyor tanrim. Ben koleyim biliyorum. Lütfen.
99 syf.
8/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Bitirgen, “Pala Hayriye” serisinin ilk kitabı. Giriş kitabını ve diğer iki kitabı, geçen yıl okuyup şok beğenmiştim. Özellikle son iki kitap, beni canevimden vurmuştu. Bitirgen, “küçük ve tatlı” kayısı anlamına geliyormuş. Bu bilgiyi yazar satır arasında size veriyor. Ana karakterin, (Hayriye) tuttuğu günlüğüne verdiği isim, aynı zamanda babasının kendisine sesleniş şekli “Bitirgen.” Figen Şakacı’yı ilk kez okumuştum bu kitapla, o kadar sevdim ki çocuk dilini, seriyi bekletmeden okumuş, bu yıl ise ikinci kez okuyorum. O denli sevdim, etkilendim. Ana karakterimiz, ergenlik çağında, bol soru soran, meraklı ve kalabalık bir ailede kendisinin unutulup değersizleştiğini hisseden çok özel ve güzel yazılmış, incelikli bir genç kız. Bitirgen’in annesiyle olan ilişkileri, babasına olan düşkünlüğü ve çoğunlukla sevmediği ablası ve ağabeyi. Yazlık zamanında yaşadığı umutsuzluk, aşk sancıları ve güven problemleri üzerine, arka planda da 12 Eylül’ün gölgesinde (1980 Darbesi) yaşam mücadelesi veren siyasi ve toplumsal Türkiye panoramasını bir çocuğun gözüyle ancak anlayabileceği kadar silik (iyi anlamda) bir şekilde veriyor, bu da oldukça etkileyici doğrusu. Özellikle finale doğru karakterin geçirdiği evrim, çocukluğa veda eden düşünce yapısını, yazar çok iyi hissettiriyor cümlelerde. Figen Şakacı’nın serisini üst üste okuyunca, tam manasıyla çok iyi bir tek kitap okumuş gibi hissediyorsunuz. Çocukluğun sonu temalı kitaplar arasında benim favorilerime rahatlıkla girdi, üstelik serinin diğer kitaplarında üstüne koyarak ilerlemesi, okumak için müthiş bir bahane. Kaçırmamanız gerektiğini düşünüyorum. Okuyun, okutun.
Bitirgen
BitirgenFigen Şakacı · İletişim Yayıncılık · 2018268 okunma
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.