Bir kaç biranın ardından sakinlik hakimdi geceye.
Sessizliğin farkındaydı, tüten sigara dumanının içinde bi bira daha istedi canı.
Açtı.
Fonda gelen J.J. Cale-Sensitive Kind müziği iyi şeyler düşlemeye değerdi..
Aklına her zaman ki gibi bir yaz mevsiminin kamp çadırları ve akşamdan kalmalığın baş ağrısıyla sabah açtığı bira şişesi geldi.
Birasından bi yudum daha aldı.
Ve sigarasından bir duman.
O cümle geldi aklına..
Kendi kendine ve belirli bir düzen içerisinde hareket eden bir kürenin üzerinde yaşıyorsanız zamanı durdurabilirsiniz..
Ve fotoğraflar bunun için en mükemmel zamanlardı..
Bu kitabı satın almak istemeyebilirsiniz.
Biliyorum, bu bir yazarın söyleyeceği türde bir söz değil. Satış departmanındakiler bundan hoşlanmayacaklar. Editörüm küplere binecek. Ama henüz yolun başındayken size karşı dürüst olmayı yeğlerim.
Hani o eski bir bisiklet vardı çocukluğumdan kalan,
Yoktu frenleri sürtünmekten delinmiş pabuçlarımdan başka,
Ve pas tutardı demirleri,
Sonra sonra boyaları dökülürdü kabuk kabuk pul pul,
Fakat mutluydu alayına bin çakardı,
Sevmezdi hamallık etmeyi market poşetlerine, pazar poşetlerine,
Isterdi hek o macera senin bu macera benim,
O yokuş senin bu yokuş benim,
Toprak yol, mıcır yol, asfalt, kaldırım,
Gez toz dolaş yeter ki hep eğlen isterdi,
Ne oldu şimdi geriye kalan hayallerde o bisiklet ve gülen çocuk yine yeniden maceralardalar,
Fakat biliyorum ki ben bir köşede hayat denen rüzgarda yelkenimle alabora,
O unutulanlar diyarında bir pas parçası ve beklemekte o çocuğun gelmeyeceğini bilse de beklemekte yıllar yıllar geçip gitsede o beklemekte
Kimse görmedi onu kimse duymadı ve kimse bu bekleyişe son vermedi
insanlar büyüdüler ve çocukluklarını attılar köy kuyulara bakmadılar arkalarına o canavar yokuş o namussuz mıcırlar o lastik düşmanı çiviler o kimi zaman dost kimi zaman sana karşı olan rüzgâr kalmadı artık.....
Sonuç: Kitap etkileyici... Nesnelerin de bir ruhu olduğunu gösteriyor. Hani öyle kanıtlama derdi anlatma derdi olmadan. Hani öyle sanki hayat daha güzel. Neden çocukken daha mutluyduk... Çünkü nesnelere bile duyguyu biz veriyorduk. Büyüdükçe duygularımızı insanlara aşılamaya çalıştık oldu olmadı kimisi hırs yaptı kimisi bosverdi... Okuyun bir anlık bile olsa farklı bir pencereden dünyaya bakın sadece bir anlık çocukluğunuzda hep acik olan o pencereye bakin ve mutlu olun sadece kitaptan degil hayattan keyif alin...
Müzik ezelden ebede giden suskunluğu yırtma çabasıdır ama sessizliğin sesinden daha güzel bir müziği kimse yazamadı şimdiye kadar.
Bayreuth Festivali’nde Wagner’i anarken, günbatımında bütün borular Si notası üfleyerek selamlar dünyayı. Çünkü yerkürenin dönerken çıkardığı sesin notası Si’dir ama biz bu sesi duyamayacak kadar kirlettik kulaklarımızı.
"Başı epeyce zonkladı ama doğrusunu söylemek gerekirse asıl incinen duygularıydı. Bir şey ona bu kadar kabalık etmeyeli fani bir ömre bedel bir zaman geçmişti."