Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Selen

Selen
@sestod
"En iyisi susmak, susamıyor da insan..." Leyla Erbil
·
Puan vermedi
Emile Zola - Apartman
19. Yüzyıl Fransa’sında endüstri devrimi sonrası yeni yeni yaygınlaşmaya başlamış apartman hayatına şahitlik ediyoruz serinin 10. kitabında. Kahramanımız Octave, Rahip Mouret’in ele avuca sığmaz oğlu, Fransa’ya bir apartman dairesine yerleşir. Apartmanda yaşananın tek bir şartı vardır: Dışarıdan kadın arkadaşlarını getiremez, çünkü burası çok namuslu bir apartmandır. Ama roman ilerledikçe görürüz ki her dairesinde ayrı bir entrika, her ailede ayrı bir sadakatsizlik hüküm sürmektedir. Para hırsı, bozuk aile düzeni, toplumun kadına ve evliliğe bakışı çok akıcı bir anlatımla okura sunulmuş. Severek kısa zamanda okudum.
Apartman
ApartmanEmile Zola · Araf Yayıncılık · 2012441 okunma
Reklam
512 syf.
·
Puan vermedi
·
24 günde okudu
“Meyhane”de çocukluğuna tanıklık ettiğimiz Nana büyümüş ve cazibesi ile çevresindeki tüm erkekleri büyülemeyi başarmıştır. Ama asıl hikaye Nana’nın iç dünyasında yaşanıyor. Hikayenin ortalarına doğru, tüm kadınların eleştiri ve kıskançlık ile karışık gıpta ile baktığı bir hanımefendiye dönüşüyor Nana. Ve biz daha çok Nana’nın içindeki hezeyanları, zihnindeki çelişkileri, içindeki mutsuzluğu, hayatındaki tatminsizliği okuyoruz aslında. Bir taraftan da dönemin sosyal, ailevi yapısı, ikili ilişkiler, toplumda kadının durduğu noktalara da işaret ediyor hikaye. Yine keyifle okuduğum bir Zola hikayesiydi. Rougon Macquart serisinden bağımsız da okunabilir ama öncesinde Mayhane’yi okumanın faydalı olacağını düşünüyorum.
Nana
NanaEmile Zola · İş Bankası Kültür Yayınları · 20214,337 okunma
152 syf.
·
Puan vermedi
1930’larda İskoçya’da bir kız okulunda öğretmen olan Jean Brody’nin hikayesi. Bayan Brody, eğitimi okulun ilkelerine göre değil, kendi doğrularına göre vermeyi tercih eden bir eğitimcidir ve sınıfından birkaç kişiyi de özel eğitmek üzere seçer. Okul dışı buluşmalar, yürüyüşler, çaylar düzenleyerek onlarla okul dışında da paylaşımlarda bulunur. Brody’nin takımındaki kızların her biri farklı karakterlerde olup, farklı kültürlere ve farklı inanışlara sahiptir. Ama hayatlarının bir döneminde Bayan Brody’nin çevresinde ortak bir zaman paylaşmışlardır. Hikayede çoklukla bu ortak zamandan, yer yer de zamanda sıçramalarla karakterlerin gelecekteki hallerinden bahsediliyor. Bayan Brody’nin Mussolini ve Hitler hayranı olması ile dönemin siyasi yapısına da azıcık değiniliyor ama biraz daha derinleşilse daha iyi olurdu sanki. Genel olarak hikaye beni çekti ve akıcı bir okuma oldu. Severek de okudum. Ama sanki biraz daha erken yaşta okusaydım daha yerinde olurdu.
Bayan Jean Brodie'nin Baharı
Bayan Jean Brodie'nin BaharıMuriel Spark · Siren Yayınları · 2021220 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
100 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Murat Gülsoy ve Ayfer Tunç’un “Diyaloglar” sohbetlerinden birinde keşfettiğim bir kitaptı Ayışığında Çalışkur. Hikaye Çalışkur apartmanında geçiyor. Bu apartmanın bütün sakinleri toplumun aksayan yönlerini yansıtıyor. Kaçakçısı, zamparası, sapığı, dolandırıcısı, rüşvetçisi hepsi “Çalışkur” apartmanında toplanmış. Kitabın ilk bölümünde apartman sakinlerinin sıradan bir akşamı anlatılıyor. Sonraki bölümde ise toplumun her kesiminden öyküye gelen eleştirileri okuyoruz. Zooloji Doçenti, Gençlik Caz Korosu, Raportör, Sabunculuk TAŞ İdare Meclisi, öğrenciler, doktor, film yapımcısı, emniyet amirliği gibi birçok yerden geldiği varsayılan zekice kurgulanmış eleştirileri görüyoruz. Bir sonraki bölümde ise eleştiriler doğrultusunda hikaye yeniden yazılmış. Bu bölümü; sayfanın sol tarafı orijinal öykü, sağ tarafı da revize edilmiş şekli olarak karşılaştırmalı okuyoruz. Hem içerik hem biçim olarak önemli bir eser olduğunu düşünüyorum. Yazıldığı yılın çok ilerisinde deneysel edebiyatın örneklerinden biri sayılabilir. Aynı zamanda toplumun aksaklıklarına; ahlak, insan ilişkileri, etik, dürüstlük konularına parmak basıyor. #halduntaner öyküsünü eleştirilere göre yeniden düzenlerken aslında ahlak bekçiliği yapan kesimin de ikiyüzlülüğünü gözler önüne seriyor. Rahat okunan, bir oturuşta bitebilecek bir kitap ama hem biçim hem içerik anlamında önemli bir eser.
Ayışığında Çalışkur
Ayışığında ÇalışkurHaldun Taner · Yapı Kredi Yayınları · 2015431 okunma
296 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Sondan başa, dört kuşağın altı yaşındaki penceresinden izlediğimiz bir hikaye. “İnsan”ın hikayesi, “Dünya”nın hikayesi. Kitap ilerledikçe, geçmişe doğru yaklaştıkça gün yüzüne çıkan aile sırları. Ailelerin duymadığını, anlamadığını sanarken aslında çocukların her şeyin farkında olup olayları tüm çıplaklığıyla görmeleri. Savaşlar, ölüm, katliamlar, işkenceler. İsrail, Işid, Taliban, Hitler… Hepsini çocukların ağzından, onların zihninden dinliyoruz. Karakterlerin; önce dönüştüğü kişiyi kendi çocuğunun penceresinden dinlerken, bir sonraki bölümde o kişiye nasıl dönüştüğüne tanık oluyoruz. Çok severek bir solukta okuduğum kitaplardan oldu.
Fay Hatları
Fay HatlarıNancy Huston · Metis Yayıncılık · 2009154 okunma
Reklam
232 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Giovanni Drogo, ilk görev yeri olan Bastani Kalesi’ne ilk geldiğinde oradan kısa bir süre sonra ayrılmayı kafasına koymuştu. Çünkü orası “hayat”tan uzaklaştıran monotonlukta, insanın ruhunu öldüren, yaşam enerjisini emen bir yerdi. İlk gittiğinde “Burada her şey bir feragati andırıyordu; ama ne uğruna, hangi gizemli şey uğruna bir feragatti bu?” demişti. Yıllardır orada yaşayanlarla tanıştığında onlara büyük bir şaşkınlıkla bakıyordu. Böyle bir yerde yıllarca nasıl kalınırdı ki? Hiç gelmeyecek düşmanın, hiç olmayacak çatışmanın ve hiç kazanılamayacak galibiyetin hayaliyle tam 30 yıl kaldığında bile hala istediği anda gidebileceğini düşünüyordu. Tutsaklığın kendi içinden kaynaklanabileceğini hiç düşünmüyordu. Biz de öyle değil miyiz? İşini sevmeyen biri istediği zaman bırakıp o yıllardır hayalini kurduğu cafeyi açabileceğini düşünür. Yaşadığı şehirden nefret eden biri, “bir gün gideceğim buralardan” der hep. Ama ne var ki düzeni değiştirmek dediğimiz şey öyle kolay değildir. Tüm şartlar uygun olsa bile kolay değildir. Alışkanlıklar, rahata duyulan bağımlılık, sorumluluk hissi, diğer insanların düşünceleri modern hayatta insanı kıskaca alan en güçlü etkenlerdir. Oldukça düşündürücü bir hikayeydi. Tavsiyemdir
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813,2bin okunma
678 syf.
·
Puan vermedi
·
18 günde okudu
Henry James, diğer eserleri ile benzer şekilde Amerikan - İngiliz kültürleri arasındaki çatışmayı konu ediniyor bu eserinde de. Victoria Dönemi’nde; Amerikan kültüründe özgür yetişmiş bir kadın olan Isabel’in İngiltere’ye gelmesiyle başlıyor hikaye. Karakterin yaşadıkları üzerinden toplumsal sınıflar, para, aşk, evlilik, bozuk aile düzeni, toplumda kadın konularına ufak dokunuşlarda bulunuyor. Yaşadığı olaylara verdiği tepkiler ve yaptığı seçimler ile aslında kadının bir portresi çiziliyor gözümüzün önünde.
Bir Kadının Portresi
Bir Kadının PortresiHenry James · Yapı Kredi Yayınları · 2016553 okunma
168 syf.
·
Puan vermedi
·
23 saatte okudu
1900’lerin sonlarında Yunan Adalarından birinde şifacılık yapan Hadula’nın hikayesini anlatıyor. Aslında arka planda tüm kadınların kaderini, omuzlarına yüklenenleri gözler önüne seriyor. Anti-kahramanımız Hadula ise “kadın olma” sorununa kendince bir çözüm üretiyor. Zekice kurgulanmış ama ayrıntılarda bence biraz zayıf kalmış bir kitaptı. Yine de akıcı dili ve merak duygusunu sürekli canlı tutmasıyla severek okudum.
Hadula
HadulaAleksandros Papadiamantis · Jaguar Kitap · 2022573 okunma
232 syf.
·
Puan vermedi
Üç kuşak kadın üzerinden; kadının toplumsal rollerinin derinlemesine işlendiği bir eser. Eş, anne, kız çocuğu, ev hanımı, çalışan anne hepimizin üstlendiği roller var ve tüm bu rollerin de bir kollektif bilinci var. Üzerimize biçilmiş rollerin kurduğu baskı bizi nerelere götürüyor ve nasıl da yaralar kuşaklar boyunca aktarılıyor. Peki hepsinin ardındaki “insan”ı gördüğümüzde özgürleşebilir miyiz kendimizden? Bu kitap size bu soruların cevabını vermeyecek olsa da kendi doğru cevaplarınızı bulmanıza yardımcı olacak.
Gözlerini Kaçırma
Gözlerini KaçırmaIrmak Zileli · Remzi Kitabevi · 201491 okunma
399 syf.
8/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Herman Melville kalemiyle Sağlam Adam sayesinde tanıştım ve iyi ki de tanışmışım dediğim yazarlardan oldu. Bir istimbotta yolculuk yapan, toplumun her kesiminden insan arasındaki dialoglar aracılığı ile toplum, ahlak, güven, dostluk, din kavramları tartışılıyor. Bunu yaparken de edebi, felsefi, mitolojik, psikolojik ve dini birçok noktaya dokunuyor yazar. Kitabı okurken sanki bir tiyatro sahnesi izliyormuşum gibi bir hisse kapıldım. Aynı sahne, sahneye giren ve çıkan insanlar dialoglar üzerinde ilerleyen bir hikaye… Tiyatro sahnesine benzetmemin bir nedeninin de karakterlerin çok başarılı bir şekilde resmedilmesi olduğunu düşünüyorum. Kurgunun sürükleyiciliğini önemseyen okurlar için biraz zorlayıcı olabileceğini düşünüyorum ama felsefi, psikolojik alt metni güçlü olan eserler okumayı sevenlerin keyifle okuyacağını düşünüyorum.
Sağlam Adam
Sağlam AdamHerman Melville · İletişim Yayıncılık · 201583 okunma
Reklam
480 syf.
9/10 puan verdi
·
11 günde okudu
İngiltere Viktorya döneminde bir aşk üçgeni kurgusunun arka planında dönemin ahlak anlayışı ve toplumsal değerler sorgulanıyor. Muhafazakarlık, kuralcılık ve bağnazlığın hakim olduğu bu dönemde kadına baskı, katı ahlak kuralları, sınıf ayrımcılığı hüküm sürerken, bir taraftan da Darwinizm ve Varoluşçuluk güçlü bir koldan ilerlemektedir. Geleneklerine bağlı bir Viktoryan beyefendisi olan Charles’ın iki kadın arasındaki seçimi aslında çağın bağnazlığı ve muhafazakarlığı ile özgürlükçü düşünce ve bilim arasındaki seçimini temsil ediyor. Ve yazar bunu öyle güzel anlatıyor ki anlatıcı hikayeyi zaman zaman kesip araya girerek, okuyucunun hikayeye değil, alt metne odaklanmasını sağlıyor. Çok severek okuduğum bir eser oldu.
Fransız Teğmenin Kadını
Fransız Teğmenin KadınıJohn Fowles · Ayrıntı Yayınları · 20202,403 okunma
331 syf.
7/10 puan verdi
·
34 günde okudu
Rougon- Macquart serisinin 3. kitabı Paris’in Karnı. 19. Yüzyılın ikinci yarısında Paris sokaklarında dolaşıyoruz bu sefer. Manav, kasap, balıkçı, şarküteri... Paris esnafının gündelik hayatını, birbirleri ile ilişkilerini mercek altına alıyoruz. Yine diğer kitapları gibi dönemin politik olayları zemininde bunların halkın hayatına yansımaları, gündelik hayat içinde çok güzel harman yapılarak okuyucuya sunulmuş. Bir taraftan para hırsı, aşklar, entrikalar, bir taraftan hazırlıkları tam gaz devam eden halk isyanı... Kitabın ilk yarısında marul, domates, balık tasvirleri biraz bunaltmış olsa da yarısından sonra kitap akıp gitti, elimden bırakamadım. Okumayı düşünenlere kitabı da seriyi de tavsiye ederim
Paris'in Karnı
Paris'in KarnıEmile Zola · Payel Yayınevi · 200660 okunma
118 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Pedro Paramo Juan Preciado, annesinin vasiyeti üzerine hiç tanımadığı babası Pedro Paramo’yu bulmak için Comala isimli bir kasabaya gider. Issız sokaklarda dolaşan, evlerdeki çatlakların arasından fısıldayan, mezarından konuşan ölüler. Gerçekle hayalin, geçmişle bugünün birbirine karıştığı, kimin canlı, kimin ölü olduğunun belli olmadığı bir hikaye. Juan, eser boyunca babasının acı çektirdiğin insanların yakarışlarını dinler. Babası, tahmin edilenin aksine kötülük temsili bir insandır, tüm hayatı boyunca da sayısız insana kötülüğü dokunmuştur. Arka planda 20. Yüzyıl başlarında Meksika’sının feodal yapısına, siyasi sorunlarına, halk ayaklanmalarına değinse de bence bu biraz geri planda kalmıştı. Yazarın, Pedro Paramo karakterinde hiç fikir beyan etmeden, yanlı cümleler kurmadan “kötülüğün” resmini çok iyi çizebildiğini düşünüyorum. Birkaç farklı karakter üzerinden baba-oğul ilişkilerini de ele almış. Babasının zorbalığının arkasına sığınarak her şeyi ve herkesi kendine hak gören Miguel, terk edilip aranıp sorulmamış olan Juan ve farklı annelere sahip olan, ama asla bir babaya sahip olamamış, kabul görmemiş birçok çocuk. Karakterin ölümü bile bu oğullardan birinin elinden olacaktır. Ve belki de beni en çok etkileyen yönü; bu kadar kötü olan bir insanın Susanna’ya olan sonsuz aşkı. Kalbi kötülük dolu olan insanların “güzel” sevebileceğini hiçbir zaman düşünmemişimdir. Bu fikrim hala değişmiş değil ama böyle bir karakter, fikrime inancımı bir parça da olsa sorgulamama neden oldu.
Pedro Paramo
Pedro ParamoJuan Rulfo · Doğan Kitap · 20191,274 okunma
416 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Kitabın ilk yarısında; 20. Yüzyılın başlarında Don kıyısında buldum kendimi. Karakterler öyle gerçek, tasvirler öyle güzel resmedilmiş ki okurken ben de sanki köyün bir sakini oldum. Don Kazaklarının günlük hayatına, gelenek göreneklerine, düğünlerine misafir oldum. Kışın üzeri buz tutmuş Don kıyısında hayale daldım, yazın sıcağında esen rüzgarla serinledim. Onlarla heyecanlandım, onlarla üzüldüm... Sonra savaş başladı... 1. Dünya Savaşı... Okullarda tarih kitaplarında anlatılan görkemli savaşların, zaferlerin, bir cümle ile geçiştirilen yenilgilerin iç yüzünü yakından gördüm. Savaştan galip de çıksan, mağlup da olsan halk kaybediyor, çok şey kaybediyor bir kez daha anladım. Savaşın rezilliğini, insanların nasıl yok yere telef olduğunu çok akıcı bir kurgu içinde çok başarılı bir şekilde anlatan Şolohov’dan dinledim. Başlarken beni kurgunun içine bu kadar çekeceğini tahmin etmemiştim. Bir solukta bitti. Diğer ciltleri de arayı çok açmadan okumak niyetindeyim.
Durgun Don - Cilt 1
Durgun Don - Cilt 1Mihail Şolohov · Yordam Edebiyat · 20181,371 okunma
210 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
1914 yılında yazılmış bir klasik olmasına rağmen modern romanlara öncü olduğunu düşündüğüm özellikleri vardı. Öncelikle oldukça akıcı bir dili olmasına rağmen simgelerle döşenmiş felsefik bir alt metni vardı kitabın. Bağımlı bir kişilik olarak büyümüş başkarakterin annesini kaybettikten sonra gördüğü ilk kadına bağlanması ve o hayatına (aslında zihnine) girdikten sonra sevebilme becerisine dair bir aydınlanma yaşaması, aşk olgusunu kendi içimde sorgulamama neden oldu. Sonlara doğru gerçekleşen yazar-karakter buluşması ve aralarındaki diyalog oldukça ilgi çekiciydi, yaratıcı- yaratılan sorgulaması yaptıran bir bölümdü. Köpek Orfeo, biraz bana Olric’i anımsattı. Monologlarını dile getirmek için bir araç olarak kullanılmış. Kitabı okurken sürekli aklımda bir tiyatro sahnesi ve giren-çıkan oyuncular canlandı ve sahneye konulsa neler yapılabilir diye düşündüm sık sık. Benim hem severek okuduğum, hem de kitap bittiğinde “iyi ki okumuşum” dediğim bir kitap oldu.
Sis
SisMiguel de Unamuno · Olvido Kitap · 20184,847 okunma
64 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.