Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sev.

Sev.
@sevdahanim
... Yalnızlar sever edebiyatı bilirsiniz.... Yalnızlık ancak tek bir insan tarafından iyileştirilebilecek bir hastalık...
Reklam
İnsanın huzuru ve memnuniyeti dışarıda değil, içindedir. Sıradan bir insan iyiyi ya da kötüyü dışarıdan, yani bir atlı arabadan ya da bir çalışma odasından bekler. Düşünen bir insan ise kendinde bulur.
Hayatı idrak etmeye çabalayan özgür ve derin düşünce, saçma dünyevi kaygıları tamamıyla hor görme; işte bu iki şey, insanın daha yükseğini göremeyeceği iki lütuftur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsan genelde bir düş aleminde yaşar; dış dünyadan gelen aşırı zorlayıcı bir etkiyle bir an için uyanır; ancak çok geçmeden düş aleminin tatlı uykusuna yeniden dalar.
3.olarak, içgüdüsel olarak açıkgöz insanlardır. Bunlar başkalarının mahvolmasını amaçladıkları yollarda kendilerini mahvederler. Bu grup Avrupa nüfusunun yüzde doksanını kapsar.
Reklam
Ahlâkî yargı
Ahlaki yargıyı askıya almak romanın ahlaksızlığı değildir, romanın ahlakıdır. Insanın hemen durmaksızın herkesi bütün dünyayı yargılamak gibi söküp atılamayan alışkanlığına karşı çıkan ahlak.
Fıkralara övgü
Insan başkalarının onu gördüğü ve ona davrandığı gibi mi olacak, yoksa her şeye rağmen, herkese karşı kendi kimliğini koruyacak gücü bulacak mıdır?
Einstein ve Karl Rossmann
Kafka gerçeğe benzemeyenin üstüne gerçeğe benzerlik maskesini geçirir, bu da bu romana ( ve bütün romanlarına) taklit edilemez sihirli bir çekicilik kazandırır.
Gerçeğe benzemeyenin sınırı artık kontrol altında değil
....oysa romancı objektifini varoluşçu bir soruna odakladiginda, okuyucu için gerçeğe benzer bir dünya yaratma zorunluluğu artık bir kural ve zorunluluk olmaktan çıkar.
Düşünen romanlar
Düşüncenin her yerde mevcut oluşu romanın roman niteliğini hiçbir şekilde orselememistir; biçimini zenginleştirmiş ve sadece romanın söyleyebileceğinin alanını alabildiğine genişletmiştir.
Reklam
Sadece romanın söyleyebileceği
Resim belgeleyici, taklitçi islevinden, başka bir yolla ifade edilebilen (örnegin fotografla) her şeyden vazgeçmiştir. Peki ya roman? Roman da tarihi bir dönemin panoraması, bir toplumun betimlenmesi, bir ideolojinin savunması gibi olmayı reddetmiştir ve sadece "yalnızca romanın soyleyebileceklerinin" hizmetine girmiştir.
Yerleşik hata
Kim, gun gelip kendine şu soruyu sormamıştır: Başka bir yerde, başka bir ülkede, başka bir zamanda doğsaydım, hayatım nasıl olurdu? Bu soru, içinde en yaygın insan yanılsamalarından birini barındırır, hayatımızı basit bir dekor gibi, bağımsız ve değişken "ben"imizin geçip gittiği rastlantısal ve değiştirilebilir bir durum gibi görme yanılsaması.
Şeylerin ruhuna inmek
Hermann broch şöyle der: romanın tek ahlakı bilgidir; yaşamın o güne kadar meçhul kalmış hiçbir parçacığını kesfetmeyen roman ahlakdışıdır; o halde: " şeylerin ruhuna inmek" ve iyi örnekler vermek apayrı ve birbiriyle uyuşmaz iki niyettir.
Antimodern modernizm
Statu quo harekete geçmişti! Birden, statu quo ile uyum içinde olmak, harekete geçen tarihle uyum içinde olmakla aynı şey oluvermişti! Sonunda, insan hem ilerlemeden yana hem konformist ve hem itaatkâr hem isyankâr olabilecekti!
Bu uluslar ne kendi kaderlerinin, ne de kendi sınırlarının hâkimi olabildiler. Hiçbir zaman tarihin öznesi olamadılar, hep nesnesi oldular.
Bana ait olmayan bir bağlam içine yerleştirilmeyi bir sürgün gibi yaşıyordum.
Reklam
Sefiller'e oy verenler bu kitabın fransız roman tarihindeki önemini değil, fransız toplumunda uyandırdığı geniş toplumsal yankıyı düşünüyorlardı.
Rabelais
Seçkin bir fransız öğretim üyesinin yazısını okuyorum, ülkesinin edebiyatında italyanların dante'si, ingilizlerin Shakespeare 'i vs. gibi, bir kurucunun eksik olduğunu belirtiyor. Şu işe bakın, kendi insanlarının gözünde Rabelais bir kurucu aurasindan yoksunmus!
Sanat, ilerleyişi içinde tarihi adım adım takip eden bir koro değildir. O kendi tarihini yaratmak için vardır. ... Ayakta kalma şansı olan tek şey, sanatların tarihidir.