Şeyh Galib klasik edebiyatımızın son büyük şairi olarak kabul edilir. Hayatı boyunca Mevlevi kültürü içerisinde bulunmuş ve nihayetinde Galata Mevlevihanesi’nin postnişinliğini de yapmıştır. Ehl-i tarik bir şair olmasının yanında III. Selim’le olan dostluğu bakımından da dikkat çeken bir isimdir.
SABAH ÜLKESİ: kültür, sanat, felsefe dergisi,
Ey dil ey dil niye bû rütbede pür gamsın sen
Gerçi virâne isen genc-i mutalsamsın sen
[Ey gönül, ey gönül, neden bu kadar gamla dolusun? Yıkıksın; kırık döküksün ama tılsımlı bir definesin sen.]
Sayfa 20 - Kültür ve Turizm Bakanlığı YayınlarıKitabı okudu
Bak o mehin zülf-i siyeh-târına
Can geçinir dârına ber-dârına
[O ay yüzlünün siyah telli saçlarına bak; her teli bir darağacına benzeyen o telleri de can çeker durur. Onlara asılanlara da özenir, kalır.]
Sayfa 16 - Kültür ve Turizm Bakanlığı YayınlarıKitabı okudu
Efsûn-ı nigâhından sahrâlara düşmüşsün
Dîvâne misin ey dil benden haberin yok mu
(Ey gönül, onun bakışındaki büyü yüzünden sahralara düşmüşsün; deli misin sen, benden haberin yok mu?)
Dilsîr-i felâketsin her gîce hayâliyle
Gâlib aceb ol mâhın gönlünde yerin yok mu
(Galib, her gece, onun hayâliyle gönlün felâketle dopdolu; yoksa o Ay yüzlünün gönlünde yerin yok mu?)
[Öylesine başım dönüyor, öylesine dönüp duruyorum ki gören, çölün kasırgası sanır; yokum, yokluk içinde yokluk kesilmişim; her ne varım varsa, ancak sendedir.]