Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ŞEYH GALİB'TE İNSAN TELAKKİSİ
Şeyh Galib klasik edebiyatımızın son büyük şairi olarak kabul edilir. Hayatı boyunca Mevlevi kültürü içerisinde bulunmuş ve nihayetinde Galata Mevlevihanesi’nin postnişinliğini de yapmıştır. Ehl-i tarik bir şair olmasının yanında III. Selim’le olan dostluğu bakımından da dikkat çeken bir isimdir. SABAH ÜLKESİ: kültür, sanat, felsefe dergisi,
İnleyip sırrını fâşeyleme ağyâra sakın Düşme bilmezlik ile varta-i inkâra sakın Değmesün âhların kâkül-i dil-dâra sakın Sonra Mansur gibî çıkman ol dâra sakın Arz-i acz etmeyesin yâreden ol yâra sakın Bulduğun cevher-i âlîleri bîçâre sakın [Sırrını inleyip de sakın ağyara(düşmana) açma; bilmezlikle inkâr çukuruna düşmekten sakın. Ahların, sakın sevgilinin kâkülüne değmesin; sonra Mansur gibi(Hallac'ül Mansur kastedilmektedir.) dar ağacına çıkarsın. Sakın yaradan incinip de sevgiliye aczini bildirmeye kalkışma; a çâresiz kişi, bulduğun kadri yüce incileri sakın.]
Sayfa 20 - Kültür ve Turizm Bakanlığı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ey dil ey dil niye bû rütbede pür gamsın sen Gerçi virâne isen genc-i mutalsamsın sen [Ey gönül, ey gönül, neden bu kadar gamla dolusun? Yıkıksın; kırık döküksün ama tılsımlı bir definesin sen.]
Sayfa 20 - Kültür ve Turizm Bakanlığı YayınlarıKitabı okudu
Bak o mehin zülf-i siyeh-târına Can geçinir dârına ber-dârına [O ay yüzlünün siyah telli saçlarına bak; her teli bir darağacına benzeyen o telleri de can çeker durur. Onlara asılanlara da özenir, kalır.]
Sayfa 16 - Kültür ve Turizm Bakanlığı YayınlarıKitabı okudu
Nice tabur dağıdır ol yosmanın Saç dağıdup eğmesi kalpâğını
Sayfa 90 - MEBKitabı okudu
Efsûn-ı nigâhından sahrâlara düşmüşsün Dîvâne misin ey dil benden haberin yok mu (Ey gönül, onun bakışındaki büyü yüzünden sahralara düşmüşsün; deli misin sen, benden haberin yok mu?) Dilsîr-i felâketsin her gîce hayâliyle Gâlib aceb ol mâhın gönlünde yerin yok mu (Galib, her gece, onun hayâliyle gönlün felâketle dopdolu; yoksa o Ay yüzlünün gönlünde yerin yok mu?)
Sayfa 92 - MEBKitabı okudu
Reklam
[Ey gönül, ey gönül, neden bu kadar gamla dolusun? Yıkıksın; kırık döküksün ama tılsımlı bir definesin sen.]
[Öylesine başım dönüyor, öylesine dönüp duruyorum ki gören, çölün kasırgası sanır; yokum, yokluk içinde yokluk kesilmişim; her ne varım varsa, ancak sendedir.]
[Sevgili nedir, cennet ne; bunu bilselerdi hiç kimse bugünü yarına vermezdi.]
[Sevgi sırrını birbirlerine susarak anlatırlar.]
Reklam
[Feleğin, sana karşı maksadı pek yamandır; çünkü o, pek serttir, pek amansızdır.]
[Birkaç gececik her şeyden vazgeç; lütfet de sonunu düşün.]
[Yarabbi, bu ne bekleyiştir; bu ne biçim zamandır ki geçmek bilmez. ]
"... can ve sevgili gönlünün sırdaşıydı."
Sayfa 137
274 syf.
·
Puan vermedi
Şiir incelemesi
Divandan bir beyit incelemesi... Nesîm âteş çıkardı gonca-i çeşm-i ümîdimden Bıraktı gülşen-i âmâlime berk-i bahâr âteş Nesre Çeviri: Hafif hafif esen rüzgar ümidimin gözünün goncasından ateş çıkardı; arzularımın bahçesini bahar şimşekleriyle ateş içinde bıraktı. Şerh: Şâir, âşığa itafen “gonce-yi çeşm-i ümidim” derken ufacık tefecik bir
Şeyh Galib Divanından Seçmeler
Şeyh Galib Divanından SeçmelerŞeyh Galip · Kültür ve Turizm Bakanlığı · 198527 okunma
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.