“Katya’nın Yazı”, çok çok sevdiğim bir kitap oldu. Zaten “Şibumi” den dolayı Trevanian benim için bütün kitaplarını okumak istediğim bir yazar. Daha önce de yazdığım gibi “Şibumi” herkesin mutlaka okuması gereken bir roman bence. “Katya’nın Yazı” da bana mutlaka oku diye tavsiye edilen bir kitaptı. Doğumgünümde hediye edilince de okuma listeme ön sıralardan girmiş oldu
Trevanian, gizemli bir yazar. Bu aslında takma adı. Uzun yıllar kimliği belirsiz iken ölümüne yakın yıllarda kimliğini açıklamış. Gerçek adı Rodney William Whitaker ve 2005 yılında vefat etmiş.
“Katya’nın Yazı”, yazarın kendi hayatı gibi gizemli bir hikâyeye dayanıyor. Çok az sayıda karakter ve mekân üzerinden ilerleyen kitap, çok sade ve akıcı. Roman, küçük bir kasabada doktorluk yapan ve bir Bask olan genç Montjean’in Katya’ya aşkını anlatıyor. Ancak Katya’nın ailesi Paris’ten bu küçük kasabaya bilinmeyen bir nedenle kaçmıştır. Bu neden sonlara doğru ortaya çıkıyor ve heyecan giderek artıyor. Psikolojik tahliller çok kuvvetli. Trevanian’ın okuyucuyu gizemli sona yavaş yavaş hazırlama alışkanlığı bilince, insan, hem çok hızlı okuyup gizem perdesinin bir an önce aralanmasını istiyor hem de bu sürükleyici hikâye hiç bitmesin istiyor.
Okudum, beğendim ve tavsiye ederim.
“Bir süre oturdum. Duygularımı pek tahlil edemiyordum. Katya'nın ayrılmamızı benden çok daha rahat karşılayabilmesi beni o kadar da iyi etkilemiyordu. Onun davranışında bir cesaret vardı. Kaçınılmaz olan şeyi zarafetle kabul ediyordu. Ama cesaretin nerede bitip duygusuzluğun nerede başladığı belli değildir. Cesaretle kaygısızlığın sınır çizgisi neresiydi?”