Leyyam! Ne zaman yoruluversem,
Aklıma üşüşür tazecik bakışların.
Gözlerim uzaklarına dalıp dalıp sarılıyor yokluğuna
Sarıldıkça küçülüyor, ufalanıyor
Sonra da kayboluyor kollarımda.
Varlığın büyük bir nimetti.
Ya yokluğun?
Yokluğunu tartacak terazinin kefeleri yok.
Uzanıversem sere serpe bakışlarının gölgesine,
Sığamam biliyorum o güzel gözlerine.
Leyyam! Kirpiklerine adaklar adadığım;
Eyme başını yerlere.
Uzanır göğe sen bana karşı durunca
Tel tel canıma işliyor uzun karası kirpiklerin.
Yorgunum, sensizim, merhamet et şu canıma.
gözlerin
denizden bi derya
uçsuz bucaksız mavilikler içinde
bana seni hatırlatıyor
kayboluyorum içinde
sığınacak bir liman ararken
firtinalarda kaybolup
sana sığınırcasına
şimdi söyle bana
neden bu korku dolu bakışların
denizinde mi kayboldun
saklanacak yer arar gibi
sanki benden kaçar gibi..
Bulutları çarpışa çarpışa yorgun düşmüş bir gökyüzüdür artık gülüşün. İçinde, yıldız kaymaları ve şimşekler karışır birbirine ve hayran olduğun sonsuzluğu kendi bakışların anlatırken ey güzel, sen düşlerini kuruyorsun hâlâ, uzak denizlerde boğulmuş bir aşkın.
Bakışların
Bir bakışın kudreti bin lisanda yoktur
Bir bakış bazen şifa bazen zehirli oktur…
Bir bakış bir aşığa neler neler anlatır
Bir bakış bir aşığı saatlerce ağlatır.
Bir bakış bir aşığı aşkından emin eder
Sevişenler daima gözlerle yemin eder…
Bakışlar
Seni düşünürken; ben, ben değilim
Bambaşka bir âlemde ruhum
Öyle perişan bakma gözlerime
Biter, mahvolurum
Karanlıklar içinde bir yıldız gibi
Bakışların alev alev, ışık ışık
Sen baktıkça herşey güzeldir.
Her yer aydınlık
Ümit Yaşar Oğuzcan
Efsunlu bakışların, elem bana yâr.
Ya ebedi ol, benim ol,
ya da ebediyen yok ol.
Hayasızca severim seni,
huda bilir derdimi,
ırak diyarlara gitsen dahi,
olurum pervane deli gibi.