Bir şarkı dolanıyor dilimde
Dinledikçe düşüncelere dalıyorum
Her şey gözümde canlanıyor
Geçen yıllar mı desem susuyorum
Bir başka oluyorum sessizleşiyorum
Gökyüzüne bakıyorum öylece
İçimde kopan fırtına canımı yakıyor
Sevmek mi desem aşk mı bilemiyorum
Tatmadım diyorum o duyguyu
Yaşamayamadım doya doya
Hep bir eksik kaldım diyorum
Nerde
Sevdiğim bir kalbe
Nasıl veda edebilirim bilmiyorum Beria
Gidiyorum bir yerlere
Oturuyorum küçük bir esnaf kahvesine
Bir çay söylüyorum(demli)
Bilirsin Beria her zaman demli çay içerim
En koyusundan, katran gibi derler ya
Yalnızlığın Ezgisi kitabımla edebiyat camiasına
ilk adımımı atıp, sizlerle kavuşma fırsatı buldum.
Nabzım eserimi de beğeninize sundum. Bu süreçte söylemek istediğim ne
varsa; sizin de dertlerinizi, umutlarınızı, sevmelerinizi,
kırılmalarınızı önemseyerek kalemim döndüğünce yazmaya
çalıştım.
Şiir, hangi dilde yazılmış olursa olsun aynı duyguyla kaleme
alınır. İster amatörce ister profesyonelce yazılmış olsun aynı duyguyu hedefler, ‘kalplerimize’ hitap etmek için yazılır.
Kalemin yazdığı sadece kelamdan ibaret değildir. Onlar bizim susmuş yanlarımızın lâv olmuş hareleridir.
“Yüreğimden yüreğinize giden köprülerimdir, şiirlerim.”
Ahmet Taş Almış olduğum yeni ödülüm. (Bu Başarı Bizim Başarımız Çok Teşekkür Ederim Kıymetli Okurlarım)
Sakınır bakmaya gözüm
Gülleri kıskandıran yüzüne
Ve sessizliğine meftun şiirlerim
Tercüman oluyor hislerime
Hangi pencereye toplanıyor melekler
Hangi odada saklısın
Yokluğunda kaç gece bu gönül
Özlemine sarılsın
Bekletmezdin beni gelirdin
Bilsen gözlerimde nasılsın
Dağılsın bu karanlık
Aç artık pencereni
Aç ki dağılsın
Âlem-i fâni ye ebedî
Cennet kokun yayılsın
a mâk ı hafâ
Öyle ulu orta değil
Satır aralarında ara beni şiirlerimde
Hiç yaşanmamış şiirler yazarım
Hiç yaşlanmamış umutlar
Üç nokta ile biter şiirlerim
Eksik sözcükler gibi
Gel;
Ya tamamla beni
Ya tam anla.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur...
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış...
"Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.
Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım
Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen
Durgun sular gibi azalacağım
Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen.
Ne güzel seni bulmak bütün dillerde
Sonra seni kaybetmek hemen her yerde
Ne güzel bineceğin vapuru kaçırmak
Yapayalnız kalmak iskelelerde..."
youtu.be/QDjIOP0voZ0
Döksen de yapraklarını,
Sende Cumhuriyet var!
📜🍁
“Eylül toparlandı gitti işte,
Ekim filan da gider bu gidişle,
Tarihe gömülen koca koca atlar,
Tarihe gömülür o kadar...”
Turgut Uyar🍂
📌Etimolojide ‘Ekim’:
‘October’ Latincede sekiz anlamına gelen Octo’dan gelir. Anadolu’da Gazel (kuru yaprak) da denir. Ekim ayının çiçeği Nergistir. Her sene Ekim ile Şubat aynı gün biter...
ekimin birinci günü
oturdum denizin karşısına
dört yıldır görmediğim cevat şakir mavisi
dört yıldır gerinmemiş beden
en güneyler merhaba
oturdum köyün karşısına
bir acayip bu türkbükü
bir bakıma güneş batmakta
bir bakıma batmamakta
Bi şiirlerim var kalbimde söylersem dilim yanacak kalbimde kalırsa kemiklerimin yanmasından korkuyorum söylersem bütün dünyanın yanacağından korkuyorum