Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. Martılar konuyor omuzlarıma
Gözlerin İstanbul oluyor birden.
Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım
Şiirlerim rüzgârdır uzak dağlarda esen... Durgun sular gibi azalacağım
Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen.
Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince... "Yalnız gözlerime bak" diyeceksin.
Ellerim usulca ellerine değince
Kaybolup gideceksin.
Bir elim seni çizecek bütün pencerelere Bir elim seni silecek. Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere
Senin için yeni baştan can kesilecek.
Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde Sonra seni kaybetmek hemen her yerde Ne güzel, bineceğim vapurları kaçırmak Yapayalnız kalmak iskelelerde.
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. Martılar konuyor omuzlarıma
Gözlerin İstanbul oluyor birden.
Sayfa 140 - Yakın Plan Yayınları 16.BaskıKitabı okuyor
Aşktı o! Değiştiren tüm gecelerimi
Aşktı o! Beni durup yenileyen
Oydu, duygulu yapan hoyrat ellerimi
Oydu, dolu dizgin gidişime dur diyen
Bir bıçağın keskin yüzünde kan lekesiydim
Aşktı yine beni yıkayan, arıtan su
Böyle ak pak olacağımı bilir miydim?
İçimde açmasaydı o sevmek duygusu
Ben bir tutsağım şimdi sevgiye, gönüllü
Çözmeyin ellerimi, zincirlerim kalsın
Görsün prangalarım o doğacak günü
Ve bu dünyaya aşk dolu şiirlerim kalsın
Seninle her yerde güzel, her zaman yeni
İstemem, sensiz hatırlamasınlar be
Kuğuların ölüm öncesi ezgileri şiirlerim, Yalpalayan hayatımın kara çarşaflı
bekçi gizleri.
Ne zamandır ertelediğim her acı,
Çıt çıkarıyor artık, başlıyor yeni bir ezgi,
-bu şiir-
Sendelerken yaşamım ve bilinmez yönlerim, Dost kalmak zorunda bana ve
sizlere!
Çünkü saldırgan olandan kopmuştur o, uykusunu bölen derin arzudan.
Büyüsünü bir içtenlikten alırsa,
Kendi saf şiddetini yaşar artık,
-bu şiir-
Kuramadığım güzelliklerin sessiz görünümü, ulaşılmayanın boyun eğen yansısı,
Sevda ile seslenir sizlere!
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
Her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
Bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
Bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
Ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de
Yırtılan ve parçalanan bir şeyler olmalı mutlaka
Hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler.
Oysa ne kadar sakin bu
aysel'in gölgesine saklandım
hep susamışım su içiyorum
geceler bitmiyor neden bitmiyor
uykumun arasında bekliyorum
aysel bütün gece gözünü kırpmıyor
el yordamıyla yokluyorum
kapıları karanlığa açılmış
avcunda diken diken şiirlerim
Sayfa 16 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Fırfırlar olmalıydı oysa hayatımın kenarında Pollyanna
Kırmızı puanlı bir şiir olarak uyumalı, mor puanlı uyanmalıydım.
Pişman olmamalıydı orada olmalarından yeşil farbelalarım.
Bir çingenenin çıkardığı dil olmalıydı şiirlerim.
Griden kırmızıya boyandı yaşamın renkleri
Grinin 50 tonu yalanmış meğer
Ölüme dek süren palyatif Dünya'da
Yalnızlığın ilacını bulmuşlar
Avukat gibi savunan şiirlerim
Sanık olduğum mahkemede beni akladılar
Yaşasın! Kalbe düşmekten kurtuldum
Dünya'ya düştüm özgürce
Ben ki cennetten kovuldum
Nar diye hayata tutundum
Var olmak yok
Bazı şiirlerim kitabım yayınlanmadan çok önce Kürtçe ve Zazacaya çevrilerek elden ele köylere kadar yayıldı. Böylece dağlarda şu ya da bu nedenle kaçak dolaşan yiğitlerin donatım ve pusatları arasına bir "Otuzüç Kurşun"un, bir "Adiloş Bebenin Ninnisi"nin de katılması beni çok duygulandırdı. Kitabım çıktıktan sonra günlük ekmek parasından kesip onu alan binlerce yurttaşımın, özellikle Doğu Mitinglerinde şiirlerim okunurken "He kurban he" diye nağra atıp yüreğini ortaya koymasını saygıyla anacağım.
/
"Alkışa karşı dayanıklı olmak" önce bir yetişme ve eğitim sorunudur. Hem devrimci töreye, hem bizim aşiret töresine göre bir yiğit, alkışa tutkun olamaz. Eh yiğitlik zagonu bu olunca bize de buna uymak düşer.
Sayfa 172 - Ahmed Arif ve Şiiri Üzerine - Ahmed Arif'le Bir Konuşma/Bir de Halkın ve Şairlerin Alkışı Var, Metis YayınlarıKitabı okudu
ben mısralarımı kerpiç gecelerinden çekmişim
beş numara lâmba kaderi var mısralarımda benim
yitirmişim yıldız ışığında dost çizgileri
deli çizgi gözlerimi kör etmiş kör etmiş kör etmiş
göçmüş kıtalar üstünde kuşlar dönüyor garipsi
çığlıkçığlığa kuşlar dönüyor evcil ve tedirgin
gökmavisi bir türkü dolanmış yüreciğime
selsele yolculuklar tütüyor gözlerimde
- neyleyim insan demişim
kitap yüzlü insanlar demişim gidemiyorum
kaderim kaderleri demişim allı'nın kızı
sen olmasan ben böyle uysal değildim
böyle uysal ve kırılmış değildi şiirlerim
bir yangınsonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı
yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek
Ses demir, su demir ve ekmek demir...
İstersen demirde muhali kemir,
Ne gelir ki elden, kader bu, emir...
Garip pencerecik, küçük, daracık;
Dünyaya kapalı, Allah'a açık.
"Kuğuların ölüm öncesi ezgileri şiirlerim
Yalpalayan hayatımın kara çarşaflı
Bekçi gizleri.
Ne zamandır ertelediğim her acı
Çıt çıt çıkıyor artık, başlıyor yeni bir ezgi
-bu şiir-"
-Nilgün Marmara