"AGORA MEYHANESİ
Bilmeyenimiz yoktur bu eseri ;
Ama benim gibi çok ilginç ve hazin hikayesini bilmeyenleriniz de çoktur diye tahmin ediyorum.
1890’da bir Rum olan kaptan Asteri , Balat çarşısında bir Meyhane açar.
Meyhanesine de Rumca “meydan” anlamına gelen “Agora” adını koyar.
Meyhane masa yerine kullanılan dev fıçıları ve ucuz
yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmiyecek
beterin beteri var diyenlere inanmıyorum
hep böylesi havalar besler fırtınaları
korkarım bu mavi ışık çabuk sönecek
duymazdım durgun suların bezgin türkülerini
alışmak ölümün bir başka adıymış bilmezdim
bir yangınsonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı
bir rüzgar kulaklarımdan hiç eksilmiyor
esirgenmiş
Dostoyevski 1821'de Moskova'da, yoksul bir evde doğdu. Doğar doğmaz yakasına yapışan yoksulluk, bir ömür boyu peşini bırakmadı. Doktorluk yapan alkolik, sinirli bir baba ve hasta bir annenin yanında mutsuz bir çocukluk geçirdi. Altı çocuklu ailenin ikinci çocuğuydu. Genç yaşta tüberküloz hastalığı yüzünden önce annesini, sonra babasını kaybetti. Babasının ölümünü kendisi istediği düşüncesi yüzünden depresyona girdi. Epilepsi hastalığı da bu yıllarda ortaya çıktı. Genç Dostoyevski, Petersburg'ta mühendislik okuduktan sonra edebiyata yöneldi. Para kazanmak için geceleri çalışarak Balzac ve Schiller'ı çevirdiği dönemlerde, ilk romanı olan 'İnsancıklar'ın müsveddelerini şair Nikolay Neksarov'a okuttu. Müsveddeleri okuyan Neksarov, kısa bir süre sonra dönemin en tanınmış eleştirmenlerinden Belinski'ye yazar dostunu, "Yeni bir Gogol yetişiyor" diye tanıtacaktı. Belinski'nin yanıtı onur kırıcıydı: "Sizin orada da mantar gibi Gogol yetişiyor!" Ama ertesi gün genç adamın yazdıklarını okuduğunda Belinski'nin fikri değişti. Dostoyevski'ye bakarak şunları söyledi: "Siz burada neyi başardığınızın farkında mısınız?" Genç yazar o gün gözyaşlarıyla çıktığı caddede sarhoş gibi yürüdü. Sevinç ve acıyı, gurur ve ezikliği bir arada yaşıyordu.
Selamm
Derin bir kitapla geldim.Yaşanması mümkün olan değil bizzat YAŞANAN bir konusu var.
Kadın.
Ne kadar önemli sizin için,ne kadar incelediniz bu konuları bilmiyorum ama hayatın çoğu dönüm noktasının olduğu şeyler kadın hayatlarında yer alır.Tabi sadece kadında diyemeyiz hemen üstüme gelmeyin ama kabul edelim ki kumar masasında oynar gibi KADIN
'Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is,
Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz
Beni bilimle anla iki gözüm, felsefeyle anla,
Ve tarihle yargıla...'Bal değildir ölüm bana,
İdam gül değildir bana,
Geceler çok karanlık,
Gel düşümdeki sevgilim,
Ay ışığı yedir bana... ”Ahh... Ben hasrete tutsağım,
Hasretler tutsak