"AGORA MEYHANESİ Bilmeyenimiz yoktur bu eseri ; Ama benim gibi çok ilginç ve hazin hikayesini bilmeyenleriniz de çoktur diye tahmin ediyorum. 1890’da bir Rum olan kaptan Asteri , Balat çarşısında bir Meyhane açar. Meyhanesine de Rumca “meydan” anlamına gelen “Agora” adını koyar. Meyhane masa yerine kullanılan dev fıçıları ve ucuz
Ağustos Şiiri (En bi sevdiğim...)
yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmiyecek beterin beteri var diyenlere inanmıyorum hep böylesi havalar besler fırtınaları korkarım bu mavi ışık çabuk sönecek duymazdım durgun suların bezgin türkülerini alışmak ölümün bir başka adıymış bilmezdim bir yangınsonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı bir rüzgar kulaklarımdan hiç eksilmiyor esirgenmiş
Reklam
Mehdi İhvanisalis
Hergün yarının aynısı Ömür, aynası cennetin, ama... ah Temmuz kısa, Aralık kısa, Geceler ve gündüzlerden önce. Şimdi gönlüm kırık ve yorgun
Dostoyevski
Dostoyevski 1821'de Moskova'da, yoksul bir evde doğdu. Doğar doğmaz yakasına yapışan yoksulluk, bir ömür boyu peşini bırakmadı. Doktorluk yapan alkolik, sinirli bir baba ve hasta bir annenin yanında mutsuz bir çocukluk geçirdi. Altı çocuklu ailenin ikinci çocuğuydu. Genç yaşta tüberküloz hastalığı yüzünden önce annesini, sonra babasını kaybetti. Babasının ölümünü kendisi istediği düşüncesi yüzünden depresyona girdi. Epilepsi hastalığı da bu yıllarda ortaya çıktı. Genç Dostoyevski, Petersburg'ta mühendislik okuduktan sonra edebiyata yöneldi. Para kazanmak için geceleri çalışarak Balzac ve Schiller'ı çevirdiği dönemlerde, ilk romanı olan 'İnsancıklar'ın müsveddelerini şair Nikolay Neksarov'a okuttu. Müsveddeleri okuyan Neksarov, kısa bir süre sonra dönemin en tanınmış eleştirmenlerinden Belinski'ye yazar dostunu, "Yeni bir Gogol yetişiyor" diye tanıtacaktı. Belinski'nin yanıtı onur kırıcıydı: "Sizin orada da mantar gibi Gogol yetişiyor!" Ama ertesi gün genç adamın yazdıklarını okuduğunda Belinski'nin fikri değişti. Dostoyevski'ye bakarak şunları söyledi: "Siz burada neyi başardığınızın farkında mısınız?" Genç yazar o gün gözyaşlarıyla çıktığı caddede sarhoş gibi yürüdü. Sevinç ve acıyı, gurur ve ezikliği bir arada yaşıyordu.
480 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Selamm Derin bir kitapla geldim.Yaşanması mümkün olan değil bizzat YAŞANAN bir konusu var. Kadın. Ne kadar önemli sizin için,ne kadar incelediniz bu konuları bilmiyorum ama hayatın çoğu dönüm noktasının olduğu şeyler kadın hayatlarında yer alır.Tabi sadece kadında diyemeyiz hemen üstüme gelmeyin ama kabul edelim ki kumar masasında oynar gibi KADIN
Kuma
KumaŞehnaz Haşimoğlu · Dokuz Yayınları · 2016910 okunma
Beni Tarihle Anla
'Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is, Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz Beni bilimle anla iki gözüm, felsefeyle anla, Ve tarihle yargıla...'Bal değildir ölüm bana, İdam gül değildir bana, Geceler çok karanlık, Gel düşümdeki sevgilim, Ay ışığı yedir bana... ”Ahh... Ben hasrete tutsağım, Hasretler tutsak
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.