Düzinelerce çeşidiyle sinestezi, böylece bireylerin dünyaya öznel bakışlarında yatan inanılmaz farklılıkları vurgular ve bize her bir beynin, algıladığı ya da algılamaya muktedir olduğu şeyleri benzersiz biçimde belirlediğini bir kez daha hatırlatır. Bu gerçek, bizi buradaki ana noktamıza getirir yeniden: gerçekliğin, genelde sanılandan çok daha öznel bir karakter taşıdığı. Gerçeklik, beyin tarafından pasif biçimde kaydedilmek yerine, aktif biçimde beyin tarafından inşa edilir.
Sayfa 83Kitabı okuyor
Yakın dönemde otizmli kişilerin sinesteziye normalden daha yakın olduğu da fark edildi. Bu bağlantının neden kaynaklandığı tam olarak anlaşılmış değil ama beynin Organizasyonundaki değişimlerin veya beynin algı sürecine dair otizme de yol açabilen farklılıkların böyle bir etkisi olabileceği düşünülüyor. Yine de duyusal aşırı yüklenme eğiliminin otizm spektrum bozukluğuna (OSB) sahip bireylerde sık görülmesi ilginç bir durum. OSB'li insanların pek çoğu haddinden fazla duyu girdisini, örneğin bir sürü sesin ve görüntünün bir arada bulunduğu kalabalık yerleri son derece bunaltıcı buluyor. Sinestezi dünyayı duyusal anlamda fazlaca deneyimlemekle bağlantılı olabilir.
Sayfa 265 - Metis BilimKitabı okudu
Sinestetler gerçekten de sanatsal alanlara ortalama insanlara kıyasla daha yüksek oranlarda dahil oluyor.
belki de yaratıcılık kendi içinde bir şey değil de hiper-bağlantılı bir beyne sahip olmanın yan etkilerinden biridir. Sinestezi insanın dış çevresini daha iyi algılamasını veya anlamasını sağlayabilir
Sayfa 263 - Metis BilimKitabı okudu
işitsel uyarana bağlı görüntü deneyimi en yaygın sinestezi tipi olsa da birçok başka sitestezi türü de var: dokunmaya bağlı görme, sözcüklere bağlı tat veya başkaca her türlü duyusal çaprazlanma mümkün.
Sayfa 262 - Metis BilimKitabı okudu
Sinestetlerin beyinleri üzerinde yapılan incelemeler ise daha ikna edici kanıtlar ortaya koyuyor. Sinirbilimcilerin yaygın bir şekilde kullandığı fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRG) teknolojisi sinestetlerin diğer insanlardan farklarını açıkça ortaya koyabiliyor. Örneğin sözcük ve harfler üzerinden renk algıladığını söyleyen kişiler dil kullanımıyla ilgili sorular çözerken, beynin renk algısını işleyen kısımlarının da faal olduğu görülüyor. Bu da sinestetlerin dünyayı deneyimleme şeklinin altında nörolojik bir etken olduğunu açıkça gösteriyor. Başka çalışmalarda sinestetlerin beyinlerinde hiper‐bağlantılı bölümler olduğu görüldü, yani serabral korteksin farklı kısımları arasındaki bağlantıların normalden fazla olduğu tespit edildi. Farklı duyular arasında "hatların karışması" da muhtemelen bu bağlantılar üzerinden gerçekleşiyor.
Bir başka kanıt da genetik alanından geliyor. Genetikle ilgili bazı çalışmalarda insan genomunda sinesteziyle ilgili bölümler olduğu tespit edildi (...)
sinestezi sadece ses ve lezzet birleşmesinden ibaret değil, başka duyuları da etkileyebiliyor.
Sayfa 258 - Metis BilimKitabı okudu
