Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yalpalıyorum Allah’ım Sis bulutları inmiş gibi zihnime Eğrisini doğrusunu hesaplayamadığım ne varsa Gelip zincire vuruyor düşlerimi... Lâmekân
"Yalpalıyorum Allah’ım Sis bulutları inmiş gibi zihnime Eğrisini doğrusunu hesaplayamadığım ne varsa Gelip zincire vuruyor düşlerimi Düşene tekme tokat dalan bu dünyada Bir bebeğin ilk adımları kadar tedirgin kalbim.. Keşke düşsem diyorum. Düşsem toparlanırım Düşsem yerim belli olur hiç değilse Yerimi yurdum bilir, öyle kalkarım ayağa. Şayet
Reklam
~Yalpalıyorum Allah’ım, sis bulutları inmiş gibi zihnime. Eğrisini doğrusunu hesaplayamadığım ne varsa, gelip zincire vuruyor düşlerimi. Düşene tekme tokat dalan bu dünyada, bir bebeğin ilk adımları kadar tedirgin kalbim.. Keşke düşsem diyorum. Düşsem toparlanırım, Düşsem yerim belli olur hiç değilse. Yerimi yurdum bilir, öyle kalkarım
Bir erkek için ağlamak çok zor derler hafız İnanmazdım aslında İçim şubat sabahları kadar yalnız Soğuk kimsesiz İçim buz, gözlerimde nemden eser yok Baharları özleyen dağlar gibi güneşi bekliyorum İçimde ki buz çözülsün, karlar başımdan çekilip gözlerimden düşsün istiyorum artık Ne çok anlattım hafız Az dinlemedin sen ağladın ben hep
Yalpalıyorum Allah’ım Sis bulutları inmiş gibi zihnime Eğrisini doğrusunu hesaplayamadığım ne varsa Gelip zincire vuruyor düşlerimi Düşene tekme tokat dalan bu dünyada Bir bebeğin ilk adımları kadar tedirgin kalbim.. Keşke düşsem diyorum. Düşsem toparlanırım Düşsem yerim belli olur hiç değilse Yerimi yurdum bilir, öyle kalkarım ayağa. Şayet
Her akşam göğsümüz bir saydamlık arar son bilyam yuvarlana yuvarlana yitip gider Düşlerinin içine kök salarsın ve bayram giysisine bir lotus çiçeği takarsın Ah benim on dokuz yaşım gölgelerin piruet yaptığı bir bahçeyle başlayan zamanın çocuklarını içine alan ey sis tabakası Elle yokluyorum şimdi bulutları, yumrukluyorum durmadan Yaş günümden daha neşeli masa örtüsü Daha da kederli gömük çatal kaşıktan Başlamakta on dokuz yaşım bir suskun sesle Bütün on dokuz yaşım bir demet su On dokuzuncu yaşım sessiz sedasız el yordamıyla şurası burası başlamakta Ve hazırlanmakta dünyaya doğurmak için kapkara bir iskelet
Reklam
Kâh seninleyim Kâh rüzgarın savurduğu yerlerde Tepemizde sonsuz çatı İklimimiz saklı yeni doğan günde Sis bulutları kadar özgürce Bizi küçük gösteren dağlar kadar yüreklice
Hastalık Etmiş Ruhların Feryadı
Mavi sis bulutları havada bekliyor Boğazlarda kara bulutlar kovalamaca oynuyor Süveyş Kanalı buz tutmuş bekliyor Feryadım Tunayı geziyor Yeşil Duvarda asılı resim Bekler saltanatını Tahtalı arabada bekler sonsuz saltanatını
"Yalpalıyorum Allah’ım Sis bulutları inmiş gibi zihnime Eğrisini doğrusunu hesaplayamadığım ne varsa Gelip zincire vuruyor düşlerimi Düşene tekme tokat dalan bu dünyada Bir bebeğin ilk adımları kadar tedirgin kalbim... Gidiyorum işte vedâları süzerek imbiklerden Balıkların taht kurmadığı deryalardan, Kuşların imzasını atmadığı göklerden geçerken Geçemiyorum insanın insana tapuladığı yeryüzünden... Öylece kalıyorum ortada yersiz ve mekânsız..."
Geceye şiir bırakın..
"Yalpalıyorum Allah’ım Sis bulutları inmiş gibi zihnime Eğrisini doğrusunu hesaplayamadığım ne varsa Gelip zincire vuruyor düşlerimi Düşene tekme tokat dalan bu dünyada Bir bebeğin ilk adımları kadar tedirgin kalbim.. Keşke düşsem diyorum. Düşsem toparlanırım Düşsem yerim belli olur hiç değilse Yerimi yurdum bilir, öyle kalkarım ayağa. Şayet kalkarsam Ki kalkacağım biiznillâh İçimde dizginleyemediğim atları süreceğim bozkırlara..." youtu.be/mrMGmc9zRg8
418 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.