Bazen o sizin en çok değer verdiğiniz insan umursamazya sizi, başından savmaya çalışır… O insan farkında mıdır acaba sizi ne kadar kırdığını, üzdüğünü ? Hiç sanmıyorum. Çünkü; siz bir insana değer veriyorsanız eğer, hissettirirsiniz. Sözlerle ifade etmeseniz de gözlerle fark ettirirsiniz. Ama karşınızda ki bunu anlamak istemiyorsa, ne yaparsanız yapın, üzülen yine siz olursunuz.
Üzüldüğünüzü, kırıldığınızı anlatmaya çalışırsınız ama umursamaz sizi. Anlatamazsınız derdinizi. Oysa sizin için ne kadar da önemlidir onunla konuşmak. Söylediği her şeyi aklınızın bir köşesine harfinden, noktalama işaretine kadar unutmamak üzere aklınıza kazımak. Her hareketinizi, davranışınızı seçerek uygularsınız. Çünkü: siz kırmaktan korkarsınız. Her ne kadar o sizi defalarca kırsa da , siz kalbinizi her seferinde yapıştırıp öyle çıkarsınız karşısına. Ama o kalbinizi yapıştırdığınız yerlerden değil de, hiç zarar görmemiş yerlerden yeniden yeniden kırar. Ve bir süre sonra kalbinizin kırık parçaları kaybolmaya başlar. Artık yapıştırsanız da bir işe yaramaz. Çünkü : kalp sürekli kırılmaktan, artık toz haline gelmiştir.
En sonunda da o değer verdiğiniz, yere göğe sığdıramadığınız insan, toz halinde kalan kalbinize basit bir şekilde üfleyerek yok eder sizi. Artık bedenen burada olsanız da hisleriniz, duygularınız alınmıştır o çok değer verdiğiniz insan tarafından. Ama olsun dersiniz. En azından onun elinden oldu.