Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Songül Yamaç

Songül Yamaç
@snglymc
Öğretmen
Lisans
Van
Bartın, 25 Temmuz 1992
118 okur puanı
Ocak 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
256 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Alfred Adler, "bireysel psikoloji" ekolünün kurucusu, aynı zamanda psikanalizin Tesla'sı olarak da biliniyor. Küçük yaşlarda kardeşinin ölümüne tanıklık ediyor. Raşitizm rahatsızlığından dolayı 4 yaşına kadar yürüyemiyor. Tıp doktoru olmak istiyor, küçüklüğünden beri. Fakat başarılı bir öğrencilik hayatı da olmuyor, öğretmenleri tarafından kötü bir öğrenci olarak nitelendiriliyor. İlerleyen süreçte tıp fakültesini kazanıyor ve psikoloji bölümünü tercih ediyor. Psikoloji dünyasında da birçok başarılı çalışmada bulunuyor "bireysel psikoloji" alanında kendini gösteriyor. Çocuk Eğitimi, Adler'in okuduğum ilk kitabı.. Bu kitapta da çocuk eğitiminin tüm detaylarına değiniyor. Adler'e göre bir çocuğu, bir insanı tanımak istiyorsak onu bir bütün olarak incelememiz, değerlendirmemiz gerekiyor. Bireyin toplumla bütünleştiği yönlerini, bütüncül bir bakış açısıyla incelersek sağlıklı bir şekilde tanıyabiliriz. Çocuğun onu büyüten kişi ya da kişilerle iletişiminin (anne, baba, üvey anne, üvey baba, bakıcı, anane, babanne vs.) çocuğun psikolojik ya da biyolojik doğum sırasının, çocuklarda doğuştan gelen aşağılık kompleksinin de çocuğun psikolojisini etkilediği görüşünde. Çocuğun kardeşleri ile olan rekabeti, kız çocuklarının büyütülme şekli, sürekli kendilerini eksik hissetmeleri, okulda öğretmenlerin çocuklara yaklaşımları yani kısaca çocuğun ilk olarak ailede daha sonra diğer sosyal çevresi ile etkileşimde olduğu tüm ilişkilerindeki tutumları önemli ve dikkate alınması gerekiyor.
Çocuk Eğitimi
Çocuk EğitimiAlfred Adler · Say Yayınları · 2021360 okunma
Reklam
141 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
Ivan Illıch, Avusturyalı filozof, okullaştırma karşıtı bir yazar, bu kitabında da okullaştırmayı ağır bir dille eleştiriyor. Aslında endüstriyel toplumu okul üzerinden eleştiriyor. Okullaştırma ile eğitim aynı anlama gelmemektedir diyor. Kitabın ilk yarısında okullaştırmanın zararlarından bahsediyor. İkinci yarısında ise okullaştırma yerine kullanılabilecek yöntemler sunuyor. Öğrenme ağlarından bahsediyor, akran öğrenimini savunuyor. Fabrikaların, iş yerlerinin, kütüphanelerin, laboratuvarların öğrenmek isteyen herkese açık olması gerektiğini söylüyor.
Okulsuz Toplum
Okulsuz ToplumIvan Illich · Şule Yayınları · 20183,943 okunma
318 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Semerkant, Dünya'nın ezelden beri Güneşe çevirdiği en güzel yüz.
Amin Maalouf'un okuduğum ilk kitabı oldu. Hep merak ettiğim doğu kültürü, doğu edebiyatına bu kitapla giriş yaptım. Kitabı bitirdiğimde hem tatmin olmuş bir ruh hali hem de buruk bir tat kaldı içimde. Kitap dört bölümden oluşuyor, Ömer Hayyam'ın el yazması eserinin nasıl ortaya çıktığının hikayesi ile başlıyor, Nizamülmülk ve Hasan Sabah ile tanışması ve ardından Titanik gemisi macerası ile son buluyor. Oldukça akıcı bir dille başlayan kitap sonlara doğru biraz zorluyor. Hayyam'ı bu kadar yakından tanıma fırsatım olmamıştı. Fikirleri, mantığı ve hislerini kelimelere bu kadar güzel yansıtması kendisine hayran bırakıyor. Cihan'a olan aşkı, aşkı bu denli güzel yaşaması ve hissettirmesi ise oldukça etkileyiciydi. İran' da yaşanmış tarihi olaylara çok yakından tanıklık etme şansı elde ediyorsunuz bu kitapla. Beni araştırmalara sürükleyen kitaplar oldum olası hep içine çekmiştir. Bu kitapta da öyle oldu, anlatılan her olayda, bahsedilen her şehirde araştırma inceleme ihtiyacı duydum. Kadınların tarih sahnesindeki rolünü de göz ardı etmemek lazım, özellikle Terken Hatun ve Şirin'in ülke yönetimindeki bakış açıları ve yaklaşımları oldukça dikkatimi çekti. Son olarak Benjamin ve Şirin'in hikayesi kitabın sonunda insanın aklında soru işaretleri bırakıyor..
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,7bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
232 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Arkadaş tavsiyesi üzerine okuduğum bu kitapta, klinik psikolog Tuğçe Isıyel birbiri ile alakalı konu başlıkları üzerinden "karşılaşmaların" psikolojimiz üzerindeki etkilerinden bahsediyor. Birçok yazardan, bilim insanından alıntılarla konuları desteklemesi ise kitapta en çok hoşuma giden kısım oldu. Sohbet havasında ilerleyen, akıcı bir kitap olmasının yanı sıra her insanın mutlaka kendinden bir parça bulabileceği de bir kitap. Biz farkında olmasak da karşılaştığımız her insan, yaşadığımız, unuttuğumuzu sandığımız her olay aslında hep bizimle birlikte. Yaşadığımız olumlu olumsuz tüm duyguları bastırmaktansa, onları kabullenmemiz gerektiğini savunuyor. Kendinizi sevin, yaralarınızı da sevin diyerek de kişinin kendisi ile kurduğu ilişkinin aslında başkaları ile kuracağı ilişkiyi belirlediğini de çok güzel örneklerle, alıntılarla anlatıyor.
Ya Hiç Karşılaşmasaydık
Ya Hiç KarşılaşmasaydıkTuğçe Isıyel · Doğan Kitap · 2020328 okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Joseph Jacotot isimli bir Fransız Edebiyatı okutmanı Belçika ya sürgüne gönderilir ve kendisi tek kelime flamanca bilmiyordur aynı zamanda öğrencileri de tek kelime fransızca bilmiyordur. Öğrencilerle bir bağ kurması gerektiğini düşünerek Fenelon'un Telemak adlı eserinin iki dilli baskısını öğrencilerine dağıtır ve bunu çevirmelerini okuduklarını anlamalarını tekrar etmelerini ister. Hiçbir açıklama yapmamasına rağmen öğrencilerden umduğundan daha fazla dönütler alır. Burdan şunu keşfediyor, öğretmek için illa kendi bilgilerini öğrencilere sunmak gerekmiyor, öğrenmek için öncelikle gerekli olan şey istemek. İsteyince herkes öğrenebilir diye düşünüyor. Tüm zekaların eşit olduğunu da savunuyor, öğrenciyi özgürleştirirsek yani onu kendi zekasını kullanmaya zorlarsak hoca bilmediğini de öğretebilir diyor. "Size öğretecek hiçbir şeyim olmadığını öğretmek zorundayım" diyor aynı zamanda bu cümle üzerinde bile saatlerce yorum yapılabilir
Cahil Hoca
Cahil HocaJacques Ranciere · Metis Yayıncılık · 20142,286 okunma