Kaç gecem uykusuz geçti bilmem saymadım
Odamdaki karanlığı bozar bir sokak lambası
Küçük bir yağmur damlası süzülürken penceremde
Düşünceler beynimde yavaş yavaş paslanır
kimsem yok derken bile aklıma hep ilk sen gelmişsin. kimseymişsin ama içimde bir yerlerdeymişsin. ne kadar yürürsem yürüyeyim yollar hep sana çıkıyormuş. karanlık bir sokağı aydınlatan o sokak lambası senmişsin. gecenin kör bir vakti evine ekmek götüren baba senmişsin. elinde tuttuğu çiçeklerle annesine doğru koşan küçük çocuk senmişsin. yıllanmış sevgileriyle bankın üstünde ilk günkü gibi birbirine sarılan yaşlı çift senmişsin. kaldırım kenarında filizlenen o çiçek senmişsin. sabahları ağaç dallarından neşeli neşeli cıvıldayan kuş senmişsin. yolda gördüğü kedinin başını okşayan kişi senmişsin. pencere kenarında akşama kadar beklenmeye değecek olan senmişsin. günün herhangi bir vaktinde kapımı çalıp beni gülümseten senmişsin. en güzel manzara senmişsin. sen her yerdeymişsin. her yer senmiş.
Işığında mahsur kalmış bir sokak lambası
Sabahın henüz erken saatlerinde rüzgar
Gün doğumunda güneşe soğuk eşlik eder
Ellerim, sokak ve ben
Her adım bir belirsizlik ışıksa çok uzak
Gün doğmamış ben ve sokak ve rüzgar
Lapa lapa kovan sesleri gıcırdayan kaldırımlar
Işıksa uzakta hala mahsur gölgesinde esir
Sızlar iliklerime kadar her bir zerrem
Sızlar sesine hasret kaldığım akşamlar .
Sızlar bir gece yarısı sokak lambası eşliğinde kaybettiğimiz sonbahar..
An gelir..
Bir olay olur..
Sonra bir rüzgar eser derinden..
Kaybolursun hatıralar cehenneminde.
Unutulur adın anılmaz
Sesinden geriye bir avuç gökyüzü kalır
bulutlara karışır
yağmur