Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1254 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Sadece bir kere okuyarak Risale-i Nur'dan Sözler kitabını eleştirmek ne haddime ? Aşağıdaki konferansı okursanız şayet, Üstad ve Risale-i Nurlar hakkında genel bir bilgi edinmiş olacaksınız. Kendinize bir şans verin. Bu kitap okuduğunuz kitaplar gibi değildir. Okuyarak zaman kaybetmiş olduğunuz tüm kitaplara lanet okutur,
Sözler
SözlerBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 20125,5bin okunma
Bu milletin bir destanı var, Biliyor musun? Karış karış toprağa işlenmiş Görüyor musun? Ataların sesleniyor, Duyuyor musun? Karanlık çöktüğünde, Baktın mı ufka? Ay ve yıldız el açmışken Allah’a, Toprağı titretmedi mi binlerce sela? Millet ki durmadı, indi sokağa.. O destanı şehitler yazdı, hem de sonsuz defa. Dinlesin birliğime, Milletime karşı ittifak yapanlar, Kahrolsun Hakk dururken zorbalara tapanlar, Milyon çehre, milyon umut Güneş elbet doğar, söner o bulut Soyum ki Ali Efe, Nene Hatun, Mustafa Kemal Paşa.. Çocuk söyle, durduramazlar, haşa çık, çocuk, neredesin? Fatih ol, şaha kalk, Zulüm yıkılsın gitsin! Olur da, biri derse ki hiçbir birlik ebediyete uzanmaz; Sen ona dirilişi hatırlat çocuk! Söyle çocuk söyle, İhanetin zırhını kıran Ömer’i.. Söyle, Erol’a ölümsüzlüğü gösteren feneri.. Söyle, milletini, milliyetini kucaklayan Mustafa, Yasin, Ayşe'yi. O kahraman, Sensin çocuk! Sensin, Baban, annen, kardeşin! Söyle çocuk! Vatan için, Millet için, Söyle ki "değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli" Dirilişle açılan bu yeni sayfa, Kazındıysa tarihe, akla, vicdana. Kardeşinin elini tut, Bırakma çocuk! O günü hatırla, Ve unutma çocuk! Dik dur, tok dur, Uyuma çocuk!
Reklam
Skandal… Skandal… Ne yazık ki siyasetin gündeminde bu skandal yok. Oysa bu, insan sağlığının hiçe sayıldığının net olarak ispatıdır. Kimse sesini çıkarmıyor… Oysa bu, “hep bana/hep aileme” anlayışının net olarak ispatıdır. Susuluyor… Konu, tavuk olduğu için… Konu, bıldırcın olduğu için… Konu, sebze olduğu için… Konu yemek-içmek olduğu
Sayfa 124 - Kırmızıkedi
Nazan Bekiroğlu --1.Gün--Sevgilim İhanet
Anna Karenina romanı karlı bir günde ve bir tren istasyonunda başlar. Bir başka karlı günde ve bir başka tren istasyonunda biter. İlkinde Anna, toplumun saygıdeğer bulduğu sadık bir eş, iyi bir annedir. Ve çok güzel bir kadın. Sonunda ise, aristokrat Rus toplumunun gizlice yaşanmasını rahatlıkla onayladığı yasak aşkını, meşru zemine çekemediği
Savaştan sonra devreye Amerikan/ Marshall yardımı da girdi... Amerika ne derse inanıldı. O günlerde başladı; ''zeytinyağı ısınırsa kanser yapar'' yalanı. Oysa zeytinyağı, dumanlaşma derecesi en yüksek (en zor yanan) sıvı yağdı. Binlerce yıldır Anadolu insanını doyuran zeytinyağı, sipariş türküler, ''zararlıdır'' dedikodularıyla gözden düşürüldü. Zeytinyağlı sabun bile kullanılmamaya başlandı. Zeytinyağına düşmanlığın sebebi neydi?
Sayfa 277Kitabı okudu
İşte fark budur… Biri… “Köylü öğrensin-halk yesin” diye örnek çiftlikler kuruyor. Diğeri… “Kendim –ailem hem oturup– hem yesin” diye Atatürk Orman Çiftliği’ni ne hale geitiriyor. Erdoğanların bencil dünyalarını anlatması bakımından, kümes iyi bir simge değil mi? Kim ne derse desin; bunun adı, çöküş’tür. Düzenin, siyasetin ve insanın çöküşü’dür… (1 Nisan 2015)
Sayfa 126 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Erksan, Karanlık Dünya
Karanlık Dünya filmi ile 22 yaşındaki genç yönetmen (Metin Erksan), toplumcu gerçekçi kaygılarla işe girişmekle beraber, buğday başaklarından, köy kızlarına değin etkisini hissettiği evreni coşkun bir lirizmle perdeye yansıtmaya, genç yaşta kör kalan alevi kent ozanının karanlık dünyasını canlandırmaya çalıştı. İlk filmin aksaklıklarını taşıyan yapıt, iç ve dış sahneleri ile Anadolu'da çekilmiş ilk gerçekçi Türk filmi oldu. Film aynı zamanda ülkede tümüyle yasaklanan ilk Türk filmidir.
Sanat ve Felsefe
İnsanı sanatsal yaratıya iten şey kendini aşma, bireysel yaşamın kopmuşluğundan ve sınırlılıklarından kurtulup daha güzel, daha anlamlı bir dünyada yaşama istencidir. Sanat bilinçli ve ussal bir eylemdir. Sanatçı yaşamın gizlerini, güzelliklerini, çelişkilerini yakalar, elindeki gerece uygun anlatım ve uygulayım yöntemlerini kullanarak bir öz ve biçim yaratır.
Sanat ve Felsefe
'Sanat, sanat içindir' diyen akım, hayat gerçeklerine ilgisiz kalarak, maddi gerçekliğe ilgi duymadan soyut sanata yönelir. Bireyci bir tutumla, insanın gereksinim duyduğu saf değerleri ve güzelliği insanın kendi ruhunda bulmaya ve sanat sınırında aramaya çalışır. 'Sanat toplum içindir', anlayışını benimseyen sanatçılar ise, toplumsal ve siyasal olanı merkeze alırlar. Gerçeği gözlemlemeye ve yeniden üretmeye çalışırlar, imgeleri idealar evreninden değil deneyimler dünyasından alırlar. Yaşamı daha iyi hale getirmek ve yabancılaşmadan kurtulmak için sanatı önemserler.
Sinema
Sinema insandan insana giden en kısa, en etkin, en hızlı yoldur. Bu olanağı bir gösteri çemberi içinde sınırlamak, olağanüstü serüvenlerle kitleleri uyutmak, boşalımlar sağlamak suçtur. İçerik bakımından sinema, bir sirk gibi gösteri amacı gütmemeli, insanda boşalımdan çok birikim yaratan bir tutumla ele alınarak yirmi birinci yüzyılın insanına karşı yerine getirmekle borçlu olduğu işlevi görmelidir.
Reklam
Semih Kaplanoğlu sinemasında zaman kullanımı
Semih Kaplanoğlu sinemasında zaman kullanımı, manevi ve ilahi anlamda yükselmeyi yaratacak nitelikte sakin ve yavaş akar. Hızlı kurgu ve kesme gündelik yaşamın ritmine uymadığı için tercih edilmez. Sinemanın zamanı, İbn-i Arabi'nin dediği gibi, sonsuz bir şimdiki zamanı yansıtmalıdır. Bu zaman Allah'ın 'OL' dediği anda başlayan sonsuz bir şimdiki zamandır. Onun için zamanın başı ve sonu yoktur. Hareketin bütünlüğü vardır; hissedilen zaman vardır. Zamanı hissetmek ölümü ve ölümlü olduğunu hissetmek demektir.
Abluka filminin kötülük olgusu bağlamında çözümlenmesi
Abluka filminin temelindeki kötülük olgusu, otoriterleştirme, ötekileştirme, düşman yaratma kavramlarıyla bağlantılıdır. Abluka'da bozulan, yıkılan, insanın özüne/amacına uygun bir yaşam sürmesine olanak tanımayan bir yaşam vardır. Kirlenen ilişkiler, ahlaka, yasaya uygun olmayan davranışlar yaşamak istenmeyecek bir toplumsal ortam yaratmıştır. Politik şiddetin uygulama alanına dönüşen yaşam alanlarında insanlar, paronaya, korku, güvensizlik, tekinsizlik, mutsuzluk, çaresizlik içinde yaşamaya çalışırlar.
Sayfa 125Kitabı okudu
57 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.