490 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Neşter - Paul Carson
"Hiç kimseye asıl niyetini belli etme! Başkalarına içini açma!"
Neşter
Neşter
Merhabalar herkese... İrlandalı tıp doktoru ve yazar Paul Carson'ın harika kaleminden ve geniş araştırmalarının sonucu olan tıbbi gerilim türüne dahil sayılan
Neşter
Neşter
adlı kitabının kendimce incelemesiyle buradayım. O kadar
Neşter
NeşterPaul Carson · Altın Bilek Yayınları · 2014103 okunma
480 syf.
3/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Ebesinin örekesi artık ya.
Kitap hesapları deli gibi övdüğünden gidip seriyi aldım. Çok yanlış bir iş yapmışım. Yorumlarda çoğu kişi ilk kitabı sevmediğini belirtmişti. Nedenini gayet net bir şekilde anladım. Farkında değilseniz hani aklınızı peynir ekmekle falan yediyseniz diye söylüyorum, bu adam klinik bir vaka. Bu zamana kadar çok fazla "kötü adam" okuduk evet fakat bu başka bir boyut. O adamlar bir noktada hayatlarındaki kadınlara saygı duyduklarını belli eder, sadece onlara bile olsa düzgün davranırlardı. Bu herif ise benim midemi bulandırdı arkadaşlar. Bakın çok ciddi söylüyorum. Yazar bunun mükemmel bir aşk hikâyesi olduğu kanısındaysa eğer okurlar olarak toplanıp terapiye gitmesi için müdahalede bulunalım. Cinsellik bölümleriyle ilgili bir sorunum yok. Bu çok şahsi bir konu ve nitekim karşılıklı bir rıza var. Çoğunlukla rahatsız olsam da anlayış gösterebiliyorum. Beni rahatsız eden manipülasyon satırları. Özellikle kitabın sonlarına doğru bir bölümde erkek karakterin kızımızdan randevu isteyen bir beyefendiyle olan konuşmasını okurken çıldırdım. Konuşma sonrası kızımıza dedikleri ve kızımızın gayet eblek bir hâlde adama erimesi saç baş yoldurttu. Aslına bakarsanız orada reddedilen adamın kızın davranışı hakkındaki düşüncelerini duymak çok daha doğru olurdu. Sosyopat bir kadından kurtulmanın mutluluğuyla evine dans ederek gitmeliydi bence. Yazarın aklının başında olduğuna inanmamın tek yolu bu olurdu. Hah bir de kitap gereksiz uzun. 100 sayfa çıkarılsa ruhum duymaz öyle söyleyeyim. Bu arada merak ettiğim çift ikinci kitaptaymış. Bu parayı bu seriye ödediysem o kitabı da okurum yani.
Çarpık Aşk
Çarpık AşkAna Huang · Martı Yayınları · 20233,291 okunma
Reklam
256 syf.
·
Puan vermedi
DİPÇE : Eşekarısı Fabrikası, gotik türde yazılmış ve oldukça nahoş başlayan  bir eserdir fakat ilerledikçe ürkütücü yapısı yanı sıra, okuru psikolojik bir bakış geliştirmeye zorlar. Bu bakışa ve sorgulamaya ihtiyacımız vardır çünkü kahramanlarımız idol olamayacak niteliktedir.Üstelik üç karakter de böyledir. Kasabadan uzak bir adada yaşayan
Eşekarısı Fabrikası
Eşekarısı FabrikasıIain M. Banks · Koridor Yayınları · 20151,429 okunma
320 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
"Yürüyen Ölüler"in yeri benim için oldukça özel olmakla birlikte sadece 3 sezon tahammül edebildiğim bir dizi. Çizgi romanlarını da arkadaşım vasıtasıyla birkaç cildini okumuş bulundum. Her ne kadar diziyi takip etmesem de ilk kitabın, herkesin anlamsız bir şekilde konuşmadan duramadığı Vali hakkında olunca almak istedim ve ilk kitap
Yürüyen Ölüler: Valinin Düşüşü
Yürüyen Ölüler: Valinin DüşüşüRobert Kirkman · Ren Kitap · 2017474 okunma
576 syf.
9/10 puan verdi
·
32 günde okudu
ASREMAN İÇİNDE BİR SEN
Okumaya devam ediyorum son 100 syafam kaldı. İlk kitaba göre daha çok olay var kesinlikle daha akıcı benim açımdan. İbrahime aşırı gülüyorum bence BİNNUR NİGİZ'in mizah kalemi çok iyi. Ama.. :) yazar da çözemediğim bir olay var. Her kitabında şiddet var. Ve baya da detaylı yazıyor ben artık okumadan geçiyorum o sahneleri. Mesela mutlaka dövülmeis gereken adam oluyor ve ona yapılan şiddeti haklı görüyor ana karakter. Şiddet karşıtı biri olarak asla hak edilen bir taraf görmüyorum. Hak var hukuk var herkes kendi adaletini sağlarsa kaos olur :) ve sürekli yukarıdan bakma hali var karakterlerde. Sosyapat gibiler. Bunu sadece ben mi düşünüyorum acaba?
İçinde Bir Sen - 2
İçinde Bir Sen - 2Binnur Nigiz · Dokuz Yayınları · 20211,671 okunma
·
Puan vermedi
bu romanı yarım bırakıyorum. erhan bener'i okumaya "tekilleşme" ile başladım. tekilleşmeyi bitirdiğimde erhan bener'in tüm eserlerini okumak istiyorum dedim ve birkaç tanesini daha aldım. ardından "kedi ve ölüm" ve "macellos da vinci'nin akılamaz serüvenleri" takip etti. şu anki romanı 105.sayfada durmak üzere okumayı bıraktım. nedeni şu: erhan bener'in çoğu romanı psikolojik. romanlarda karakterler topluma yabancılaşmış, yalnızlığa hapsolmuş, sosyopat, yaşamak için enerjisi ve isteği kalmamış, inanç ve ahlak değerleri olmayan, psikolojik sorunları olan kişiler. romanlarında betimleme fazla, diyalog çok az. bunların yanında beni okumaya devam etmekten alıkoyan esas şey şu: bir durumu, süregiden bir olayı anlatırken birden bunların gerçek olmadığını, hayal ürünü veya yanılsama olduğunu gösteren başka bir duruma geçiş yapıyor. örneğin; tren yolcuğu yapıyor, kompartmandaki insanların durum analizini yapıyor, dışarının tasvirini yapıyor, trenden inince bir çocuğa, okuması için gazete parçası veriyor. buraya kadar her şey normal, ama sonra bir anda "ayağa kalktım ve kitaplıktan bir kitap daha çıkardım" diyip tüm bu olayın gerçekliği konusunda kafayı allak bullak ediyor ve okuyucu, tüm bu okumanın boşa olduğu duygusuna kapılıyor. diğer romanlarında da bu durumlar vardı fakat onlarda akıp giden olaylar, diyaloglar vardı. bu eserde kimin kim olduğu, anlatılan şeyin hayal ürünü mü yoksa yanılsama mı olduğu belli değil. ki bunu kendi de romanlarda dile getiriyor. bu esere tekrar dönüş yapacağımı sanmıyorum. sağlık olsun.
Baharla Gelen
Baharla GelenErhan Bener · Everest Yayınları · 201751 okunma
Reklam
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.