Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
günümüzde  bir iki ezan okuyup namaz kılıp göğsünü kabartarak yürüyenler sanki cenneti garanti sayıyorlar Kendileri lüks şatafat içerisinde yaşayıp fakirlere,mazlumlara gelince dua ile razı oluyorlar göğüslerini kabartarak halkının içerisinde yürüyorlar ve sanki cenneti garantilemişler bide millet onlara tabi oluyorlar Hz muhammed (s.a.v ) kızı hz. Fatıma'ya baban Peygamber diye bana güvenme diyor. Adam sanki cenneti garantilemiş gibi davranıyor bilmiyor ki bir iki rekat namazla cennet garanti olunmaz ,hakkı hakikatı söylemek gerekir helal ve haramın ne olduğunu bilip ona göre tabi olmamız gerekir,adaleti gözetmek gerekir Adam hacca gitmiş hacı olmuş namaz kılıyor fakat tefecilik yapıyor şimdi buna ne demeli,cenneti garantilemiş mi demeli , Adam namaz kılıyor islamın farzlarını yerine getiriyor yanına oturdun mu falan böyle yapmış filan böyle yapmış gıybetin haram olduğunu bilmiyormu ki böyle konuşuyor sorsan cenneti garantiledigini söylüyor Söylenecek bir çok şey var fakat söylemek le her şey hallonmuyor... demem o ki ; kişiyi kurtaracak olan imanıdır,hakiki imandır Günümüzde zulümleri n ,hırsızlıkların, zina nın sebebi imandır ,hakiki imanı olan kimse doğrunun- yanlışın ne olduğunu bilir ona göre hayatına tatbik eder Müslümanların bu bataklıktan çıkması için gerekli olan hakiki imandır Zira sağlam iman ı olan kimseyi Allah çaresiz bırakmaz Rabbim bizleri kibirden,,haramlardan ırak eylesin bizlere hakiki imana ulaştırsın Kör gözlerimizi açmamıza yardım etsin .
Başlık kalbiniz olsun
En son Hira'dan yazmıştım size. Hira... 'Rabbimin bir adımıma koşarak geldiği' demiştim hani. Dilerseniz, hirasına yönelmiş olanlar için devam edelim. Şu sıralar Aziz Mahmud Hüdâyi Hazretlerini okuyorum.
Reklam
Ah Filistin...
Bir kış ikindisiydi, hava alacalı mor… Rüzgâr büyük bir öfkeyle penceremi aşındırıyor, yağmur içeri sızacak bir çatlak arıyordu. Gözlerim hızla savrulan ağaç dallarına takılıyor, bu yağmur GAZZE’ye de yağıyor mudur diyordum… Çadırlardaki kadınlar çocuklar şimdi ne yapıyor diye düşünmeden edemiyordum. Gidişine hala alışamadığım insanların, ıslanmış toprakta üşüdüğünü hayal etmek beni üzüyordu. Biraz da bunun için yağıyordu sanki. Yetiştiremediğim işler birikmiş, henüz başlayamadıklarım komodinin üzerinde beni bekliyordu. Dünya yağmurlu bir kış ikindisinde başımın tam da üzerinde dönüp duruyordu. Dalmışım, birden annemin sesiyle irkildim: – Çay hazır! Kalkıp içeri gitmeliyim diyordum, bir güç arıyordum fakat yağmur biraz daha hızlanıyor, bu kez cama çarpıp bir su birikintisine dönüşüyordu. Suların belli belirsiz görünen aksimden, yanaklarımdan ve yüzümden süzülüp gidişini izliyordum. Dizlerimi karnıma çekmiş, çeneme dayadığım ellerimden güç alıyordum. Düşünceli durgun bir denizdim ben. Yağmurda ıslanıyordum. Kalbim bir kâğıt gibi içimde katlanmış yahut bir yumruk gibi kapanmıştı. Göğsümde bir duygu yumağı iç içe geçmiş, küçük bir kördüğüm olmuştu sanki. Yavaşça doğruldum, hemen sağımda duran masaya uzandım. Kahverengi deri defterimi alıp yazmaya başladım. AH FİLİSTİN…. Leyla Arslan Yıldız Kor dergi
Sitem etmesem olmayacaktı….
"Bu denli büyük bir acı yaşandığında yeryüzünde hiç kimse masum kalamaz."
Aliya İzzetbegoviç
Aliya İzzetbegoviç
Her yerde Filistin’de yaşanan dramı konuşuyor yazıyor çiziyor…. Unutmamak/ unutturmamak için çalışıyorum… Artık 1000K da böyle bir çabam yok… Çünki onlar körler sagırları oynuyorlar… Mazeretleri var KİTAP OKUYORLAR…. Aralarındaki “az” sayıda kalan “Hala Filistinden” bahseden kardeşlerim sizleri kutluyorum…. Diğerlerine mi ne diyorum: MASUM VE MAZUR DEĞİLSİNİZ…
Şu kitabın içinde öyle bilgiler var ki her cümlenin altını çizme gereği hissediyorum. Okuyanlar ne düşündüler bilmem ama kitabın daha yarısına gelmeden - Yazarın deyişiyle- "Filistin'in Filistinlilerin haberi olmadan nasıl paylaşıldığına" şahit oldum. Söylenecek çok şey var... Daha bitirmeden tavsiyemdir ki mutlaka okumalısınız.
sevdiğim içimizdeki Musalardan ne haber vardır? İbrahimler’den, Yusuflar’dan yoksa Musa’yı Kızıldeniz’de yalnız mı bıraktık? ellerimizle mi verdik İbrahim’i Nemrutlara şimdi hangi kuyudan gelmede Yusuf’un sesi? ki unutma Vera Filistin’de yeni doğan çocuklar ilkin annelerinin göğsüne sonra da yerdeki taşlara uzanırlar neredesin eyy İsmail’in boğazındaki merhamet? içimizdeki bu sızıyı kaldır ya ebabilleri gönder ya bizi de oraya aldır
Reklam
Ne kadar hüzün geçmişse dünyadan Ne kadar acı geçmişsse yaşayacağız Hepsini yeniden, bir bir dünyada
Turgut Uyar
Turgut Uyar
Kuru Otlar Üstüne filmi, çölde vaha etkisi yaratmak dışında izleyiciye ve sinemaya pek bir şey sunmamaktadır. Vasat denilecek yapıların bu denli övülmesi şaşırtıcı gelmemeli. Sinema anlayışının vasat olduğu noktada parlayan yanılsamalı bir ışık karşı tarafa güneş gibi gelir. Filmin başrol oyuncusu olan Samet karakteri ile ilgili söylenecek
Ölüm kokan bu havayı teneffüs edin, ufuklar kapkara, sinesine acı sinmiş. Yüreğiniz varsa hisedin Perperişanlık bir pazar kurulmuş, mazlumun canına, izler durur bedbahtlar merhametsizce. Duyguları mısralara sığmayan yüreği çoşkun şairler bile susmuş, sakat yürekleri ferasetsizlikle mühürlenmiş. Kırılsın o vakit bütün kalemler, silinsin mazluma yer verilmeyen dizeler. Herkes sussun tek kelime konuşmasın ve kapatın gözlerinizi, hayal edin mazlumun şikayetçi olacağı vakti. Zalime benzeyen herkesin nasıl rezil edileceğini. Öyle diyor Celil ve Kahhar olan Allah “Zulümden sakınıp kaçınınız. Çünkü zulüm, kıyamet gününde zâlime zifiri karanlık olacaktır. Hadi şimdi yüreğiniz varsa meydan okuyun bu tehdide, hadi o çok övündüğünüz gücünüz, soyunuz, malınız mülkünüz gelsin de kurtarsın sizi bu rezillikten. Sen ağzı süt kokan, dünyanın gözü önünde acımasızca katledilen yavrucuk; yüreğin mahzun olmasın dinle bak ne diyor, Müntekim ve Hasib olan Allah “Sakın zâlimlerin yaptığından Allah’ı gafil sanma! O, sadece onları, gözlerin dehşetten donup kalacağı, bir noktaya dikilip bakacağı bir güne erteliyor. Eyyy yedi milyar insanlık duyun bu tehtidi ve korkun o günün çetinliğinden mazlumun incinen tek bir telinin hesabının sorulmasından. Korkun ve bekleyin. O güne sadece bir ölüm mesafesi var. Şimdi gökler o anı beklemekte ve biz müminler semaya elimizi açıyor gücümüz nisbetince. Ya rab, elimizden gelse canımızı verirdik ama bu gün en cesurumuzun bile elinin kolunun bağlanacağı bir zamanmış çünkü çark münafıkların çarkıymış. Af et bizleri.
Profilimde sabitlediğim iyilik zincirinde yer alan, SMA'lı ikizi depremde vefat eden Aybüke bebeğin, kampanyasını bu platformu kullanan herkese duyurabilmek ve ailesine ayrıca destek olabilmeyi istediğimden ötürü, bunu tek başıma yapamayacağımı bildiğimden 6 şubatta özellikle tüm gönderilerimi Aybükeye ayırdım Ve sonucunda Gözümden
Reklam
Söylenecek çok şey var fakat söyleyecek gücümüz kalmadı. Sadece "ne çok acı var", diyebiliyorum, "ne çok acı var".
382 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.