Totalitarizmin Kaynakları’nın ilk elyazması, 1949 güzünde,
Hitler Almanyası’nın yenilgisinden dört sene sonra,
Stalin’in ölümüne dört seneden az bir süre kala tamamlanmıştı.
Kitabın ilk baskısı 1951’de yapıldı.
Geçmişe baktığımda, kitabı yazmaya başladığım 1945’ten
sonraki yılların, on yıllarca süren kargaşa, çalkantı ve
düpedüz dehşet döneminin (Birinci Dünya Savaşı’nın
ardından gelen devrimler, totaliter hareketlerin yükselişi
ve parlamenter yönetimlerin gerilemesi,
Faşist, yarı-Faşist iktidarlardan tek parti diktatörlükleri ve
askerî diktatörlüklere türlü türlü yeni tiranlıkları takiben
en sonunda kitle desteğine dayalı totaliter yönetimlerin
sağlam görünen temellerde tesis edilmesi:
Rusya’da bugün artık genellikle “ikinci devrim” olarak adlandırılan
1929’da, Almanya’da ise 1933’te) [yaşananların] ardından
ilk göreli sakinlik dönemi olduğunu görüyorum.
Nazi Almanyası’nın yenilgisiyle, hikâyenin bir kısmı sona ermişti.
Çağdaş olayları bir tarihçinin geriye dönük bakışı ve
bir siyaset bilimcinin analitik coşkusuyla değerlendirmek
için münasip görünen ilk andı bu;
henüz sine ira et studio (öfkesiz ve müsamahasız) biçimde değil,
hüzün, acı ve dolayısıyla bir feryat etme eğilimiyle ne olduğunu
anlatmak ve anlamaya çalışmak için ilk şanstı;
artık dilsiz bir felaket duygusu ve acz içinde kıvranan bir korku geride kalmıştı.