Kur’an’da Hz. Nûh, İbrâhim, Yûsuf, Mûsâ, Îsâ ve diğer peygamberlerin kendi ümmetlerine âhiret akîdesini telkin ettikleri ifade edildiği gibi (bk. Yûsuf 12/101; Meryem 19/33; Tâhâ 20/55; eş-Şuarâ 26/81-102; Nûh 71/17-18), Allah’a ve âhiret gününe inanan yahudi, Nasârâ ve Sâbiîler’in kurtuluşa erecekleri beyan edilmekte (bk. el-Bakara 2/62; el-Mâide 5/69) ve “kendisinden önceki ilâhî kitapları doğrulayıcı” olarak gönderilen Kur’an’ı âhirete inananların kabul edeceği haber verilmektedir (bk. el-En‘âm 6/92).
Hz. Musa, Allah'ın Kızıldeniz’i onun için ayıracağını bilmiyordu. Sadece Allah'ın onu terk etmeyeceğini biliyordu. Planını bilmiyor olsanız bile Allah'a güvenin.
İki topluluk birbirini görünce, Musa’nın adamları, “İşte yakalandık!” dediler.(61)
Musa, “Hayır! Eminim ki Rabbim benimledir, bana bir çıkış yolu gösterecektir” dedi.(62)
Bunun üzerine Musa’ya, “Asan ile denize vur!” diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı, her parça koca bir dağ gibi oldu.(64)
Şuarâ Suresi